Netanyahu, Erdoğan’ı şikâyet etti, Trump da “Çözerim” dedi. Ama nasıl?

Netanyahu, Trump ile görüşmesinde Türkiye’den endişesini dile getirince ABD Başkanı “Erdoğan’la çözeriz” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 7 Nisan’da Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği basın toplantısı sadece dünya ekonomilerini sarsan gümrük vergisi krizi nedeniyle değil İran’a muhtemel bir ABD-İsrail operasyonu ve sürmekte olan Gazze faciası nedeniyle de bekleniyordu. Sürpriz Türkiye oldu.

Önce basın toplantısının yapılmayacağı söylendi, sonra fikir değişti. Bu da dünyanın dört bir yanında yüz milyonlarca kişinin daha izlemek için ekranlarının başına geçmesini sağladı.

Öncelikle Trump dünyayı sarsan ek gümrük vergileri konusunda geri adım atmayacağını, eğer Çin misilleme olarak ABD’ye koyduğu yüzde tarifeyi 8 Nisan’da geri çekmezse yüzde 50 daha arttıracağını söyleyerek gösterdi. ABD’nin İran ile doğrudan görüşmek yerine hemen saldırmasını isteyen Netanyahu’ya ise 12 Nisan’da İran’la nükleer silah konusunda üst düzey bir görüşme yapacakları yanıtını verdi. Trump, Gazze’ye bakınca kendi desteğiyle de öldürülen on binlerce Filistinliyi değil “deniz manzaralı bir gayrimenkul” projesi gördüğünü tekrarladı; İsrail’in arkasındaydı.

Gelelim Türkiye bahsine…

Erdoğan’ı Trump’a şikâyet

Belli ki içeride ayrıntılı konuşmuşlardı. Türkiye bölgenin önemli gücüydü, İsrail ise Suriye’nin “Türkiye dahil kimse tarafından kullanılmasını” istemiyordu.

Kast ettiği, Türkiye’nin Esad sonrası Suriye’de artan etkisinin Suriye’de askeri üsler kurmaya dek varma ihtimaliydi. Bu amaçla geçenlerde, Türkiye yerleşebilir diyerek Hama yakınlarındaki T4 hava üssünü bombalamışlardı. Türkiye ise İsrail’in Suriye’ye sürekli saldırılarının durdurulmasını istiyordu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NATO toplantıları sırasında Reuters’a “İsrail ile Suriye’de karşı karşıya gelmek istemiyoruz” demişti.

Şimdi de Beyaz Saray’da Netanyahu “Bu çatışmadan kaçınmak istiyoruz” diyordu. ABD’nin Türkiye’yle iyi ilişkileri vardı. Türkiye ile İsrail arasında ABD Başkanı orta yolu bulmak için uygun bir “muhatap” olabilirdi.

Bu ilk değildi. Netanyahu, bir başka ABD başkanının, Barack Obama’nın devreye girmesiyle 2013 yılında -dönemin başbakanı- Erdoğan’dan özür dilemiş, Gazze’ye yardım götürürken İsrail komandolarının basıp 10 Türk vatandaşının öldürüldüğü 2010 Mavi Marmara faciası öyle kapanma yoluna girmişti.

Şimdi, sanki Türkiye İsrail’le ilişkilerini Gazze faciası nedeniyle kesmemiş gibi Trump’tan Suriye’de Türkiye etkisine karşı yardım ve arabuluculuk talep ediyor, araya girmesini istiyordu.

“Erdoğan’ı severim, o da beni sever”

Trump, Netanyahu’dan aldığı pasa asıl vuruşunu, basın toplantısının sonunda İsrail’in Haaretz gazetesinin muhabiri İsrail’in Türkiye’den Suriye endişesini sorunca yaptı:

• “Erdoğan diye bir adam var, bilmiyorum duydunuz mu?” (İsrailli gazeteciyi iğneliyordu) Çok iyi ilişkilerimiz var. Ben onu severim, o da beni sever. Erdoğan’ı sevdiğimi söylediğim için basın çok sinirleniyor. Çok sert bir adam ve çok akıllı.

• “Hiçbir zaman bir sorun yaşamadık, çok şey yaşadık. Hatırlarsınız rahibimizi (Andrew Brunson) Türkiye’den geri aldık. O zaman büyük bir olaydı.

• “Ona (Erdoğan) 2000 yıldır kimsenin yapmayı başaramadığını, Suriye’yi aldığını söyledim. Tabii değişik isimler kullanarak (vekiller aracılığıyla) aldınız, ama aynı şey. “Hayır, hayır, ben değilim dedi”. Ben de ‘Hayır sendin, ama (kabul etmek istemiyorsan) sorun değil’ dedim. Sonra da ‘Evet, belki de benimdir’ dedi. Kimsenin yapamadığı bir şeyi yaptı, hakkını vermelisiniz.

• “Başbakana dedim ki (Netanyahu’ya dönerek) ‘Bibi eğer Türkiye ile bir sorununuz varsa, sanırım bunu çözebilirim. Biliyorsunuz, Türkiye ve lideriyle çok iyi bir ilişkim var. Bunu çözebileceğimizi düşünüyorum, bunun bir sorun olacağını sanmıyorum. Ama siz de makul olmalısınız. (Gazetecilere dönerek) Hepimiz makul olmalıyız.”

Trump’ın Erdoğan övgüsü

Şimdi satır aralarına girebiliriz:

1- Trump, Erdoğan’a toz kondurmuyor. Şimdiye dek hiçbir ABD Başkanı, Atatürk’ü bir yana koyuyoruz, hiçbir Türk Cumhurbaşkanı ya da Başbakanı hakkında bu kadar övgü dolu konuşmamıştır; Özal ve Demirel dahil.

2- Bunun yanı sıra, sanki ilk Başkanlık döneminde Türkiye’yi Rusya’dan S-400 füzeleri aldığı için F-35 programından çıkartıp NATO güney kanat savunmasını zayıflatan, Erdoğan’a Suriye’deki PKK uzantısı SDG ile uzlaşmaya “aptal olma” küstahlığıyla zorlayan, Rahip Edward Brunson’u almak için “ekonominizi mahvederim” diyen ve zarar da veren kendisi değilmiş gibi “Hiç sorun yaşamadık” diyebilmektedir.

3- Trump çıkarları için söylem değiştirebilen ve keskin zekasını da bu manevralar için hızla kullanan bir siyasetçi. Trump’ın ABD çıkarları için Türkiye’den siyasi, askeri, ekonomik beklentileri var. Yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barack, Rusya ve İran’a karşı durmaktan Afrika’da Çin’le rekabete dek listeyi Senato’da anlattı; bu bağlantıdan okuyabilirsiniz. Bugün Erdoğan ve Türkiye’yi öven Trump, istediklerini alamayınca eski tutumuna bir anda dönebilir.

Brunson’dan Muaviye’ye

4- Trump’ın Brunson olayını hatırlatması bunun işareti sayılmalı; Erdoğan’ı överken aba altından sopa göstermeyi bırakmıyor. Bir başka hatırlatma da Barrack’ın Senato oturumunun sonunda Türkiye’deki misyonunu nasıl yürüteceğine dair Halife Muaviye’den yaptığı alıntıdır. Önce sözle, olmuyorsa parayla, olmuyorsa kamçıyla ve yine olmuyorsa kılıçla… Akılda tutmakta yarar var.

5- Öte yandan ABD’nin Ortadoğu’daki önceliği İsrail’in güvenliği. Trump’ın Ortadoğu Temsilcisi Steve Witkoff, bu amaçla HAMAS’ın silahsızlandırılması durumunda Filistin siyasetinde yer alabileceğini söyledi Türkiye’nin önceliği ise PKK’nın silahsızlandırılması. Dışişleri Bakanı Fidan 7 Nisan’da Irak’ın UTV televizyonuna PKK’nin silah bırakması halinde “terör unsurunun kendisini başka bir yapıya dönüştürmüş” olacağına kapı açtı. Suriye’de PKK’nın, Filistin’de HAMAS’ın birlikte silahsızlandırılması Türkiye-ABD ilişkilerinin gündemindedir.

6- Trump’ın bu jeopolitik gerilim içinde Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve muhaliflere baskılar konusuna aldırmaması kendi siyasetine uygundur. ABD için önemli olan Suriye başta olmak üzere bölgede Rusya ve İran’ı dengelemektir.

Trump’ın Netanyahu ile görüşmesinden birkaç saat önce İran’ın Türkiye dahil 6 ülkeye (diğerleri Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Bahreyn) toprak ve imkanlarını İran’a saldırılarda kullandırmamalarını istedi. Cumartesi günü de ABD-İran görüşmesi var.

Türkiye-ABD ilişkilerinin gelişmesi Türkiye ve Türk halkının çıkarlarına hizmet ettiği müddetçe elbette iyidir ve bu her ülke ile ilişkiler için geçerlidir.