Eriyen partiler yükselen partiler

Siyasette ilginç bir geçiş dönemi yaşanıyor. Bazı partilerin oyları eriyor, iki parti ise yükselişini sürdürüyor.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, PKK’nın silah bırakma kararını alması, Suriyeli mültecilerin ülkesine dönecek olması, ekonomideki gelişmeler siyasi partilerin oy oranlarını etkiliyor. Küçük partilerden büyük partilere doğru oy kaymaları yaşanıyor.

Bunun çok önemli sebepleri var.

Seçimlerden önce CHP’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında Gelecek Partisi, DEVA ve Demokrat Parti’nin oy oranlarını tespit edemiyorlardı. Bunun üzerine araştırma ölçeğini büyüttüler. Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı olmak için yüzde 1 oyu olmayan partilere bile CHP milletvekilliğini peşkeş çekti.

İYİ PARTİ ERİYOR

Anket firmaları ile görüşüyorum. Şimdi benzer bir durumu İYİ Parti yaşıyor. İYİ Parti, MHP’den kopanlar ile CHP’nin ulusalcılarının oylarını alıyordu.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte muhalif seçmen CHP’de toplanmaya başladı. Şimdi, PKK’nın silah bırakma sürecine muhalefet ederek ayakta kalmaya çalışıyor ama İYİ Parti anlamını yitirdi. Muhalefet ise onu CHP yapıyor. Milliyetçilik ise onun adresi MHP. Anket firmaları saha çalışmalarında İYİ Parti’nin oy oranını tespit etmekte zorlanmaya başladı. Gelecek, DEVA ve Demokrat Parti ise tabela partisi haline geldi.

CHP’NİN YÜKSELİŞİ

CHP’deki yükselişin nedeni de buydu. İYİ Parti’ye giden ulusalcı seçmen ile küçük partilerin seçmenleri muhalefet odağı olarak gördükleri CHP’de toplanmaya başladı.

Muhaliflerin adresi CHP, iktidarın adresi ise AK Parti gibi ikili bir tablo oluştu. CHP yükselirken aynı zamanda AK Parti de yükselmeye başladı. Normalde CHP yükselirken AK Parti’nin oylarının düşmesi beklenirdi ama muhalefetin tutumundan rahatsız olanlar da AK Parti’de toplanmaya başladı.

CHP OYLARINDAKİ SİNYAL

CHP’nin İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte mart ayında yakaladığı rüzgâr kesilmeye başladı. CHP, İYİ Parti’den alacağını aldı, mayıs ayında bir doygunluğa ulaştı. Bundan sonra ya yerinde sayacak ya da yavaş yavaş gerileyecek. Neden? ‘Sadece İYİ Parti’ye giden oyları geri aldı ama durgunluk dönemine girdi’ demek yeterli olmaz. Bu konularda araştırmalar başladı. Önümüzdeki günlerde sonuçları sizinle paylaşacağım.

CHP’nin başka bir sorunu ortaya çıktı. Ülkemizde çok önemli gelişmeler yaşanıyor. CHP bu konularda toplumu ikna edecek politikalar oluşturmuyor.

EKREM İMAMOĞLU PARTİSİ

PKK silah bırakma kararı alıyor, CHP’nin gündemi Ekrem İmamoğlu.

Suriye’de Esed rejimi yıkıldı, Türkiye’nin desteklediği Ahmed Şara yönetimi kuruldu. Suriyeli mülteciler ülkelerine dönmeye başladı. CHP’nin gündemi ise Ekrem İmamoğlu.

Rusya-Ukrayna savaşını bitirmesi için ‘Barış Masası’ İstanbul’da kuruldu. Trump İstanbul’a gelecek, Putin gelecek mi tartışması günlerce sürdü. 

Dünya basını Türkiye’yi konuştu. CHP’nin gündeminde sadece Ekrem İmamoğlu vardı.

AK PARTİ’NİN YÜKSELİŞİ

CHP, İmamoğlu partisi haline geldi. Özgür Özel, CHP’nin kaderini Ekrem İmamoğlu’nun kaderine endeksledi. CHP’nin oyları yerinde saymaya başladı. Bir-iki ay içerisinde CHP yeniden ikinci parti konumuna düşer, AK Parti birinci parti konumuna yükselirse şaşırmayın. Çünkü anketlerdeki yükseliş eğilimi onu gösteriyor. AK Parti’de ibre yukarıya doğru yöneldi. AK Parti’nin çözmesi gereken tek sorun ekonomi.

DEM PARTİ

DEM Parti’ye özel bir parantez açmak istiyorum. Çünkü PKK’nın silah bırakma kararı DEM Parti seçmenini etkilemiş gözüküyor. PKK terörü nedeniyle anket çalışmalarında DEM Parti seçmeni eğilimini ifade etmekten çekinirdi. PKK’nın silah bırakma kararı nedeniyle DEM Parti seçmeni tercihini çekinmeden söylemeye başladı. Bu da DEM Parti’nin normalleşmesi açısından önemli bir gelişme.

BİNBAŞIDAN ÇEKİNEN CUMHURBAŞKANI

Cengiz Çandar’ın “Mezopotamya Ekspresi” kitabında ilginç bir anekdot yer alıyor. Cengiz Çandar, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’la makam aracında giderken Celal Talabani’nin görüşme talebini iletmek istiyor. Ama Özal her defasında sözünü kesiyor. O gün Özal’ın Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Aslan Güner olmadığı için makam aracının ön koltuğunda bir binbaşı oturuyor. Çandar ısrarlı olunca Özal, makam aracının ön koltuğunda oturan binbaşıyı işaret ederek susması için işaret ediyor.

Özal cesur bir liderdi. “Kürt realitesini tanıyoruz” diyen ilk başbakandı. Ama Türkiye, cumhurbaşkanlarının binbaşıların yanında Kürt sorunu hakkında konuşmaktan çekindiği dönemlerden geçti.

ŞERAFETTİN ELÇİ

Şerafettin Elçi, 12 Eylül 1980’den önce Ecevit hükümetinde Bayındırlık Bakanı’ydı. Bakanlığı döneminde “Bu ülkede Kürtler var, ben de Kürdüm” dediği için  12 Eylül’den sonra tutuklandı. Sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı. Hapis yattı.

Türkiye, “Ben Kürdüm” demenin bile suç olduğu dönemlerden geçti.

TİTO’NUN SIĞINAĞINDA

Türkiye Basın Federasyonu Başkanı Sinan Burhan’la Bosna’da Tito’nun yaptırdığı sığınağı gezerken bunları düşündüm. Tito, Konjik’te yerin 280 metre altında atom bombasına dayanıklı bir sığınak inşa ettirmiş. 1953 yılında başlayan çalışmalar, 1979 yılında tamamlanmış. Tito, kendisiyle  birlikte artık tarih olan Yugoslavya’nın üst düzey yöneticilerinden 360 kişinin yıllarca yaşayabileceği bir sığınak inşa ettirmiş. O günlerde nükleer saldırılara karşı koruyucu sistemler kullanılmış. Ama günümüzün teknoloji karşısında demode olmuş, turistik bir yere dönüşmüş.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE

Atom bombasına dayanıklı kapıların arkasında yürürken Tito, buraya harcadığı 10 milyar doları kendi halkının refahı için harcasa ne olurdu acaba diye düşündüm. Sonra bizim PKK ile mücadelede harcadığımız 1.8 trilyon dolar geldi aklıma.

Artık geçmiş geçmişte kaldı. Şimdi geleceğe yürüme zamanı. “Terörsüz Türkiye”yi inşa etme zamanı.