İmamoğlu’nun şansı

CHP’nin “aday adayı” olarak Cumhurbaşkanı adaylığını ilan eden Ekrem İmamoğlu’nun en büyük şansı, “Erdoğan/ AKP-MHP-HÜDA PAR İktidarı”dır.

Çünkü 22 yıllık yönetimden sonra, bu İktidar’ın topluma verecek herhangi bir umudu kalmamıştır:

Üstelik, son zamanlarda, ülkenin yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar gibi klasik sorunlarını ve bunlara ilave olarak kendisinin yarattığı rejim, geçim ve adalet sorunlarını çözmek yerine, bunları daha da derinleştiren bir davranış içindedir.

Dolayısıyla, toplumdaki yeni umut, “Bu İktidar’dan kurtulmak” biçiminde ortaya çıkmıştır:

Seçmendeki “Bu İktidardan kurtulmak umudu”, İmamoğlu’nun en büyük şansıdır:

Bu umut, İmamoğlu’nun kişiliğinden, eksiklerinden, hatalarından bağımsızdır...

Onun, İktidar’ı değiştirebilecek en gerçekçi seçenek olmasından kaynaklanmaktadır!

Unutmayalım, CHP’de, Kılıçdaroğlu’nun hem parti içindeki hem de genel strateji ve taktiklerindeki bütün eksik ve yanlışlarına rağmen 2023 seçimlerinde, farklı siyasetler ve geniş kitlelerce desteklenmesinin nedeni de aynı umuttu.

Nitekim, seçmenlerde oluşan bu umudu karşılayamadığı için liderlikten düşürülmüştür.

***

İktidar, seçmene sunacağı yeni bir umudu kalmayınca, muhalefeti zayıflatmaya, bastırmaya ve rakibi görünen Ekrem İmamoğlu’nun önünü kesmeye çalışmaktadır.

Bu amaçla, sadece pervasızca kullandığı siyasal propaganda yöntemlerini değil, zaten etkisi altına almış olduğu yargı mekanizmasını da devreye sokmuştur.

DEM Partili ve CHP’li belediyeler, gözaltılar ve kayyım atamalarıyla bunaltılmış, bununla da yetinilmeyip CHP Kurultay’ı ve Genel Merkezi hakkında da iddialar oluşturulmuştur.

Aynı sırada medya üzerinde zaten bunaltıcı olan mevcut baskılar da iyice yoğunlaştırılmıştır.

***

Elbette bütün bu baskı yoğunlaşması bağlamında temel hedef Ekrem İmamoğlu’dur:

Kamuoyunda, “Ahmak Davası”, “Diploma Davası” adlarıyla bilinen davalar gibi birtakım davalarla, önü kesilmeye çalışılmaktadır.

İlginç olan son olay, bir “Gastronomi uzmanı”, değerli bir Toplumbilimci ve ünlü bir televizyon programcısı olan Vedat Milor’a, Kent Lokantaları’nda gerçekleştirdiği program dolayısıyla Ticaret Bakanlığı tarafından başlatılan soruşturmadır.

Bu tür suçlamalar ve engellemeler, Ekrem İmamoğlu’nun siyasal imajını sürekli yükseltmekte, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma şansını iyice artırmaktadır.

Nitekim İzmir’de Cumhurbaşkanlığı adaylığı için çalışmalarını başlattığı 8 Mart konuşmasında şöyle diyordu:

“Açıkça, mertçe söyleyin ya, ne istiyorsunuz?

Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girelim istiyorsunuz, öyle değil mi?”

9 Mart’ta Adana’da da şöyle diyordu:

“Tarihin en önemli kavşaklarında her zaman CHP imzası vardır.

Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı güçle yine muazzam bir görev üstleniyor.

Ekonomi uçurumdan aşağı sürükleniyor.

Hukuk, yargı sistemi paramparça.

Bu gidişata hep birlikte dur demek zorundayız.

Bu ülkeyi kurucu değerlere döndürme kararlılığının önünde kimse durabilir mi?

Milletini zalimin zulmünden koruma kararlılığında olan CHP’nin önünde kimse durabilir mi?

Milletin zalimliğe teslim olmadığını göstereceğiz.

Bu bozuk düzeni yıkıp geçeceğiz.”

***

Topluma zaten büyük bedeller ödetmiş olan bu iktidar, dilerim, giderken de bu yaptıklarını aşırı zalim sınırlara taşımaz!