Ankara PKK’nın bir kaç gün içinde kendini fesih ve silah bırakma kararını bekliyor. PKK’nın süreci geciktirme nedenlerinden biri de AVD’nin Suriye tutumu. Yeni ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın Ankaea’ya gelişiyle gelişmeler ne yönde hızlanacak?
Ankara PKK’nın silah bırakma ve kendini fesih kararı için gün saymaya başladı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in dün, 5 Mayıs’taki “günler içinde bekliyoruz” sözleri bu anlama geliyor.
Günler içinde, bir hafta dolmadan anlamına geliyor.
PKK’ya Bahçeli de süre vermişti.
Örneğin, MHP lideri Devlet Bahçeli, PKK’dan Kongresini 4 Mayıs’ta Malazgirt’te toplamasını isremişti. 4 Mayıs geçti. Ne Kongre haberi ne de PKK’nın “Önce Abdullah Öcalan’a tecrit kalksın, Kongreyi o yönetsin” koşulundan geri adım attığı haberi geldi. Bu Bahçeli’nin 2024 Ekim ayında girişimi başlatmasından bu yana dediğinin çıkmadığı ilk örnek oldu.
Bir süre beklentisi de AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’dan gelmişti. Ala, 3 Mayıs’ta vefat edip 4 Mayıs’ta toprağa verilen DEM Partili Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder ve DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştüğü 10 Nisan günü, “Nisan sonuna kadar” bu işin bitmesini istemişti. Mayıs’ın ilk haftası bitti.
PKK gerçekten fesih kararı alacak mı?
Kürt sorununa siyasi çözüm için PKK’nın silahsızlandırılması, resmî adıyla “Terörsüz Türkiye” projesinde zaman uzadıkça hükümet cephesi giderek sabırsızlanıyor.
Ankara’da bir Haziran sonu bu işin rayına girmesi konuşuluyor. Buldan da Erdoğan’la görüşmelerinin ertesi günü gittiği Roma’daki “Öcalan’a Özgürlük” konferansında da Haziran sonundan söz etmişti.
Cumhurbaşkanı etrafındaki dar çekirdek ve DEM Parti’de birkaç isim dışında Ankara’da sorulan soru da zaten bu telaşın nedeni.
PKK yarım asırlık bir örgüt. Çeyrek asırdır Türkiye’de hapis kurucu liderinin yıllarca “ırkçı-faşist” gördükleri MHP liderinin sözüyle kendilerine gönderdiği talimatla, kendilerine tanınan sürede sessizce dağılacak mı?
Biraz kazıdığınızda işin altında iç gelişmelerden çok dış gelişmelerin olduğunu görmek mümkün. Ortada birden çok denklem var. ABD, İsrail, İran, Rusya gibi değişkenler var. Dolayısıyla denklemlerin simültane, yani eşzamanlı olarak çözülmesi gerekiyor.
Trump’ın ve Erdoğan’ın “Hemen” beklediği
Örneğin, dün 5 Mayıs günü birbiriyle bağlantılı birkaç gelişme birden oldu. İsrail’de Binyamin Netanyahu Gazze’yi işgal kararı aldı, ama eylem için ABD Başkanı Donald Trump’ın 13-16 Mayıs Suudi Arabistan, Katar, BAE ziyareti beklenecekti.
Yeni ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın Vaşington’dan Ankara’ya ayrıldığı sıralarda Trump ile Erdoğan bir telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan AK Parti MYK toplantısını bölerek Trump ile konuştu. Erdoğan’ın Gazze’de İsrail saldırganlığını durduracak tek kişinin Trump olduğunu söylediği anlaşılıyordu.
Bir de Suriye’de PKK’ya verilen destek meselesi vardı tabii ve Kandil’in fesih yanıtını geciktirmesinin önemli bir nedeni de ABD’nin Suriye tutumunu beklemesiydi. Kandil bir yandan İsrail’in Türkiye’ye karşı cesaretlendirmesine, diğer yandan son çare olarak İran’a bakıyordu. İran’da Mesud Pezeşkiyan da Trump yönetimiyle nükleer pazarlığa yeniden başlamaktan rahatlamış görünüyordu.
Trump’ın önceliği ise, ABD iç politikasındaki konumlanışı ve Avrupa’yı hizaya getirmek bakımından Rusya’nın Ukrayna savaşını bitirmekti. Erdoğan’a 2018’de “dediğimi yaptırdım” imasıyla Rahip Brunson krizini hatırlatarak, Rusya-Ukrayna konusunda, büyük harflerle “HEMEN” işbirliğine başlamak istediğini yazdı.
Gelişmeler hızlanacak
AK Parti MYK bitti, Ömer Çelik PKK’nın “günler içinde” fesih ve silah bırakma kararını açıklamasını beklediklerini söyledi. İki saat kadar sonra da Tom Barrack Ankara’ya indi.
“Hemen” sözünden hareketle, Barrack’ın fazla bekletilmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sunmak için randevu verileceğini bekleyebiliriz.
Bir soru da şu: Sadece Türkiye’nin uyguladığı baskı, arada Öcalan da olsa, belli ki PKK’yı yenilgiyi kabule ikna etmiyor. PKK yöneticileri “Biz sadece kendimize güveniriz” diyor gerçi ama savaşın sürdürmenin ekonomisi konusunda biraz fikri olanlar, fesih ve silah bırakma gibi stratejik bir kararı almalarında ancak dış destekten umudu kesmelerinin rol oynayacağını biliyor.
Aksi halde Ankara’daki zaten gergin havanın bir anda döneceği görülebiliyor.
Bahçeli’nin elini altına koyduğu taş
Siz şimdi Öcalan’a “PKK’nın kurucu lideri” diye hitap edip, Cumhuriyeti kuran CHP’yi “bir siyasi kuruluş”, saldırıya uğrayan lideri Özgür Özel’in adını anmadan “yöneticisi” diyen Bahçeli’ye bakmayın. Bahçeli’nin Özel’e “Üzme kendini, siyaseten söylüyoruz” demesini hatırlayın.
Çünkü dün Çelik “Bugün CHP’yi eleştirmiyoruz, saldırıyı kınıyoruz” diyerek iki şey gösterdi. Birincisi, Özel’in saldırı ardından “Sayın Cumhurbaşkanının telefonuna değer” verdiğini söyleyerek attığı pasın AK parti tarafından alındığıydı. Diğeri de Erdoğan’ın bütün siyasetini Bahçeli’nin başlattığı PKK’nın -Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın deyişiyle- “sulh yoluyla”, kendisini fesih yoluyla silahsızlandırmasına bağlamadığı idi.
Erdoğan henüz Bahçeli’nin girişimini devlet politikası haline getirmeden önce, girişimini överken Bahçelinin sadece elini değil, siyasi kariyerini de taşın altına koyduğunu söylediğini de hatırlayalım.
Bakalım ABD Büyükelçisinin gelişiyle “Hemen” hangi gelişmeler hızlanacak.