Siyasalcıyı AYM’nin başına getirirseniz!

Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Danıştay üyesi Yılmaz Akçil, dün düzenlenen törenle cübbesini giydi, görevine başladı.

Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir başlık açarsak, aktüel hangi konular var?

Gezi isyanının organizatörü Can Atalay hakkında verilen 18 yıl hapis cezasının Yargıtay’ın onama kararı ile birlikte kesinleşmesi var..

Bu ceza hakkında, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği, “milletvekili dokunulmazlığı olan kişi hakkında, yargılama yapılamaz” gerekçeli iki ihlal kararı var..

Bu ihlal kararlarının, çok kısa sürelerde, diğer dosyaların önüne geçirilerek hızlıca verilmesi var..

Yine Anayasa Mahkemesi’nin huzurunda 3 yıla yaklaşan süredir bekleyen HDP hakkındaki kapatma davası var..

HDP kendi kendisini kapattığı halde, Anayasa Mahkemesi’nin henüz bu dava hakkında bir karar verememiş olması var..

Çağlayan Adliyesi’nin önünde polise kurşun sıkan teröristlerden birisinin önceki yıllarda açtıkları davada, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı vermiş olması ve teröristlere yargıdan adeta cesaret aşılaması iddiaları var..

Evet, Anayasa Mahkemesi özelinde aktüel konular bunlar..

Dün, Anayasa Mahkemesi’nde düzenlenen törende, ben beklerdim ki, Başkan Sayın Zühtü Arslan, ya bu aktüel konuların hepsine değinsin..

Ya da hiçbirisine değinmesin..

Ya hepsini ele alıp, konulara hangi pencereden baktıklarını açıklasın. Anayasa Mahkemesi’nin olaya nasıl yaklaştığını söyleyip, eleştirilere cevap versin..

Ya da, hiçbirisi hakkında görüşünü açıklamasın.. Daha genel konulara değinmekle yetinsin..

Seçim atmosferine girildiği için olsa gerek, yüksek mahkemenin ve davetlilerin huzurunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, törene katıldığı halde konuşma bile yapmadığı bir gerçek iken..

İsterdim ki, Anayasa Mahkemesi Başkanı da, Tayyip Erdoğan karşıtlarının kendilerine malzeme yapacağı sözleri sarfetmesin..

Ama o da ne?

Bir de baktık ki..

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, mahkeme ile ilgili kamuoyunda tartışılan konulardan bir tanesini ele alıp, onun üzerinden uzun uzun değerlendirmeler yapıyor. Bir başka yüksek mahkemeyi de cevap hakkı kullanamayacak şekilde hedef tahtasına koyuyor.

Ama Anayasa Mahkemesi’nin odak noktası olduğu diğer aktüel eleştirilere hiç değinmeden, konuşmasını tamamlıyor..

Oysa, aktüel tartışmalara girilecek ise, her birine girilmeli idi..

Birisine girip, diğerine girmemek..

Siyasi bir tavırdır..

Yanlıştır..

Cumhurbaşkanı’nın, siyasi çekişmelere konu olmaması için kürsüye çıkmadı bir ortamda, AYM Başkanı’nın tam da siyasi tartışmalarda CHP ile AK Parti arasında büyük kavgalara sebep olan bir husus üzerinden görüş açıklaması, en hafif şekli ile söyleyelim, “Şık” olmamıştır.

Hele hele..

Tahmin edileceği üzere ve zaten o şekilde de gerçekleştiği üzere..

“Zühtü Arslan, Erdoğan’ın gözünün içine baka baka söyledi” ifadelerine sebebiyet vermek, asla kabul edilebilir bir tavır değildir.

Yapılan yanlışın Anayasa Mahkemesi’nin internet sitesinde, takdim şekli de, başlı başına bir skandaldır..

Ne deniyor, o takdimde:

“Konuşmasında hukuk gündemine damgasını vuran bireysel başvuruyla ilgili yanlış bilinen veya yanlış anlaşılan bazı hususlara açıklık getiren Başkan Arslan bireysel başvurunun bir temyiz yolu olmadığının altını çizerek ..”

“Hukuk gündemine damgasını vuran” imiş..

“Yanlış bilinen” imiş.

“Yanlış anlaşılan” imiş..

Türkiye’nin akl-ı selim sahibi insanlarının hukuk gündeminde; gezi isyanını başlatan, binlerce kamu aracının tahrip edildiği, insanların öldüğü, polislerin öldüğü, hatta bir savcının şehid edildiği olayların kıvılcımını çakanların içinde bulunan Can Atalay’ın aldığı mahkumiyet kararının gereği olarak girdiği cezaevinden kaçırmak için milletvekilliği zırhına büründürülmesinin anlaşılamayıp, “milletvekili oldu mu-olmadı mı?”üzerinden yaptığı bir tartışma yok..

Bu tartışma, bir avuç solcunun gündeminde..

Bir avuç DHKPC’linin gündeminde bu tartışma var.

Bir avuç Gezi isyancısının gündeminde bu konu var..

Hukuk gündeminde, olsa olsa, “TBMM’de milletvekilleri olan bir siyasi parti, terör örgütleri ile işbirliği yapabilir mi, bir milletvekili teröristlere kahraman övgüsünde bulunabilir mi, bunu yapanlar milletvekilliğine devam edebilir mi, bunların bulundukları partiler seçimlere girebilir mi, devletten hazine yardımı alabilir mi?” soruları olabilir..

Evet, hukuk gündeminde bu sorular olabilir..

Ama Anayasa Mahkemesi, hukuk gündemindeki bu gerçek sorulara cevap vermemiş iken.

Verememiş iken.

Israrla da bu sorulara cevap vermeyi ertelerken..

Dosyayı 3 yıla yakın süredir rafta bekletir iken..

Bir avuç teröristin, onlarla iş tutan siyasetçilerin gündemi ile, yüksek mahkeme gündem belirliyor.

Sonrasında “Kapatma davasını bekletelim. Can Atalay davasını öne çekelim” kararları alınıyor..

Ardından da..

Kendilerine defalarca sorduğumuz “HDP davası neyi bekliyor” sorusuna cevap verememişlerken..

Dönüp dönüp, Can Atalay davası üzerinden, Yargıtay’a cevap yetiştirmeye kalkıyorlar..

Ne yazıktır ki, Zühtü Arslan tekrar, Anayasa 153. maddeyi gündeme getiriyor..

Çok net, çok açık bir soru soracağım, Zühtü Arslan’a..

Anayasa’nın 14. maddesini siz ne yaptınız?

Çöpe mi attınız?

Çöpe atsanız, onu bile kabul edeceğim..

Ama, çöpe attığınızı bile açıklamıyorsunuz..

“14. maddeyi uygulamıyorum” diyorsunuz..

Affedersiniz, Hukuk Fakültesi mezunu olmayan, yüksek mahkemenin başkanlığı koltuğuna oturma teklif edilse bile, “Burda hukukçu üyeler var. Onlardan birini seçelim” demesi gereken Siyasal mezunu Zühtü Bey, siz 14. maddeyi uygulamazsanız, Yargıtay’dan sizin kararınızı uygulamasını nasıl beklersiniz?

Nokta..