Son zamanlardaki en ilginç haberlerden biri Milli Savunma Bakanlığı’nın twitter hesabından yaptığı bir paylaşım üzerinden Türk kamuoyuna ulaştı. Bu haber, İkinci Ordu Komutanı Korgeneral Metin Tokel’in Kuzey Irak’ta sahada “Iraklı yerel yetkililer” ile yaptığı görüşmeleri anlatıyordu.
İki fotoğrafla desteklenmişti 10 Mart tarihli bu paylaşım. Birincisinde, Korgeneral Tokel, bir kısmı farklı menşeli üniforma giymiş askeri yetkililerle birlikte büyük bir haritanın üzerinde konuşurken görülüyor. Manzaradan dağlık bir arazide oldukları anlaşılıyor. Hemen arkalarında bir köprü dikkat çekiyor.
İkinci fotoğraf ise kapalı bir mekanda çekilmiş. Bir salonda “U” şeklindeki masanın etrafına bir dizi asker ve sivil giyimli şahıs dizilmiş. Masanın ucunda oturan Korgeneral Tokel’in arkasındaki duvarda bir harita asılı.
*
Mekân hakkında bilgi verilmemiş, yalnızca toplantının “Pençe- Kilit Harekât bölgesinin sınırları içerisinde”, yani Irak topraklarında ve “Iraklı yerel yetkililer” ile gerçekleştirildiği belirtilmiş.
Fotoğraflara bakıldığında, TSK heyetinin, hem Bağdat’taki merkezi otoriteyi temsil eden Irak Ordusu’nun temsilcileri hem de Mesud Barzani’nin önderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) bağlı peşmerge komutanları ile bir arada bulunduğunu fark etmek mümkündür.
Toplandıkları mekân da herhalde KDP denetimindeki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne ait bir bina olmalıdır.
*
Milli Savunma Bakanlığı’nın paylaştığı habere göre, “Irak’ın kuzeyinde icra edilen harekâtlar, Irak güvenlik birimleriyle yakın koordinasyon içerisinde gerçekleştiriliyor.”
Haberde, İkinci Ordu Komutanı Korgeneral Tokel ve beraberindeki heyetin, “Iraklı yerel yetkililer” ile “sınır güvenliği toplantısı icra ettikleri” belirtiliyor.
Toplantıda, “Irak-Türkiye sınır hattının güvenliği ele alınırken, Irak vatandaşlarının güvenliğini artırmaya yönelik tedbirler de görüşülmüş”.
*
Bu fotoğrafların büyük bir sembolizmi var kuşkusuz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta “sınır ötesinde” harekât gerçekleştirdiği bir alanda, karargâhı Malatya’da bulunan İkinci Ordu Komutanı ile Irak Ordusu ve Kürt Peşmerge temsilcileri hep birlikte harita başında istişarede bulunuyor.
Irak, çok yakın zamana kadar Türkiye’yi, yürüttüğü askeri operasyonlarla sınırlarını ihlal ettiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikâyet etmekteydi.
Bugün aynı Irak’ın komutanları, Kuzey Irak’ta Türk komutanlarla sahada PKK’ya karşı yürütülecek işbirliğini koordine etmek amacıyla toplantı yapıyor. Barzani’nin Peşmerge ordusu temsilcileri de bu tabloyu tamamlıyor.
Türkiye, Bağdat ve KDP arasında PKK’ya karşı şekillenen üçlü işbirliği modeli, bölgedeki jeopolitik denkleme yeni ve önemli bir faktör olarak dahil olmaktadır.
*
Bu fotoğraf, Türkiye’nin özellikle 2019 yılından itibaren Irak’ın kuzeyinde icra etmekte olduğu Pençe Kilit Operasyonları’yla kademe kademe ilerleyerek oluşturduğu güvenlik bölgesinin, önümüzdeki dönemde daha genişleyeceğini haber veriyor.
Zaten yapılan bütün resmi açıklamalar da önümüzdeki haftalarda, aylarda hava koşullarının düzelmesiyle birlikte bu operasyonların daha da sıklaşacağını duyuruyor.
Geçen hafta perşembe günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın yaptıkları Bağdat çıkarması, Irak ile ilişkilerde gözlenen hareketliliğin bugüne dek kaydedilen en önemli aşamasını oluşturmuştur.
Söz konusu gelişmeler, son aylarda Türkiye ile bir kanalda Bağdat’taki merkezi yönetim, diğer kanalda Erbil merkezli Barzani yönetimi ile gözlenen yoğun temas trafiğinin sahada elle tutulur somut bir işbirliğine dönüştüğünü gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın nisan ayında yapması tasarlanan Bağdat ziyareti ve bu ziyaret sırasında imzalanması beklenen “Mutabakat Zaptı” ile bu işbirliği muhtemelen daha kuvvetli bir çerçeveye yerleşecektir.
*
Ankara ile Bağdat arasındaki ziyaret yoğunluğunun en kayda değer sonuçlarından biri, Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin bundan kısa bir süre önce PKK’nın ülkedeki faaliyetlerinin yasaklanmasına ilişkin bir karar almasıydı.
Geçen hafta Bağdat’a gerçekleştirilen Fidan-Güler-Kalın ziyareti sonunda yapılan ortak açıklamada Türk tarafının Irak Güvenlik Konseyi’nin aldığı bu karardan duyduğu memnuniyet ifade edilmiştir.
Açıklamada, ayrıca “PKK’nın Türkiye ve Irak için güvenlik tehdidi teşkil ettiği” ve “örgütün Irak topraklarında mevcudiyet göstermesinin Irak Anayasası’nı ihlal ettiği” bir ortak beyan olarak kayda geçmiştir.
Gerçi Irak, PKK’yı henüz resmen “terör örgütü” ilan etmemiştir. Böyle de olsa, örgütün “faaliyetlerinin yasaklanması” ve bir “güvenlik tehdidi” olarak nitelenmesi, yine de Irak’ta PKK ile yürütülen mücadelede kritik bir dönemecin geride bırakıldığını gösteriyor.
PKK, özellikle 1991’deki Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra emniyetli bir barınak olarak iyice yerleştiği Irak’ta bugün “istenmeyen örgüt” konumuna gelmiştir.
*
Erdoğan’ın Bağdat ziyareti, Basra Körfezi’ni, inşa edilecek yeni karayolları ve demir yolları hatları ile Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak “Kalkınma Yolu” projesini de yakından ilgilendiriyor. Bunun dışında, geçen yıldan beri kapalı duran Kerkük-Yumurtalık boru hattının yeniden açılması konusu ve ikili düzeyde işbirliğini güçlendirecek bir dizi yeni proje gündemde yer alıyor.
Üzerinde durulan işbirliği projeleri tasarlandığı gibi hayata geçirilebildiği takdirde, Türkiye ile Irak arasındaki işbirliğinde geleceğe dönük yeni bir dönemin başlangıcına tanıklık edebiliriz.
*
Buraya kadar aktardığımız her şey olumlu bir yönelişi yansıtıyor. Buna karşılık, karşımızda asılı duran potansiyel sorunlar Irak’ta siyasi istikrarın akıbeti ve aynı zamanda bölgedeki güç dengeleriyle yakından ilgilidir.
Bundan 21 yıl önce 2003’te ABD’nin işgali sonrasında her alanda tam bir kaosun içine düşen Irak’ta ülkenin birliğini temsil edebilecek ve icra gücüne sahip bir muhatap bulunabilmesi uzun yıllar sorun olagelmiştir.
Örneğin, Irak’ta 10 Ekim 2021 tarihinde yapılan milletvekili seçimde ortaya çıkan çok parçalı parlamentodan bir hükümet çıkarılabilmesi tam bir yılı almıştır. Bugünkü başbakan Şii kökenli Muhammed Şia el Sudani, bir yıl sonra 27 Ekim 2022 tarihinde göreve başlayabilmiştir.
Türkiye ile işbirliğinden yana olan El Sudani ile ilişkiler geçen bir buçuk yıla yaklaşan süre içinde son dönemdeki sonuçlardan da görüleceği üzere genel hatlarıyla olumlu bir doğrultuda yol almıştır. Irak’ta bugün gözlenen göreceli istikrar tablosunun devamı, ikili ilişkilerde yakalanan ivmenin sürdürülebilmesi açısından elzemdir.
*
Burada güvenlik alanında güçlük yaratan bir husus, Kuzey Irak’taki ikinci aktör, Talabani çizgisindeki Süleymaniye merkezli Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) bu denklemin dışında kalmış olmasıdır.
KDP ile de rekabet halinde olan KYB, açıkça PKK’ya himaye sağlayarak Türkiye’ye karşı hasmane bir çizgide durmaktan kaçınmıyor. Türkiye’nin geçen eylülden bu yana PKK’ya dönük yürüttüğü nokta SİHA operasyonlarının Kuzey Irak’ta Süleymani’ye kadar inen bir derinlik kazanması, yaşanan çatışmanın açık bir tezahürüdür.
Ve tabii İran’ın eskiden beri KYB ile olan yakın ilişkisi ve bu çerçevede PKK’yı himaye eden duruşlarının bu örgüte açtığı hareket alanı da Türkiye açısından işin sıkıntılı bir başka boyutudur. Ayrıca, İran’ın Şiilik ortak paydasından kaynaklanan gölgesiyle Irak üzerinde icra edebildiği nüfuz, Bağdat ile ilişkileri yürütürken her zaman hesaba katılması gereken bir faktördür.
Unutmayalım ki, geçen perşembe günü Bağdat’a giden üst düzey Türk heyetinin görüştüğü muhataplar arasında Haşdi Şabi Komisyonu Başkanı’nın da (Falih El Feyyad) yer aldığı duyuruldu ortak açıklamada.
Bundan on yıl önce Irak’ta DEAŞ ile mücadele etmek amacıyla oluşturulan Haşdi Şabi milis gücü içinde İran’ın desteklediği grupların oldukça önemli bir yer tuttuğunu unutmamak gerekiyor.
Bu gölgeye rağmen, Türkiye ile Irak arasında yakalanan ivmenin kalıcı hale gelmesi, her halükarda bölgesel dinamikler açısından da olumlu bir etki icra edecektir.
*
Not: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere yazılarıma kısa bir süre ara vereceğim. S.E