Beterin beteri varmış!

Bir ülke, izlediği dış politikayla nasıl batağa saplanır?

ORTADOĞU BARIŞ SÜRECİ

Yaklaşık 25 yıl önce Türkiye, Ortadoğu Barış Süreci (ODBS), çoklu görüşmelerinde önemli rol oynamıştı. Sürecin, Silahların Kontrolü ve Bölgesel Güvenlik (ACRS) Grubu’nun en etkili üyesiydi.

Görüşmeler sıkıntıya girdiğinde ABD Türkiye’den destek ister, Türkiye ABD’ye koşullar ileri sürüp, kabul ettirerek, ODBS’de, İkinci Kanal-Second Track olarak bilinen Antalya toplantılarıyla süreci rayına oturturdu.

Bugün Ortadoğu’da durum Türkiye açısından çok daha tehlikelidir ama Türkiye, Suriye toplantılarına bile davet edilmiyor.

ORTAK TATBİKATLAR

Yine o yıllarda Türkiye, ABD, İsrail ve Ürdün’le birlikte, Doğu Akdeniz’de, tatbikat (Güvenilir Denizkızı) yapıyor, Ürdün Deniz Kuvvetleri Komutanı tatbikata, Türk amiral gemisinde katılıyordu.

Bugün, neredeyse tüm varlıklarımızı sattığımız, Ortadoğu’daki tek dostumuz (!) Katar, önemi artan Doğu Akdeniz’de, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs (GKRY) ile ortak tatbikat yapıyor.

“Bizden sorulur” dediğimiz Orta Asya Türk devletleri, GKRY’de büyükelçilik açıyor.

TÜRKİYE’NİN ORTADOĞU’DAKİ AĞIRLIĞI

25 yıl önce, Kanada, İsrail ile İran’ı, nükleer konuları görüşmek üzere bir araya gelmeye ikna ediyor, iki ülke de toplantıya, ismini de verdikleri Türk büyükelçinin de katılması koşulu ile katılacaklarını söylüyorlardı.

Türkiye’nin başlattığı, Türkiye-Ürdün-İsrail Stratejik İşbirliği ilerliyordu. İsrail, ODBS konusunda NATO ile temasa geçmek için Türkiye’ye başvuruyor ve Türkiye’nin yol göstermesiyle, Akdeniz Diyaloğu’na katılabiliyordu.

İsrail yetkilileri, “Netanyahu, Mubarek’i dikkate almaz ama Mesut Yılmaz’ı dinler ve ciddiye alır” diyorlardı.

Bugün İsrail Dışişleri Bakanı Saar ve Savunma Bakanı Katz ve hükümetin sesi yazarlar, Türkiye’yi savaşla tehdit ediyorlar.

PKK İLE MÜCADELE

Türkiye o yıllarda, Irak’ın kuzeyinde PKK ile etkili bir mücadele yürütüyor, 1999’da Türkiye’de terörü bitiriyordu.

Aynı yıllarda, sınıra üç beş asker yollayarak Suriye’nin, “bebek katili” Öcalan’ı ülkeden çıkarmasını; ABD’nin de onu Türkiye’ye teslim etmesini sağlayabiliyordu. PKK ile mücadele için Suriye ile Adana Mutabakatı’nı imzalıyordu.

Türkiye bugün, Bahçeli’nin yakıştırmasıyla, “kurucu önder!” Öcalan’la, anayasayı değiştirecek, Kürt ayrılıkçı hareketine Türkiye ve Suriye’de meşruiyet kazandıracak görüşmeler yürütüyor. ABD ve İsrail, SDG’ye kol kanat geriyor, Türkiye’yi, SDG’den uzak durması için tehdit etmekte sakınca görmüyorlar.

TÜRKİYE SURİYE’DE NASIL OYUNA GELDİ?

Aşağıdaki satırlar, “Şaşkınlık ve Çaresizlik” (Cumhuriyet, Olaylar ve Görüşler, 5 Ocak 2013) yazımdan alınmıştır:

“Danimarka başbakanı iken PKK’yi destekliyordu diyerek karşı çıkıp ABD araya girince NATO genel sekreteri olmasına onay verdiğimiz Rasmussen, Esad’ın SCUD füzeleri (için) Türkiye’yi uyarıyor! Sanki Türkiye’yi bir füze savaşının içine itmek için çalışıyor.

Türkiye PKK terörüne karşı yıllarca uğraşıp yakın işbirliği içine girdiği Suriye ile bir yıl gibi kısa bir sürede savaş haline gelmiş, İran’la da gelmek üzeredir.

Irak Başbakanı Maliki Türkiye’yi uyarıyor: Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ne bağımsız devlet muamelesi yaparsanız, Türkiye’yi böldürürsünüz.

Başbakan Erdoğan’ın Irak’ın kuzeyindeki Kürt oluşumuna, Irak merkezi hükümetine karşı askeri güvence verdiği anlatılıyor.

ABD-Rusya, Esad 2014’e kadar kalsın, bu arada Suriye’nin bu kargaşadan çıkmasını sağlayalım diye Cenevre Mutabakatı’na sarılıyorlar, ‘olmaz’ diyen, Türkiye!

Suriye’deki gelişmelerden güç alan Kürt ayrılıkçı hareketi nedeniyle Türkiye’nin bölünme tehdidi ile karşı karşıya olduğu açıkça tartışılırken Davutoğlu, ‘Kürtler Suriye’de de etkili rol oynasın. PKK’yi desteklememek koşuluyla böyle bir gelişme bizi rahatsız etmez!’ diyor.

Böyle bir oluşum PKK’yi nasıl desteklemez? ‘Siz hangi ülkenin başbakanı, dışişleri bakanı olduğunuzun farkında mı değilsiniz’ sorusunu mutlaka sormalıyız. Sormazsak, Türkiye, (Danimarka) eski başbakanının bile ocağına düşer.

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin hiçbir döneminde böylesine şaşkın ve çaresiz olmamıştı!”

BETERİN BETERİ VARMIŞ

Dışişleri Bakanı Fidan, Brüksel-NATO Konseyi toplantısı sonrasında basına, “Suriye’de İsrail’le çatışmak istemiyoruz!” demiş. Umarım, Suriye’de İsrail’le çatışma durumuna nasıl geldiğimizi anlattığım bu yazımı okur. Türkiye’nin bugün düştüğü durum, “Beterin beteri varmış!” dedirtiyor. Böyle başarı (!) her iktidara nasip olmaz.