Erzincan’da maden kazası, 9 insanımız toprak altında ve kurtarma çalışmaları sürüyor..
Maden şirketinden 4 kişi gözaltında..
Kazada gerekli tedbir almadığı için sorumlu olanlar, hesabı tabii ki vermeli..
Siyasi iktidar, kimsenin gözünün yaşına bakmadan, müfettiş görevlendirerek, savcılık vasıtası ile şirket sorumlularını gözaltına aldırırken..
İstanbul Başakşehir’de bir trafik kazası..
İbn Haldun Üniversitesi, Hukuk Fakültesi’nde hazırlık okuyan hafız bir kızımız, bir ihmalin sonucu, daha açık söyleyelim, öğrencilerin defalarca talep etmiş olmasına rağmen yapılmayan üst geçidin mağduru oluyor ve trafik kazasında vefat ediyor..
Erzincan’daki canların hesabını şirket yöneticilerinden soralım..
Toprağın niçin orada, o büyüklükte depolandığını, müfettişler sorgulasın, savcılık sorgulasın..
Peki, İstanbul’daki trafik kazasında, yapılmayan üst geçidin hesabını sormayalım mı?
“Her şey çok daha güzel olacak” diyerek koltuğa oturan, ama Çam Sakura Şehir Hastanesi’nin karayolunu da, metrosunu da yapmayan Ekrem İmamoğlu’ndan, bir üniversitenin önündeki caddeye yapılması gereken üst geçidin hesabını sormayalım mı?
Sözcü gazetesi, dünkü manşetinde, “Sormayalım” diyor..
“Olmaz olsun böyle siyaset” diyor..
Devam ediyor ahlaksızca yapılan haber:
“Ölünün üzerinden bile oy devşirmeye çalışıyorlar”
Bir yıl önce, bu gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, “Ekrem İmamoğlu’nun bana söylediği sözleri gazeteci arkadaşlarım duysalar, çok utanırlar” demişti..
İki hafta sonra, Ekrem İmamoğlu, Sözcü gazetesini ziyaret etti..
Ve gazetecilerin utanacağı sözleri sarfeden Ekrem İmamoğlu ile Sözcü gazetesi anlaştı..
Şimdi, kusuru var ise, hakkediyorsa, aleyhine haber yapmayı boşverin..
Kusurlu da olsa, suçlu da olsa, avukatlığını üstlenmişler, ölümlü olaylarda bile, “Ekrem’e dokunmayın” haberleri yapıyorlar..
Kazanın yaşandığı caddenin İBB’nin sorumluluğu altındaki bir caddenin belirtilmesinin, “ölüm üzerinden oy devşirme” olduğunu iddia ediyorlar..
Ne yapılması gerekiyor?
İstanbulllular kar mahrumiyeti sebebi ile, 30 metrelik yolu, 2 saatte gidemediği bir vakit diliminde, iki tane kar küreme makinesini, İngiliz elçisi ile yiyeceği yemek için, Boğaz’a nazır lokantanın önünde görevlendiren Ekrem İmamoğlu’nun, verilen dilekçelere rağmen yaptırmadığı üst geçit sebebi ile kusurunu görmezden mi gelelim..
Suçun üstünü mü örtelim..
Erzincan’da sorumlu şirketin yöneticileri gözaltına alınıyor.
Sözcü ve avanesi, “Yetmez.. denetlemeyen bakanlıklar da sorumlu” diyor..
İstanbul’da, İBB’nin yapmadığı üst geçit sebebi ile hafız kızımız can veriyor..
Evet, denetlemediği, gerekli uyarıları yapmadığı sebebi ile değil.
Direkt İBB’nin yapması gereken bir üst geçit, yapılmadığı için yaşanan trafik kazasında bir kızımız vefat ediyor..
“Bu kazanın sorumluluğunu niye İBB’ye yüklüyorsunuz ki” diyorlar..
Hani utanmasalar, AK Parti döneminde, o üniversite henüz o yerleşkede öğrenci kabulüne başlamamıştı ama..
“Üst geçidi önceki belediye başkanı yapmamış. Sorumlusu odur” bile diyecekler..
Dürüst olun beyler..
Erzincan’da neyi savunuyorsanız, İstanbul’da da aynısını savunun..
Maden kazalarında siyasi iktidarı suçlarken..
Denetim görevini yerine getirmediğini belirterek, “niçin ilgili şirketi uyarmadınız” derken..
Ki; bu eleştiriyi, siyasi iktidar da reddetmemeli, gerçekten yapılması gereken bir uyarı vardı ise, bu yapılmamış ise, maden şirketi ile birlikte, bakanlıktaki görevliler de, kusurları sebebi ile gerekli müeyyideye çarptırılmalılar..
Ama, denetim üzerinden bakanlığı suçlayanlar, yapılmayan üst geçidin sorumluluğunu İBB’den kaçırmak isterlerse..
Üniversite öğrencisi Zeynep bir örnek..
İETT kazalarında vefat eden insanlarımızın sorumluluğunu İBB’den kaçırmak isterlerse..
Burda dürüstlük yoktur..
Burda tutarlılık yoktur..
Eski yıllarda nadiren yaşadığımız ölümcül İETT kazaları, artık hemen her gün tekrarlanır oldu..
Hemen her gün, ya tramvay kazası, ya belediye otobüsü, ya metrobüs ile, ölümcül kazalar yaşanıyor.
Ama bakıyoruz İBB yönetimine..
Burunlarından kıl aldırmıyorlar..
“Nerede yanlış yapıyoruz” sorgulamasını yapmadıkları gibi, eleştirilerden ders de çıkartmıyorlar..
“Bizden önceki dönemde de 16 milyon insan İstanbul’da yaşıyordu. Bugün de aynı nüfus yaşıyor. Niçin kazalar arttı. Niçin bu kazalardaki ölümler arttı.. Bizden önce ne yapılıyordu da, biz şimdi onu ihmal ettik”özeleştirisine başvurmuyorlar..
Siyasi iktidar olsun. Belediyeler olsun..
Elden gelebilecek tüm tedbirler alınır..
Sonrasında yine bir kaza yaşanırsa..
“Takdir” deriz..
Ama, gerekli tedbirler alınmıyorsa..
Hele hele alınmaması savunuluyor ise..
Medya organları, tedbirlerin alınmamasını, “Siyaset yapmayalım” gibi bahanelerle geçiştirmeye kalkıyorsa..
Burda ahlaki bir zafiyet yaşanıyor demektir..
Umarım, İbn Haldun Üniversitesi’nin önündeki sorun, kısa sürede giderilir..
Anadolu Gençlik Derneği Başkan yardımcısı Yusuf Cilan’ın kızı, Hukuk Fakültesi’nden arkadaşım Av. Ömer Bozoğlu’nun yeğeni, hafız Zeynep Cilan için, Allah’tan rahmet diliyorum..
Ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyorum..
Allah, hafız kızımızı anne-babasına şefaatçi kılsın..
Allah tüm aileye sabır versin..