ABD’nin daha doğrusu Başkan Trump’ın Ankara’ya yolladığı yeni büyükelçi Tom Barrack hakkında çok şey yazıldı.
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın eski patronu olduğu, Mehmet Şimşek’le arasında geçmişe dayalı dostluklar bulunduğu, çok zengin bir iş insanı olduğu, Trump’a çok yakın olduğu, Türkiye’ye büyükelçi olarak gönderilmesinin, Trump’ın Türkiye’ye verdiği önemi gösterdiği, köklerinin Osmanlı’ya dayandığı, ailesinin Lübnan’dan göçen bir aile olduğu falan hepsi yazıldı.
Tüm bunlar yazıldı ama Tom Barrack’ın bir yandan da Ekrem İmamoğlu ile olan benzerliği ya da iktidarın İBB’ye yönelik yaptığı uygulamalarla ne kadar benzeyen bir geçmişe sahip olduğu yazılmadı.
Tom Barrack, pek çoğunuzun duyup bildiği gibi Kaliforniyalı çok zengin bir iş insanı.
Ve Trump’ın yakın dostu, hatta finansörü.
Trump’ın ilk başkanlık döneminde de yanındaydı ve önemli görevlerde bulundu. Ortadoğu’da kimi ülkelerde özel temsilciliğini yaptı.
Kaybettiği seçim kampanyasının da önemli figürlerinden biriydi ve kampanyasının mali destekçisi olarak, 100 milyon dolara yaklaşan bir para topladı Trump için.
Ancak Trump kaybedince Tom Barrack için de zor günler başladı.
Birden fazla özel uçağı, milyarlarca dolar değerinde şirketleri, gayrimenkulleri, oldukça ciddi bir siyasi gücü olan Barrack’ın Bel Air’deki malikanesinin bulunduğu mahallede, Koreli bir iş insanı bir ev satın almış ve yerleşmeye hazırlanıyordu.
Bir sabah mahalleye peş peşe siyah Suburban araçlar girmeye başladı.
FBI’ın resmî araçları.
Araçların mahalleye girişini gören Barrack, “Herhalde Koreli komşuya geldiler” diye düşünüp kahvaltısına devam ederken kapısı çalındı.
Koreli komşuya geldiğini düşündüğü FBI ajanları Barrack’ın kapısındaydı ve ellerinde bir mahkeme emri ve bir arama kararı vardı.
Tom Barrack FBI tarafından gözaltına alındı, FBI evini aramaya başladı.
Barrack’ın ikinci durağı FBI’ın Kaliforniya merkeziydi. Götürülüp sorguya alındı. Hakkındaki iddialar ciddiydi.
Birleşik Arap Emirlikleri adına Amerikan topraklarında ajanlık faaliyetinde bulunmak, Amerikan dış politikasını Körfez ülkeleri lehine etkilemek gibi ciddi ve uzun süre hapiste kalmasına neden olacak suçlamalar vardı.
Tom Barrack tüm bu suçlamaların “gayri ciddi” olduğunu biliyordu.
Asıl mesele, Trump’la yakınlığı ve Trump’ın yakını hatta neredeyse sırdaşı olması, seçim kampanyasına 107 milyon dolarlık katkı sağlamasıydı.
Biden yönetimi Tom Barrack’tan intikam alıyor, Trump’ın en büyük destekçisini hem itibarsızlaştırmaya çalışıyor hem de devre dışı bırakıyordu.
Uzun bir sorgulamanın ardından milyarder iş insanı Tom Barrack ön duruşma için hakim karşısına çıkarıldı.
73 yaşındaki iş insanı hakkındaki suçlamaları dinledi ve suçsuz olduğunu söyledi.
Ancak mahkeme “tutuklama kararı” verdi.
Tüm mal varlığı donduruldu, milyarlarca dolarlık şirketlerine ve mallarına el koyuldu.
Tom Barrack’ın avukatları müvekkillerinin “kefalet ile serbest bırakılmasını” talep ettiler. Mahkeme bu talebi kabul etti ve Barrack’ın 250 milyon dolar kefalet ödemesi halinde tutuksuz yargılanabileceğine hükmetti.
Tom Barrack mahkemede bunun 250 bin dolar olduğunu zannetti çünkü 250 milyon dolarlık bir kefalet Amerikan yargı tarihinde pek görülmüş bir şey değildi, ünlü dolandırıcı banker Bernie Madoff’tan talep edilen kefaletin 25 katıydı.
Üstelik Tom Barrack’ın malına mülküne el koyulduğu için bu parayı bulması da çok zordu.
Para bir şekilde bulundu ve Tom Barrack serbest kaldı.
Yargılama başladı.
Elbette birtakım deliller bulup çıkarılıyor, suçlamalar ete kemiğe büründürülmeye çalışılıyordu ama inandırıcı olamıyordu.
Çok açık bir intikam operasyonu, Trump’ı ve destekçilerini sindirip, siyaset dışına itme ve bir sonraki seçimde varlık göstermelerini engelleme çabasıydı.
Biden iktidarı, rakiplerine göz dağı veriyor, bir sonraki seçimde Trump’ın aday olmasını engellemeye çalışıyordu.
Devleti ve yargı mekanizmasını de ele geçirmişler ve siyasi maksatla açıkça kullanıyorlardı.
Yargılama bir yıldan fazla sürdü.
Ve sonunda jüri Tom Barrack’ı tüm suçlamalardan akladı. Bir jüri olmasa, muhtemelen siyasi güçlerin etkisi ile mahkum edilecekti ama jüri halkın sesiydi ve davanın siyasi olduğuna kanaat getirmişti.
Tom Barrack beraat etti.
Tüm suçlamalar düştü, el koyulan malları ve hakları kendisine iade edildi.
Barrack yeniden Trump’ın yanındaki yerini aldı. Trump’ın seçimi kazanmasına yine en etkin rollerden biri oynadı.
Ve sonunda da Trump’ın zaferinin ardından bu kez büyükelçi olarak Türkiye’ye atandı.
Tom Barrack tüm bu suçlardan yargılanırken, yakın dostu Trump da başka suçlamalar ile yargılanıyordu, o da yüzlerce milyon dolarlık kefaletler ödemek zorunda kalıyor ve siyaset dışına itilmek isteniyordu.
Bugün o da tüm bunlara rağmen başkanlık koltuğunda oturuyor.
Kader ortağı Barrack’ı da güvendiği bir isim olarak Türkiye’ye yolluyor.
ABD Türkiye’ye, Türkiye ABD’ye çok ama çok benziyor.
Belki Barrack, dostluk kurmakla görevlendirildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tüm bu hikayeyi anlatır da, siyasete yargı eliyle ve iktidar gücüyle şekil verme çabalarının aslında ne kadar beyhude olduğuna ikna eder.
TFF Başkanı vekilinden Zorlu Center’da saldırı
Önceki gün YouTube’daki programımda, İstanbul’daki bir olayı anlattım. Türkiye Futbol Federasyonu Başkan Vekili Hasan Surözü’nün İstanbul’da bir alışveriş merkezindeki rezaletinden.
Federasyon Başkanvekili Surözü, İstanbul Zorlu Center’da Morini Restoran’da yemek yemekte olan bir kişiye ortada görünür hiçbir gerekçe yokken saldırmış, yüzünü defalarca yumruklamış ve herkesin duyacağı şekilde ağır küfürler savurmuştu.
Saldırıya uğrayan kişi hastaneye kaldırılmış ve darp raporu aldıktan sonra Surözü’nden şikayetçi olmuştu.
Mağdur, geçmiş dönemlerde iktidar partisinde görev almış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da yakın çalışmış bir isimdi.
Saldırının arkasındaki neden bilinmiyor.
Ancak mafyavari tarzı ile herkesi rahatsız eden bir yönetim anlayışının dışa yansıması olduğu aşikar.
Futbol çevrelerinde konuşulan ise, saldırının arkasında iktidarın bu federasyon yönetiminden hoşnut olmamasının yattığı, federasyonun birtakım hatalı ilişkiler içinde olduğuna ilişkin dedikodular yüzünden bu yaz yeni bir federasyon seçimi için düğmeye basıldığı.
Saldırının nedeninin ise saldırıya uğrayan kişinin federasyonu iktidar gözünde yıpratan kişilerden biri olduğunun düşünülmesi.
Nedir ne değildir bilmemiz mümkün değil.
Ancak Federasyon Başkan Vekili’nin alışveriş merkezinde herkesin gözü önünde gerçekleştirdiği saldırının kamera kayıtları da soruşturma dosyasında sunulmuş ve zannederim federasyonun sonunun gelmesini hızlandıracak bir unsur olarak görülüyor.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Çevremizdeki insanların ortalaması olduğumuzu unutmadığımız zaman.