28 Şubat sürecinde Başbakan koltuğundan indirilen Necmettin Erbakan hocamız, partisi kapatılarak da beş yıl siyasi yasakla cezalandırılmıştı.
Refah Partisi 1998 yılında kapatılmış, Erbakan hocamızın beş yıllık siyaset yasağı da 2003 yılında bitecekti .
28 Şubat sürecinin despotları, Erbakan hocanın beş yıl yasaklı ilan edilmesi ile de yetinmeyip, bir de kamu vicdanında onu itibarsızlaştırmak ve cezasının daha da uzun yıllara sarkmasını temin etmek için kayıp trilyon davasını uydurmuşlardı.
Gerçekten de kayıp trilyon davası ile birlikte Erbakan hocamızın siyaset yasağı 6-7 yıl daha uzamış ve 2000’li yılların sonuna kadar devam etmişti.
Ak Parti iktidarının gerçekten muktedir olmaya başlamasından itibaren, Erbakan hocamıza yönelik iftira kaynaklı hapis cezası infaz edilmemiş, sonraki yıllarda da Erbakan hocamızın devlet nezdindeki itibarı fiilen iade edilmişti.
Sonraki dönemde, Erbakan hocamızın tedris-i rahlesinde yetişen talebelerinin yönetimindeki Ak Parti iktidarı, bir dönem cumhuriyet düşmanı olarak gösterilmeye çalışılan, kayıp trilyon davasıyla sahtekar iftirasına maruz kalan milli görüş liderinin ismini Konya’da bir üniversiteye verdi.
Düşünebiliyor musunuz 28 Şubat’ın mahkemeleri Erbakan hocayı nitelikli sahtekarlık dosyasından mahkum ederken, CHP zihniyetli yargı bu cezanın infazı için çırpınırken, Ak Parti iktidarı Erbakan hocanın ismini bir üniversiteye verdi.
Onlarca lisede Erbakan hocamızın ismi yaşıyor.
Onlarca ortaokulda Erbakan hocamızın ismi tabelalarda yer alıyor, çocuklarımızın kendisini rahmetle anmasına vesile olunuyor.
Onlarca bulvara, caddeye, tünellere, köprülere Erbakan hocamızın ismi verildi.
“Başbakan değil istersen bilmem ne Bakanı ol, adam olsan o pe.. ayağına gitmezdin” hakaretine muhatap olan Erbakan hocamızı bugün herkes takdirle anıyor.
Tayyip Erdoğan gibi kimileri; saygısını hiçbir zaman diliminde kaybetmemiş siyasetçiler olarak Erbakan hocamızı anıyor.
Kimileri de; Ak Parti sayesinde Erbakan’ın büyük bir devlet adamı olduğu topluma kabul ettirildiği için, mecburiyetten milli görüşün lideri hocamızı saygıyla anmak zorunda kalıyor.
28 Şubatçı generalinden rektörüne, gazetecisinden siyasetçisine, sendikacısından işadamına hemen herkesin ağzından salyalar akıtırcasına hakaret etmeyi görev bildikleri Erbakan hocamızın düşürülmek istendiği o durumdan kurtarılıp, bugünkü saygıyla anıldığı iklimin oluşmasını sağlayan kimdir?
Saadet Partililer lütfen dürüstçe cevap versin.
Yeniden Refah Partililer ellerini vicdanlarının üzerine koyup söylesinler.
Tayyip Erdoğan olmasaydı, yüzlerce belaya, kumpasa, tehdide boyun eğmeden dik yürüyüşünü devam ettirmeseydi bugün CHP zihniyetliler Erbakan’ı yerden yere vurmaya devam etmeyecekler miydi?
Ak Parti bugün iktidarda olmasaydı, şu an okullardaki inkılap tarihi ders kitaplarında, Erbakan hocanın cumhuriyet düşmanı, yobaz, gerici, dini siyasete alet eden bir vatan düşmanı olarak tanıtılacağından kimin şüphesi olabilir.
Bugün Cumhuriyet Halk Partililer bile Erbakan hocamızı, görünüşte de olsa saygıyla zikrediyorlarsa, bu noktaya gelişimizin en baş organizatörü, tabii ki Ak Parti’dir.
Bu çerçevede Erbakan hocamızın oğlu Fatih Erbakan ve Erbakan hocamızın damadı Mehmet Altınöz’ün yönetiminde bulunduğu Yeniden Refah Partisi’nin Ak Parti’yi mahalli seçimlerde zora düşürecek bir konum alması kabul edilebilir mi?
“Her partinin seçimlere girme hakkı var. Yeniden Refah Partisi de siyasi partiler kanununa göre kurulmuş bir parti olduğuna göre seçime girmek en tabii hakkıdır” diyorlar.
Bu mantıkla hareket edecek olursak, Ak Parti de şunu mu demeliydi: “Hiçbir partinin başka bir siyasi partinin yönetim konumunda olan kişinin ismini okullara verme mecburiyeti yok, üniversiteye kendi parti yönetiminde görev almamış kişilerin adını verme mecburiyeti yok.”
Ak Parti yöneticileri vefa duygusuyla hareket ederken, Yeniden Refah Partisi’nin yöneticilerinin aynı vefa duygusu ile hareket etme mecburiyeti niçin gereksiz görülüyor?!
Olayın vahim yanı, Yeniden Refah Partisi’nin yöneticileri de şu ilde seçimi kazanacağız, bu ilçede bizim adayımız kesin seçiliyor diyemiyorlar.
Dedikleri sadece şu; biz Ak Parti’nin yedek lastiği değiliz.
Erbakan hocanın ismini üniversitelere veren partinin yedek lastiği olmayalım derken, Erbakan hocayı Türk siyasi hayatından silmek için partisini defalarca kapattırmakla yetinmeyip, bir de ahlaksızca suç isnat eden CHP’nin ve CHP zihniyetinin seçim kazanmasını sağlayacak sonuçlara imza atmayı nasıl göğüsleyebilecekler!!.
Yeniden Refah Partisi’nin yöneticileri hangi ilde, hangi ilçede başkanlığı kazanacaklarını iddia edebiliyorlarsa ben de onlara destek vereyim.
Ama kendileri bile, seçim kazanmayı değil, oylarını artırmayı hedefleyerek, bu seçime girdiklerini ilan ediyorlarsa.. Bunun karşısında ise Erbakan’a her daim vefasını ispatlamış Tayyip Erdoğan’ı üzecek sonuçlara imza atmış olacaklarsa, bunu yeni nesillerimize nasıl anlatacaklarını düşünüyorlar?
Erbakan hocanın adını üniversiteye veren Tayyip Erdoğan’ı üzüp..
Erbakan hocanın adını partilerden bile silecek CHP’yi sevindirmek Erbakan hocanın oğluna yakışır mı?
Erbakan hocanın adını köprülere, tünellere, bulvarlara veren Erdoğan’ın yerine, Erbakan’ı cezaevine koydurmak için, Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’e veto yetkisini kullandırttıran, Anayasa Mahkemesi’ne koşan chp’yi mi sevindirmek istiyorsunuz?
Mümkündür sevindirebilirsiniz.
Ama istikbalinizi mahvedersiniz.
Seçimi CHP’ye kazandırmanız pek muhtemel değil ama.
Kendi isminizi lekelersiniz.
“CHP’ye kazandırmak istediler, ama başaramadılar” diye tarihe geçersiniz.
Lütfen “bizim amacımız CHP’ye kazandırmak değil” demeyin.
yrp adına konuşan Doğan Aydal’ın Halk TV’deki konuşmalarını tekrar tekrar dinleyin.
Ekrem İmamoğlu lehine sözlerini..
Murat Kurum aleyhine saygısızlığını görün ve kirvesi İnönü olanların tezgahlarına gelmeyin.