Donald Trump, Elon Musk ve ‘kötülüğün ötesi’ne geçmek

AÇLIKLA mücadele, yıllardır sonu gelmeyen iç savaşlara sahne olan Sudan’ın başkenti Hartum’da en yaşamsal meselelerden biri.

Hartum’da yüzbinlerce insanın en önemli beslenme kaynağı, “çorba mutfakları”olarak adlandırılan, insanlara ücretsiz çorba dağıtılan mekânlar. New York Times’ın haberine göre, bu mutfaklar Hartum’da tam 816 bin insanı doyuruyor.

“Doyurmaktaydı...” diye bitirmek bu cümleyi daha doğru olacaktır. Çünkü bu mekânların işlevi artık büyük ölçüde geçmiş zamana ait bir faaliyeti anlatmaktadır.

Donald Trump’ın geçen 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturmasından hemen sonra Hartum’daki bu mekânların çoğunda çorba dağıtımı durmuştur.

Bunun nedeni, Trump’ın icraatının ilk adımlarından biri olarak, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID/US Agency for International Development) faaliyetini askıya almasıdır.

*

Sudan’da insani yardımlar alanında istisnai bir mesai sergileyen “Acil Yardım/Müdahale Odaları” (Emergency Response Rooms) isimli sivil toplum inisiyatifinin sözcüsü Hajooj Kuka, ABD fonlarının kesilmesiyle birlikte bu mekânların faaliyetlerinin önemli ölçüde durma noktasına geldiğini anlatıyor.

Kuka, Trump’ın kararı sonrasında ocak ayı sonu itibarıyla başkent Hartum’da gönüllülük üzerinden bu hizmetin verildiği 634 mekândan 434’ünün kapanmış olduğunu ve her gün bu sayının arttığını belirtiyor.

“İnsanların çoğu için bulabildikleri tek yemek bu...” diye konuşuyor Kuka ve Hartum’un “açlığın eşiğine dayandığına” dikkat çekiyor.

*

New York Times’ın ABD’nin insani yardımlarını kesmesinin küresel ölçekte yol açtığı sorunlara odaklanan ve ciddi bir ekip çalışmasına dayanan haberinde son derece çarpıcı bir tablo çiziliyor. Haberin “Dünya Trump’ın Yardımları Dondurmasından Nasıl Sarsılıyor?” şeklindeki başlığı, yaşanan rahatsızlığı kuvvetli bir vurguyla anlatıyor.

Trump’ın kararından etkilenen bir dünya vatandaşı da Tayland ile Myanmar sınırındaki Mae La mülteci kampında yaşamakta olan Myanmarlı bir verem hastasıdır. Adı, Saw Nah Pa...

Haberde öyküsü aktarılan Saw Nah Pa, “ABD Başkanı tarafından çok kolay verilebilen bir karar, sessiz bir şekilde pek çok insanın ölümüne yol açıyor”diye konuşuyor.

Aktardığına göre, ABD yardımının kesilmesi sonrasında sağlık ekibi kendisine bir hafta yetecek kadar ilaç vermiş ve bütün yapabildiklerinin bununla sınırlı olduğunu belirtmiştir. “İlacım bittiğinde alabileceğim başka hiçbir yer yok” diye konuşuyor.

Donald Trump’ın altına gösterişli imzasını attığı bir başkanlık kararnamesi, Saw Nah Pa’yı Myanmar-Tayland sınırındaki mülteci kampında çaresizlik içinde bırakmıştır.

*

Söz konusu haberde, Amerikan yardım programlarının birden bıçak gibi kesilmesinin Nepal’den, Güney Afrika’ya, Afganistan’dan Haiti’ye kadar dünyanın dört bir köşesinde, farklı kıtalarda, farklı ülkelerde insanların hayatlarını nasıl tehlikeye attığı çarpıcı örneklerle aktarılıyor.

Örneğin Nepal’da yetersiz beslenmeyle mücadele için tahsis edilmiş olan 72 milyon dolarlık bir program olduğu gibi iptal edilmiştir. ABD’den gelen fonlar kesilince, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun kadınlara dönük programları birçok ülkede bu karardan ya etkilenmiş ya da durmuştur.

BM kuruluşu yaptığı açıklamada, bu durumdaki ülke ve bölgeler arasında Gazze, Ukrayna, Pakistan ve Afganistan’ı saymıştır.

Habere göre, ABD desteğiyle Güney Afrika ve Haiti’de AIDS’le mücadele için yürütülmekte olan bir programın durdurulması, yüz binlerce insanın ölümüne neden olabilecektir.

*

Bu gibi örnekleri artırmak mümkündür. Muhtemelen önümüzdeki günlerde, haftalarda da ABD insani yardımlarının kesilmesinin yol açtığı sonuçlara dönük pek çok haber okuyacağız. Bu sonuçlar, daha çok açlıktan, sağlık hizmetlerindeki aksamalar, ilaç tahsislerinin durması gibi sorunlardan kaynaklanacak ve ölümler üzerinden kendisini gösterecektir.

Sudan’da bir kase çorba ile karnını doyurmaya çalışan bir insanın hayatının ABD Başkanı Donald Trump ve sağ kolu Elon Musk için hiçbir değeri yoktur.

Keza, Musk’ın USAID örgütünün merkezine “infaz memurları” olarak soktuğu, büyük bir şımarıklık ve zafer sarhoşluğu içinde kurumu parçalayıp işlevsiz hale getirmekte olan, çoğu henüz 20’li yaşların ilk yarısındaki mühendis gençler için de hiçbir değeri yoktur.

*

Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başladıktan sonra ABD’deki devlet dairelerini verimli çalıştırmak üzere geniş yetki verdiği dünyanın en zengin insanı işadamı Elon Musk’ın mesaisine en sert giriştiği kurumlardan biri USAID olmuştur.

Bu kuruluş, ABD’nin sivil amaçlı dış yardım programlarının yürütülmesinden sorumludur. Her yıl dünyanın dört bir tarafında milyarca dolar tutarında insani yardım dağıtıyor; ağırlıklı olarak sağlık, eğitim, açlıkla mücadele gibi alanlarda yoğunlaşıyor.

ABD’nin BM’nin muhtelif yardım kurumlarını fonlaması da USAID aracılığıyla yürüyor. Aynı zamanda küresel ölçekte yaşanan doğal afetlerde devreye sokulan ABD fonlarının dağıtımı da yine USAID üzerinden geçiyor.

USAID, 1961 Yılında Demokrat Başkan John F. Kennedy tarafından kurulmuştur. Kennedy, USAID için vizyonunda, bu kuruma ABD’nin küresel ölçekteki imajını, etkisini güçlendirmek ve dünyada özgürlükleri savunmak hedefleri açısından hayati bir rol biçmişti.

Evet, zaman zaman ABD devletinin çıkarlarını desteklemek amacıyla kurulduğu eleştirileri yapılsa da, son tahlilde dünyanın dört bir tarafında insanlara yardımcı olan, onların hayatlarına dokunan kritik bir işlev gördü geçen 63 yıl içinde bu kuruluş.

*

İşte Trump-Musk ikilisi, bu çabaya açıktan saldırmıştır.

Musk’ın şirketlerinde çalışan mühendisler arasından seçtiği bir grup, başkent Washington D.C.’deki USAID merkezine girerek buradaki ödeme sisteminin kontrolünü ele geçirip programlara para transferini bloke etmiştir. USAID’nin imzalamış olduğu kontratların büyük bir bölümü iptal edilmiştir. Birçok personele işten çıkarıldığı tebliğ edilirken, yurtdışındaki personelin çoğu merkeze çağrılmıştır.

New York Times’da dün çıkan habere bakılırsa, yaklaşık bir haftadır personelin kuruma girişlerine bile izin verilmemektedir. Toplam 10 bin personeli olan USAID’nin 611 gibi çekirdek bir kadroya indirilerek küçültülmesine ilişkin bir plan üzerinde çalışıldığı anlaşılıyor.

*

Vurgulanması gereken önemli bir nokta şudur: USAID’nin desteklenmesi, ABD’de Kennedy döneminden bu yana 60 yılı aşkın bir süredir Demokratlar ve Cumhuriyetçiler’in partiler üstü bir anlayışla buluştukları bir büyük ulusal mutabakat konusuydu.

USAID’nin işlevsiz hale getirilmesinin ABD’nin küresel ölçekteki algısını olumsuz yönde etkileyeceğine şüphe yoktur.

Kurumun Demokrat Joe Biden döneminde direktörlüğünü yapan Samantha Power, geçenlerde New York Times’da yayımlanan makalesinde, ABD’nin USAID’i işlevsizleştirmesinin uluslararası alanda yalnızca otokratların işine yarayacağını, Çin Halk Cumhuriyeti’ne küresel ölçekte geniş bir etki sahası açacağını yazmıştır.

Yaşanan sarsıntının en önemli sonuçlarından biri de şu tespit olabilir. Başkan Trump’ın ve 400 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin insanı olan Elon Musk’ın, dünyanın dört bir tarafındaki muhtaç insanlara yapılan yardımları keserken gösterdikleri acımasızlık, kötülüğü küresel ölçekte yeniden tanımlayan bir durumdur.

Belki de “kötülüğün ötesi”nin tanımlandığı bir eşikte durmaktadır bu ikili.