Özel’in Maltepe mitingi ve Erdoğan’ın zor kararı: CHP’ye kayyım

Özel Maltepe mitingi sonrasında İmamoğlu protestolarını yurt sathına yaymaya çalışırken Erdoğan Bayram süresince İBB ve CHP’ye kayyım atama konusunda karar verecek. (Foto ANKA)

Ankara “Yeni Bizans” taktiklerinde İstanbul’u solladı geçti. İmamoğlu Krizi olmasaydı, hafta içinden yalnızca 2 gün yiyecek Ramazan Bayramı iki hafta sonu köprülenip 9 güne çıkarılmayacaktı. Yan ürün olarak 29 Mart’ta CHP lideri Özgür Özel’in 29 Mart’ta İstanbul, Maltepe’de ilan ettiği mitinge katılımın düşük olması da hedeflenmiş olabilir. Soru, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bayram tatilini CHP ve İBB’ye kayyım atamaktan vaz geçerek siyasi gerilimi düşürmek için mi, yoksa boşluktan yararlanarak kayyım atama fikrini hayata geçirmek için mi kullanacağı.

Gazeteci Deniz Zeyrek, Nefes gazetesinde, AK Partili kaynaklarına dayanarak, toplumsal tepkiler ve AK Parti’nin “iki kayyım planından” vaz geçtiğini yazdı. Ana gerekçeler belli: halkın ve ekonominin tahmin edilenin ötesinde tepki vermesi

Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüşen yabancı yatırımcıların dört kriteri vardı: CHP olağanüstü kurultayının iptali ile CHP ile İstanbul ve Ankara belediyelerine kayyım atanması ile olağanüstü CHP kurultayının iptal edilip edilmeyeceği.

Özel “sokak” demeseydi

Yatırımcıların 25 Mart’taki toplantısından bir gün sonra Ankara mahkemesi 6 Nisan Olağanüstü Kurultayının iptal başvurusunu reddeden “ara kararını” açıkladı. Bu karar CHP’ye kayyım atanmasına hala engel değil ama frene basıldığının -şimdilik- göstergesi olarak algılandı.

Ama işin ekonomi dışında iç ve dış boyutları da bulunuyor.

Şu rahatlıkla görülüyor ki, Özel, Saraçhane’ye karargâh kurmasaydı, CHP muhalif kitleleri sokağa çağırmasaydı bugün İBB’nin başına da CHP’nin başına da çoktan kayyım atanmış olabilirdi. Ne 15 milyon muhalif oyun kullanıldığı sandıklar kurulabilir, ne de Özel’in iktidarın oyun planını bozmak için ilan ettiği 6 Nisan Olağanüstü Kurultayın adı kalırdı ortada.

CHP’nin sokak seçeneğini kullanmaya başlamasının bir diğer sonucu da Erdoğan’ın “jeopolitik kartı” oynamasıyla ABD ve Avrupa’nın gösterdiği “Biz işimize bakarız” tavrı kırıldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya görüşmesinde İmamoğlu krizine girilip girilmediği tartışması bile Türkiye’de muhaliflerin sokağa dökülmesiyle bağlantılıydı.

Kayyım: Erdoğan’ın zor kararı

Erdoğan’ın önünde üç seçenek var.

Birincisi, MHP ve AK Parti içindeki şahinlerin de görmek istediği şekilde, geri adım attığı algısını önlemek için vites yükseltmek, kayyım atamak, ABD’nin ve DEM Partinin desteğinin arkasında olduğu algısını üreterek CHP’yi yıpratmaya çalışmak.

İkincisi, kayyım politikasını -şimdilik- rafa kaldırmak, uluslararası yatırımcıları rahatlatıp ekonomideki hasarı hafifletmek. Bu durumda da geri adım attığı algısına yol açmamak için, örneğin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakıp örgütü dağıtma çağrısına Kandil’den yanıt gelmemesini CHP’nin İmamoğlu protestolarına bağlamak gibi kamuoyu çalışmaları şaşırtıcı olmaz.

Üçüncüsü, CHP ve muhalif kitlelerin er geç yorulup, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala gibi Ekrem İmamoğlu’nun da hapiste unutulacağı varsayımıyla işi akışına bırakma yolunu seçebilir. Bu seçeneğin sakıncası, zamana karşı yarışın Erdoğan’ın aleyhine olma ihtimalidir; anketler Erdoğan ve AK Parti lehine değil.