Kirvesinin İsmet İnönü olduğunu söyleyen ve bununla övünenler, CHP yerine, Yeniden Refah Partisi’ne gelmiş, burda siyaset yapıyorlar.
Hani Yeniden Refah’ın “olmazsa olmaz” kurallarını kabul ederler..
İsmet İnönü’nün ve onu devam eden genel başkanların CHP diktatörlüğü üzerine iki çift eleştirel cümle sarfederler..,
CHP’nin, Erbakan Hoca’nın partilerini kapattırma konusundaki sabıkasını lanetle anarlar..
Erbakan hocayı cezaevine koymak için, CHP grubunun açtığı iptal davalarını kınarlar..
Erbakan hocayı kurtarmak için Ak Parti’nin çıkarmak istediği kanun değişikliği görüşülürken, CHP’lilerin salya sümük saldırılarını tasvip etmediklerini açıklarlar..
“Küçücük çocuk, sünnet olurken, kirvesi kim diye tercih hakkı yok ki.. Bunun üzerinden kimse eleştirilemez” der, destek çıkarım..
Ama, Doğan Aydal isimli muhterem, hem Yeniden Refah Partisi çatısı altında siyaset yapıp, hem de “Kirvem İnönü idi. Babam koyu CHP’liydi”derse..
Bununla da yetinmeyip..
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Murat Kurum seçileceğine, Ekrem İmamoğlu seçilsin” modunda açıklamalar yaparsa..
“Haydi CHP’ye ikile.. Kirvenmiş. Haydi git ve kirveni memnun et. Sadece Halk TV’ye çıkarak değil. CHP’ye kaydını da yaptırarak, yoluna devam et. YRP’ye oy veren 1.5 milyon insanı da böylece sevindir” derim..
Doğan Aydal, aslında bizim muhatabımız değil..
Onu değil, YRP’nin üst yönetimini muhatap alarak soralım..
“İnönü’nün kirveliğini gururla anlatan bu adama mecbur musunuz, mahkum musunuz?”
Devam ediyor sorularım:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ı desteklediğiniz için, milletvekili seçiminde de size oy veren 1.5 milyon insana, şimdi ‘CHP’nin seçim kazanması uğruna biz müstakil aday çıkarıyoruz, AK Parti adayı kaybederse kaybetsin. Bizi ilgilendirmez’ deme hakkına sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?”
Tarihten bir örnekle soruyorum:
“28 Şubat sürecinde, Refahyol hükümetine dışardan destek veren Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, karşılığında ne almıştı? Hiçbir şey.. Siz 4 milletvekili kazandınız. Yine de, kazanamayacağınızı bildiğiniz halde, büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde ‘inadına inadına aday çıkartacağız, kaybettiren olacağız’ mı diyorsunuz?”
Bir soru daha:
“Muhsin Yazıcıoğlu, 28 Şubat’taki karşılıksız olarak Erbakan hocayı desteklemesi karşılığında, üzerinden 27 yıl geçmiş, hâlâ milletin gönlünde kurduğu tahtı, kimse sallayamıyor. Gönüllerde böyle bir taht kurmak size bir şey ifade etmiyor mu ki, ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde destek verdik, şimdi de bize iki büyükşehir verilmeli idi’ diyebiliyorsunuz.”
Ben, Yeniden Refah müstakil olarak seçime girse bile, 14 Mayıs’ta aldığı 1.5 milyon oyu alamayacağı kanaatindeyim. Özellikle “kaybettirme” taktiği ile yola çıktıkları İstanbul ve Ankara’nın sonuçlarına, YRP adaylarının bir etkisi olmayacağı kanaatindeyim..
Çünkü YRP’ye oy veren seçmen, aslında Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı destekledikleri için, bu yönde ödüllendirici bir tercihte bulundular.. Ama Tayyip Erdoğan’a sırtını dönen, hatta açık açık CHP adaylarının kazanmasından, bunun normal olacağını belirten açıklamalar yapılmasından sonra, YRP’ye kaç kişi oy verecektir?
Saadet Partisi orada duruyor.
SP, CHP ile iş kotararak siyasetini dizayn ediyor.
Ve eridi, bitti..
Şimdi 31 Mart’ta alacakları oyu göreceğiz..
YRP de, CHP ile iş kotaracak ise, SP’den ne farkı kalıyor ki, vatandaş YRP’yi tercih etsin?
Seçim sonuçları üzerinden ihtimalleri de değerlendirelim..
YRP kendi adayları ile seçime girer ve sonuçta AK Parti buna rağmen İstanbul ve Ankara’da seçimi kazanırsa, millet nezdinde Fatih Erbakan’ın 14 Mayıs’taki takdir edilen siyaset anlayışı, yerini “Sizin de SP’den farkınız yokmuş” kanaatine bırakmaz mı?
Bu durumda, Fatih Erbakan lehine 14 Mayıs’ta oluşan sempatik yaklaşım, sonraki seçimler için antipatiye dönüşmez mi?
YRP kendi adayları ile seçime girer ve gerçekten de AK Partili adayların seçimi kaybettiği bir tabloya sebebiyet verirse..
Muhafazakar seçmen nezdinde, “AK Parti yerine, CHP’li adayın seçim kazanmasına sebep olan parti” sabıkasını tescillemiş olmazlar mı? Bu durumda, 2028 ve sonrasındaki seçimlerde, hangi muhafazakar seçmen, YRP’ye oy verecektir? Birinci ihtimale göre, böyle bir durumda, seçmen bırakın antipatiyi, resmen YRP’den nefret duymayacak mıdır?
Üçüncü ihtimal..
YRP’nin özellikle büyükşehirlerde adaylarını geri çekerek, her şeye rağmen, Cumhur İttifakını destekleyeceğini açıklaması..
Bu durumda, AK Partili adaylar seçimi kazansa da, kaybetse de..
Tıpkı Muhsin Yazıcıoğlu’nun, seçmenin gönlünde taht kurması gibi.
Yeniden Refah Partisi ve Fatih Erbakan da seçmenin gönlünde taht kuracaktır..
Bundan sonraki seçimlerde, YRP’nin yeri, bambaşka olacaktır..
Hem seçmen nezdinde yeri bambaşka olacaktır. Hem de AK Parti ile ilişkilerinde yeri bambaşka olacaktır..
Evet, YRP’nin % 3’e varan Türkiye geneli oyu, önemlidir..
Ama bu oy oranı ile, samimi olarak, İstanbul veya Ankara’da belediye başkanlığını kazanacaklarını iddia edecek durumları olmasa gerek..
Seçimi kazanabilme ihtimali olmadığı halde, bu oy oranını “hayra motor, şerre fren olma” yolunda kullanmak yerine..
“Hayra fren, şerre motor olmak” için kullanırsanız..
Sonraki seçimlerde, bu tercihinizi, nasıl savunacaksınız.
Evet bugün, “Biz kazanıyoruz. Kazanmak üzere seçime giriyoruz” diyerek, günü kurtarabilirsiniz..
Ama 2024 seçim sonuçları ortaya çıktıktan sonra..
Seçmene, “CHP kazanacaktı. Bunu tahmin ettik. Söyledik de. Buna rağmen adayımızı geri çekmedik. CHP’nin kazanması için çaba sarfettik. AK Parti yerine CHP’nin kazanması daha iyi oldu” mu diyeceksiniz..
Diyebilecekseniz, yolunuz açık olsun..