ABD-Türkiye ilişkileri ve sorunlu alanlar

ABD ve Türkiye arasında kemikleşmiş hale gelen sorunlu dosyalar iki ülke arasındaki masada duruyor, ancak masanın ağırlığı iki dosyanın çözülmesiyle, yani İsveç’in NATO üyeliği ve buna paralel giden F-16’lar süreci ile hafifledi.

Mesele sadece masada kalan dosyalar ya da iki dosyanın kalkmış olması da değil. Mesele yeni bir siyasi iklimin iki dosyanın halledilmesiyle birlikte oluşması.

ABD’DEN UZUN SÜRE SONRA GELEN OLUMLU HAVA

Son dönemde yapılan üst düzey ziyaretler çerçevesinde, Washington’daki Ankara’ya ilişkin genel havanın olumlu olduğunu söylebiliriz. Hatta “ABD ile uzun süredir böyle bir hava yoktu” yorumu bile yapılabilir. Bu sorunlu başlıkların artık konuşulabilir hale gelmesi açısından önemli bir adım. Kısacası son dönemde sorunları üst düzeyde müzakere edilebilecek bir zemin var. Ancak ABD, başkanlık seçimlerine kilitlenmiş durumda. 

Kimileri Trump’ın başkanlığını şimdiden satın almış durumda. Hatta daha önce de hem yazmış hem de ‘Gece Görüşü’ programlarında ifade etmiştik, “ABD’de kimi kurumlar, bu olası başkanlığa karşı sorunlu konularda çalışmalar yürütüyor” demiştik. Trump’ın tarzını bilen ABD kurumları “Yarın Suriye’den çekiliyoruz” açıklamasına bu kez hazırlıklı yakalanmak için bir dosya üzerinde çalışıyor. Bu konuların ayrıntılarına gireceğiz. Ancak önce dikkat çeken bir gelişme ile başlayalım. 

YAPTIRIMLAR UYUM ŞEMASI ÜZERİNDE UZLAŞI

Son dönemde konuşularak üzerinde uzlaşılan başlıklardan biri Türkiye açısından son derece önemli. Rusya ile ticari faaliyetleri olan ya da olduğu ileri sürülen şirketler Türkiye’ye sorulmadan, araştırılma istenilmeden ABD tarafından hemen yaptırıma tabii tutuluyordu. Bu ekonomide de çeşitli sorunları beraberinde getiriyordu. İki ülke yeni bir sistem üzerinde anlaştı. ‘Yaptırım uyum şeması’ denilen sisteme göre, ABD önce olası şirketleri Türkiye’ye bildirerek konuyla ilgili bilgi isteyecek. Türkiye’nin de araştırması ve sonuç bildirmesi durumunda gerekli görülürse adım atılacak.

ABD’NİN TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İŞBİRLİĞİ SORUNU

ABD’nin gündeminde Türkiye’nin Pençe- Kilit Operasyon serisi yok. ABD’nin ilgi alanı hâlâ Suriye ve terör örgütü PYD/YPG. Her ne kadar Amerika’da olası Trump başkanlığı ve kararına göre bir “çekilme” ya da “küçülme” çalışması yapılıyor olsa da çok gerçekçi senaryo olarak karşımızda durmuyor. Nedenleri ve bazı tespitleri şöyle sıralayabiliriz:

* ABD’nin bahanesi DEAŞ ile mücadele. Ancak aslında ABD’nin PYD/YPG terör örgütüne yaptığı yatırım Rusya ve İran’a karşı.

* DEAŞ ile mücadele konusunda zaman zaman ABD’yi “Kamplardaki DEAŞ’lıları serbest bırakırım” diye tehdit ettikleri biliniyor. Türkiye belirlenecek şartlarda bu kampların sorumluluğunu yüklenebileceğini, mücadeleyi de sürdürebileceğini zaten söyledi.

* Bunun için öncelikle ABD’nin 2019 yılında Suriye’nin kuzeyindeki tampon bölgeye terör unsurlarının girmemesi konusunda attığı imzaya sahip çıkması gerekiyor.

* Ayrıca Ankara artık terör örgütüne verilen imkân ve kabiliyetlerin durdurulması talebini de defalarca iletti.

* Bir diğer rahatsızlık ise sözde Rojova anayasasını hazırlayan terör örgütünün bunu Avrupa’da az sayıda da olsa parlamentere anlatıyor olması. Kısacası, Ankara “Devletleşmeye çalışıyorlar ve buna müsaade edilemez” dedi.

ABD’NİN YENİ SURİYE MESAJI

Amerikalılar her ne kadar Ankara’ya “Devletleşmeye karşıyız” dese de bu endişeye karşı bir somut adım gerekiyor. Beyaz Saray ve Centcom arasındaki görüş farklılığı ya da Centcom’un Beyaz Saray’ı bu konuda yanıltıyor ya da gerçeği anlatmıyor olma ihtimali buradan bile görülüyor.

* Kısacası Ankara operasyonlarını sürdürmeye kararlı.

* Gelelim işin en can alıcı bölümüne; ABD ilk kez “Suriye’yi stratejik olarak konuşmaya” hazır olduklarının mesajını verdi. Önümüzdeki günlerde bu konuda toplantılar kimseye sürpriz olmasın.

İki ülke arasındaki başlıklar bunlarla sınırlı değil, diğer detayları bir başka yazıda ele almak üzere şimdilik noktayı koyalım.