Büyük kuşatma. Ege, Kıbrıs ve Suriye

Türkiye Cumhuriyeti, bilinçli, amaçlı ve müttefiklerimiz tarafından gerçekleştirilen büyük bir kuşatma altındadır.

LOZAN ANTLAŞMASI VE EGE ADALARI

Lozan Antlaşması, Türkiye ile Yunanistan arasında yeni bir savaşı önlemek, Ege Denizi’nde denge kurmak amacıyla yapılmıştır. Oniki Adalar’ın, Lozan Antlaşması ile İtalya’ya bırakılmış olanları da 1947 Paris Barış Antlaşması’yla, askerden arındırılmış olmak koşuluyla Yunanistan’a verilmiştir. Türkiye bu antlaşmaya taraf değildir. Lozan, bu adalar dışında kalan adaların akıbetinin ilgililer tarafından belirleneceğini hükme bağlamıştır. Yüz yıl öncesine kadar Osmanlı Devleti’ne ait olan Ege adalarının akıbetinin tayininde, ilgili devletlerin başında Türkiye gelir. Bu yönde Uluslararası Adalet Divanı kararları da vardır. Ancak Yunanistan yıllardır, aidiyeti antlaşmalarla belirlenmemiş adalara, adacıklara el koymaya çalışmaktadır. Bunu 1996’da Kardak Adası ile denediğinde Türkiye’nin zamanında ve yerinde müdahalesi nedeniyle başaramamıştır.

Lozan dengesinin en önemli unsuru, Trakya’da, Türkiye-Yunanistan sınırının iki tarafında otuzar kilometrenin ve ismen Yunanistan’a bırakılan Ege adalarının askerden arındırılmasıdır. Bu adalar üzerindeki Yunan egemenliği sınırlı ve koşulludur. Bu Türkiye’nin önemli bir kozudur.

YUNANİSTAN’IN 12 MİL ISRARI

Yunanistan yıllardır, Lozan ve Paris Antlaşmalarını ihlal etmektedir. İlk adım olarak karasularını 6 mile çıkarmış, Türkiye buna aynı şekilde karşılık vermiştir. Lozan Antlaşması, o tarihte karasularının 3 mil olması nedeniyle, Türkiye’ye 3 milden daha yakın adaların Türkiye’ye ait olduğu hükmünü içermektedir. Karasularının 6 mile çıkarılması, Lozan’ın bu hükmünü tartışmalı hale getirmiştir. Bu konu Türkiye ile Yunanistan arasında çözülmesi gereken bir husustur. Ancak Türkiye, aidiyeti belli olmayan Ege adalarının akıbetinin, Yunanistan-Türkiye ve varsa diğer ilgililer arasında, görüşmelerle belirlenmesi gerektiği gibi bu konuyu da gündeme getirmemektedir.

Yunanistan, uzun bir süredir, Türkiye’nin taraf olmadığı Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayanarak karasularını 12 mile çıkarmak için zemin yoklamaktadır. Ancak sözleşmede, devletlerin Ege gibi yarı kapalı denizlerde haklarını kullanırken işbirliği yapmaları hükme bağlanmıştır. 12 mil, her yerde, tek taraflı olarak kullanılabilecek bir hak değildir.

LOZAN’IN MÜTTEFİKLER TARAFINDAN İHLALİ

Yunanistan yine yıllardır, askerden arındırılmış adalarda askeri tesisler kurmakta, hızla silahlanmakta, adalara asker ve silah yerleştirmektedir. Yunanistan’ın bu girişimleri, ABD, Fransa, İngiltere gibi Türkiye’nin NATO müttefikleri ve İsrail tarafından desteklenmektedir.

Dedeağaç, Yunanistan’ın Lozan Antlaşması’yla askerden arındırılmış bölgesindedir ama orada şimdi ABD ile ortak bir askeri üs vardır. Ayrıca ABD, Dedeağaç’tan, askerden arındırılmış Ege adalarına silah- asker göndermekte, Yunanistan’la bu adalarda ortak askeri faaliyetler yürütmektedir. Girit Adası’ndaki Suda Deniz Üssü’nü de güçlendirmiştir.

Türkiye Ege Denizi’nde, Yunanistan’ı kullanan müttefiklerinin kuşatması altındadır.

KIBRIS ADASI

ABD’nin Türkiye’nin kuşatılması harekâtına katkısı Ege ile sınırlı değildir.

ABD, GKRY’ye uyguladığı silah ambargosunu önce yumuşatmış, bir süre önce de kaldırmıştır. Sonra, Yunanistan’ın Rusya’dan aldığı S300 füzelerinin GKRY’ye verileceği, ABD’nin, GKRY’ye askeri üs kuracağı veya bir İngiliz üssünü devralacağı/ kullanacağı konuşulmaktadır.

ABD-Yunanistan-GKRY- İsrail ve Katar, Doğu Akdeniz’de hava tatbikatı yapıyor. Doğu Akdeniz doğal kaynaklarının, GKRY ile birlikte işletilmesi ve nakledilmesi planlanıyor. Yunanistan ve GKRY, Türkiye’ye ait deniz yetki alanlarını da kapsayan yetki alanları (Münhasır Ekonomik Bölge) ilan ediyorlar. Türkiye çok ender ve çekingen biçimde de olsa karşı tutum aldığında karşısında ABD ve AB’yi buluyor.

SON HALKA, SURİYE

AKP iktidarının vahim dış politika yanlışı nedeniyle destek olduğu, Esad’ın devrilmesi ve Suriye’ye, Kürt ayrılıkçı hareketlerine arka çıkan ABD ve İsrail’in el koymasıyla Türkiye, güneyden de kuşatılmaktadır.

Bu bilinçli ve planlı, büyük kuşatma karşısında Erdoğan-AKP iktidarının dikkat çeken sessizliği ve hareketsizliği ya bir bildiklerinin olduğuna veya devletin olmasa da iktidarın çaresizliğine işaret etmektedir.