Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Türkiye’nin uzak gündemi
24 Şubat 2022.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali iki gün önce başlamış.
Rus tank konvoyu, stratejik konumdaki Heniçesk kasabasına doğru ilerliyor.
İşgalin yavaşlatılıp diğer birliklerin savunmaya yetişebilmesi için Heniçesk Köprüsü’nün mayınlanması gerekiyor.
25 yaşındaki mühendis Vitaliy Skakun gönüllü oluyor.
Ne var ki, mayınları yerleştirdikten sonra köprüden ayrılmasına zaman kalmıyor.
Arkadaşlarını arayıp veda ediyor. Telefonu kapattıktan sonra kendisiyle birlikte köprüyü havaya uçuruyor.
Skakun’un fedakarlığı sayesinde Rus tank konvoyu durduruluyor ve Ukrayna’nın savunulması için kritik zaman kazanılıyor.
Türkiye o denli kendi iç sorunlarıyla boğuşuyor ki, ya etrafında olup bitenleri doğru dürüst takip edemiyor veya ettiğinde de—Ukrayna örneğinde gördüğümüz üzere—televizyon ekranlarında boy gösteren oklavalı görevlilerin saptırmalarına maruz kalarak konuyu tamamen yanlış anlıyor.
Televizyon ve basında çarpıtılan gerçekler
Mesela Trump, Ukrayna’yla ilgili Putin’le koordineli olduğu çok belli olan çıkışlarını yaptığında, ekranlarda bu savaşın baş mağduru olan, topraklarının yüzde 20’si işgal edilmiş, yüz binlerini toprağa vermiş, çoğunlukla kadın ve çocuk olmak üzere milyonları ülkeden göç etmek zorunda kalmış Ukrayna’nın “Amerika’nın kuklası” olduğundan dem vuran “anelistler” ABD Başkanı Trump’ın açıklamalarını büyük bir memnuniyetle ayrıntılarken içine düştükleri şizofrenik çelişkinin de farkında olmayan bir umursamazlık içindeler.
İçlerindeki nefretin temelinde tabii ki sadece Ukrayna meselesi yok. Bunların çoğu bir kaç yıl öncesine kadar Ukrayna’nın haritadaki yerini bilmeyen bir zevat. İşin arkasında ABD’nin PYD/YPG dahil olmak üzere Suriye Kürtlerine verdiği destek var. Biraz deşeleyince bundan da gayrı daha başka bir mevzu görülüyor. O da bu zevatın otoriter bir lider ve otoriter bir devlete olan inançları. Demokrasiye inanmadıkları gibi—kendi kontrollerinde olan–devletin (yani kendilerinin) toplumsal hayatın her alanını belirleyeceği bir düzenin özlemi içerisindeler. Bu yüzden Batı’dan nefret ediyorlar. Çünkü Batı, bütün günahlarına rağmen hala demokrasinin, ifade hürriyetinin, azınlık ve insan haklarının simgesi halinde. İyi-kötü bu değerlerin yaşatılmaya çalışıldığı yerler. Eğer bu değerler “emperyalist” Batı’dan geliyorsa bu değerleri istemezüke getiriyorlar. Çünkü içerideki saadet düzeninin devamına ihtiyaç var.
Ukrayna’nın direnişinin otoriter rejim taraftarlarında yarattığı rahatsızlık
Ukrayna’nın bağımsız bir ülke olması, uluslararası hukuka göre toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşı bir saldırı altında olduğu; Putin’in işgalden birkaç gün önce dahi kameraların karşısına geçip asla Ukrayna’ya saldırmayı düşünmediklerini söyledikten sonra 165 bin kişilik bir orduyla işgali başlattığını pek ala biliyorlar. Fakat bunlar “uygunsuz gerçekler.”
Haydi Ukrayna’yı geçtik, bunlar ülkemizin çıkarlarının da nerede olduğunu bilmeyen basiretsizler. Ukrayna’nın işgal edilip Rus hegemonyası altına girmesi Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla hiçbir şekilde uyuşmamaktadır. Karadeniz bölgesinde olası Rus hakimiyeti bizim çıkarlarımızla aykırıdır. Ayrıca, Rusların Ukrayna’yı elde etmeleri halinde orada duracaklarını zannetmek büyük bir saflık içermiyorsa tam bir ihanet barındırıyor. Putin ve şürekası, Sovyetler Birliği’ni tekrar ihya etmek istediklerini her fırsatta belirtiyorlar. Peki bu durumda Ruslar Kafkasya’da tekrar Türk sınırına dayanacak. Karadeniz’de Ruslarla çatışma ihtimalimiz artacak, Montrö’nün Ruslar lehine değiştirilmesi baskısıyla karşı karşıya kalacağız. Libya’da, Suriye’de ve Afrika’da Türkiye ve Rusya hep rakip ve birbirleriyle nüfuz ve güç mücadelesi halinde.
Bunları bu medya maymunları bilmez mi?
Bilirler ama hesap başka.
Türkiye kamuoyunda Ukrayna-Rusya algısı
Ukrayna’ya neden vatanınızı savunuyorsunuz diyemiyorlar, “emperyalizmin uşaklığını” yaptıklarını geveliyorlar. Ama aynı “emperyalist ülkenin” yeni başkanı ağzını Zelensky aleyhine açtığı zaman bu “emperyalist” ülkenin başkanını alkışlıyorlar.
Tutarlılık ararsanız hak getire.
Mesela 2017’de S400leri aldığımızda bu sistemin alımını “bağımsız Türkiye” sloganıyla ahaliye bir güzel pazarladılar. Teslim etmek lazım, oldukça da başarılı oldular. Bu anlatıma göre Türkiye, ABD’ye bağımlılığını azaltmış, bağımsız olmuştu. Yeni bir bağımlılığın hasıl olması – ki bu durumda Rusya’ya – nedense bir türlü gündeme gelmiyordu. Şimdi bir depoda çürüyen bu füzelerin alımını Türk savunma tarihindeki en önemli adımlardan biri olarak tanımlayan zevat bu günlerde sus pus olmuş durumda.
2019 yılında yüzde 73 çoğunlukla Ukrayna halkı tarafından cumhurbaşkanı seçilen Zelensky’ye bu ülkede yapılan hakaretleri listelemeyi ayıp addediyorum ama, en yaygın olanı kendisinin geçmişte bir komedyen olmasıdır.
Bravo!
Yani bizimkiler söylemeseydi 45 milyon Ukraynalı bu önemli bilgiyi atlamış olacaktı. Bilemediler zağar komedyen olduğunu. 45 milyon insanı uyutmuşlar bu konuda.
Fakat o komedyen dediğiniz adam, 22 Şubat 2022 günü Rus işgali başladığında kendisini helikopterle Kyiv’den çıkartmak isteyen Biden’a, “Benim kaçmak için helikoptere değil, savaşmak için silaha ihtiyacım var,” diyerek mangal yürekli bir lider olduğunu dünya aleme gösterdi.
Sizler ellerinizde oklava, üçüncü sınıf üniversitelerden almış olduğunuz doktora unvanlarıyla savaşın 3 günde sona ereceğini ahaliye muştularken Zelensky karanlık bir odada kurmaylarıyla Kyiv savunmasını koordine ediyordu.
Almış olduğunuz rütbelerden hiç utanmadan Rusların Ukrayna’yı kolaylıkla ezip geçeceğini anlatırken 25 yaşındaki Ukraynalı asker Vitaliy Skakun, 25 Şubat 2022 günü Kyiv’e yaklaşmakta olan Rus tanklarının geçeceği köprüyü havaya uçurmak için bilerek hayatını verdi ve çok kritik bir anda işgali durdurdu.
Kamuoyu Zelensky’den yana
Şimdi de Trump, Zelensky’yle uluslararası medya üzerinden kavgaya tutuştu diye ellerini ovuşturuyorlar. Ama bir yandan ABD diğer yandan Rusya tarafından sıkıştırılmaya çalışılan Zelensky daha birkaç gün önce Ankara’daydı ve yapılacak olan müzakerelerde Türkiye’nin de yer alması gerektiğini ifade etti. Bununla kalmadı müzakerelerin Türkiye’nin arabuluculuğunda yapılmasının doğru olacağını söyledi. Neyse ki, Ankara Ukrayna konusunda medyadaki havadan tamamen bağımsız ülkemizin çıkarlarının nerede olduğunun bilincinde hareket ediyor. Zelensky’de bunu biliyor ve bu yüzden ülkemize müteşekkir.
Konumuzla ilgili iyi haber, bu yazıyı kaleme aldığım günden bir gün önce Metropol Araştırma’dan geldi. Yapılan dost-düşman algısı araştırmasında halkımızın % 41’i Ukrayna’yı dost olarak görürken, % 57’si Rusya’yı düşman olarak gördüğünü ifade etmiş.
Demek ki, malum çevrelerin on yıldır ekranlarda yaptıkları psikolojik harp çalışmalarına rağmen alabildikleri sonuç ancak bu.
Kremlin’de olsaydım bu sonuçlardan hiç memnun olmazdım.
Bunların maaşlarında kesintiye gitmek lazım.