Türkiye DEAŞ’la mücadele için Suriye, Irak ve Ürdün’ü de içine alan ‘dörtlü ittifak’ öneriyor

Suriye ile ilgili olarak önümüzdeki dönemde tartışmaların seyrini ve karar alma süreçlerini etkileyecek olan ve Türkiye’nin denklemin doğrudan içinde yer aldığı bir dizi kritik gelişmeye tanıklık ediyoruz.

Bugünkü yazımda, sözünü ettiğim gelişmelerden birincisi üzerinde durmak istiyorum. Değineceğim konu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçen pazar günü Bağdat’a yaptığı ziyaret çerçevesinde gündeme geldi.

Fidan, özellikle terörle mücadele konularının ön plana çıktığı anlaşılan bu ziyaret sırasında mevkidaşı Fuad Hüseyin ile yaptığı görüşmelerin yanı sıra Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşidtarafından kabul edildi.

Fidan’ın Cumhurbaşkanı Reşid ile görüşmesinden sonra Irak Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada ilginç bir bilgi yer alıyordu.

IRAK CUMHURBAŞKANLIĞI’NIN AÇIKLAMASINDAKİ KRİTİK BİLGİ

Neydi bu bilgi?  

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde Erbil merkezli yayın yapan RUDAW medya grubunun haberine göre, Fidan Irak Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde DEAŞ (IŞİD) ile mücadele amacıyla Irak, Suriye, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan bir “bölgesel ittifak” kurulması çağrısında bulunmuştu.

Habere göre, Fidan’ın önerisi Irak Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasında şöyle aktarılmış:

“- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye hükümetinin Irak’ın istikrarını, güvenliğini ve bağımsızlığını koruma konusundaki desteğini ve terörle mücadelede ortak çabaların sürdürülmesinin önemini teyit etti. 

 - Bakan Fidan, ayrıca, IŞİD terör örgütüyle mücadele etmek, varlık gösterdikleri odakları ortadan kaldırmak ve finansman kaynaklarını kurutmak için Irak, Suriye, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan bir ittifak kurulması çağrısında bulundu. Bu adım sayesinde bölge ülkelerinin istikrarının sağlanacağını belirtti.”

FİDAN: ‘DEAŞ’A KARŞI OPERASYONEL İŞBİRLİĞİ’

Fidan, Bağdat’taki bulunduğu sırada yaptığı açıklamalarda söz konusu ittifak önerisine herhangi bir şekilde değinmedi.

Bununla birlikte, Iraklı mevkidaşı Hüseyin ile ortak düzenledikleri basın toplantısında şöyle bir cümle sarf etti:

“Görüşmelerimizde DEAŞ’a karşı ortak mücadelemizi nasıl daha ilerletebiliriz, bu konuda Irak ve Türkiye arasındaki istihbari ve operasyonel işbirliği mekanizmaları neler olabilir, bölge ülkeleri bu konuya nasıl katılabilir, onlarla beraber nasıl işbirliği yapabiliriz, onu da ele aldık.”

Fidan’ın bu sözleriyle DEAŞ’a karşı başka bölge ülkelerinin de katılacağı çoklu bir işbirliği formatını telaffuz ettiğini söylemek mümkündür.

ANKARA ABD’NİN TEZİNİ GEÇERSİZ KILMAYI HEDEFLİYOR

Fidan’ın “dörtlü ittifak” önerisinin önemi, ABD’nin, Suriye’de PKK uzantısı YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) desteklemeye devam etmek için dayandığı tezle ilgilidir. Bu öneri, “SDG’nin IŞİD (DEAŞ) ile mücadele açısından vazgeçilmez olduğu” yolundaki tezi geçersiz kılmayı da amaçlıyor.

ABD, Suriye’de asker bulundurmasını ve SDG ile askeri ittifak kurmuş olmasını bu ihtiyaç çerçevesinde gerekçelendiriyor.

Bilindiği gibi, Şam’da Ahmet Eş Şara liderliğindeki yeni yönetim, YPG’nin öncülüğündeki SDG’nin kendisini lağvederek, mensuplarının Suriye’nin yeni baştan kurulmakta olan ordusuna katılması çağrısında bulunuyor. Türkiye de Şam’daki yeni iktidarın YPG/SDG ile ilgili bu pozisyonunu kuvvetli bir şekilde destekliyor.

Buna karşılık ABD makamları, Washington’da iki yönetim arasındaki geçiş dönemine rastlayan haftalarda Şam’dan gelen bu yöndeki çağrılara her seferinde aynı karşılığı verdi.

ABD’li yetkililer, Suriye’de binlerce DEAŞ militanının alıkonduğu hapishanelerin güvenliğinin YPG/SDG tarafından sağlandığını belirterek, bu örgütün feshedilmesinin DEAŞ ile mücadeleyi büyük bir zafiyete uğratacağı, DEAŞ terörünün yeniden ortalığa yayılmasına yol açacağını savundular.

ANKARA TRUMP’IN KARARINI DA ETKİLEMEYE ÇALIŞIYOR

Fidan’ın bu öneriyi Bağdat’taki muhataplarına açarken, öncesinde konunun Suriye’nin yeni lideri Ahmet eş Şara ile koordine edildiği tahmin edilebilir.

Keza, ittifak başlığı son dönemde Türk ve Ürdün makamları arasında çok yoğun bir şekilde yürütülen ve terör sorununun da ilk sıralarda yer aldığı danışmalar sırasında da görüşülmüş olmalıdır.

Fidan’ın, Türkiye, Irak, Ürdün ve Suriye’deki yeni yönetim arasında DEAŞ’a karşı dörtlü bir işbirliği platformu oluşturmaya çalışmasının zamanlaması itibarıyla önemli bir boyutu var.

Şöyle ki, ABD’de Başkan Donald Trump’ın 20 Ocak’ta işbaşı yapmasının hemen sonrasında, Trump’a ve yönetiminin yeni atanan ulusal güvenlik kadrolarına ABD’nin Suriye’den askerlerini çekmesi tezini destekleyecek bir argüman getirilmiş olunuyor.

Bundan önce 2017-2020 yıllarını kapsayan ilk başkanlığı döneminde Suriye’deki ABD askerlerini çekmek isteyen Trump, her seferinde özellikle ABD Savunma Bakanlığı ve Kongre’nin bu yönde bir kararın DEAŞ ile mücadeleyi sekteye uğratacağı yolundaki itirazlarıyla karşılaşarak geri adım atmıştı.

Türkiye’nin ortaya attığı önerinin, Washington’da yeni yönetim kadrolarının ABD’nin bundan sonraki Suriye politikasını gözden geçirdikleri ve Başkan Trump’ın son sözü söyleyeceği kritik bir zamanlamada, bu kararı etkilemeyi amaçladığı aşikardır. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkan Trump ile yapacağı ilk görüşmede, Suriye konusunda bu öneriyi masaya koyacağını tahmin etmek güç değildir.

FİDAN’IN ‘BÖLGESEL SAHİPLENME’ TEZİ

Fidan’ın hamlesinin bir boyutu da bir süredir vurguladığı “bölgesel sahiplenme” söyleminin uzantısı olmasıdır. Fidan, bölge ülkelerinin coğrafyalarındaki sorunları kendi ellerine alıp çözüme kavuşturmaları gerektiğini, böylelikle bölge dışı aktörlerin bu sorunlara müdahil olmalarının önlenebileceği tezini savunuyor.

Örneğin Fidan, geçen 24 Temmuz’da Birleşik Arap Emirlikleri merkezli ‘Sky News Arabia’ TV kanalına verdiği mülakatta, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerden söz ederken bu konuda şunları söylemişti:

“Herkesin bir güvenlik ihtiyacı var, herkesin kalkınma yolunda attığı adımlar var. Bizim bu güvenlik ihtiyacına yönelik Türkiye olarak özellikle Arap ülkeleriyle ittifak kurarak bölgedeki güvenlik sorununu kökünden çözecek bir perspektifimiz var.”

Keza, daha önce 15 Mayıs’ta NTV’ye verdiği mülakatta da Türkiye’nin dış politika alanındaki hedeflerini anlatırken, “Yeni yapacağımız ittifaklarla bölgede kurumsallaşmış bir yapıya gidilmesi ve küresel gelişmelere etki edilmesini” bu hedefler arasında saymıştı.

 Sonuçta Fidan’ın DEAŞ’a karşı dörtlü ittifak önerisinin ne ölçüde hayata geçirileceği, önümüzdeki dönemde yakından izlememiz gereken başlıklardan biri olacaktır.

SMO, YANİ ÖSO DA KENDİSİNİ FESHETTİ Mİ?

Bu arada Suriye ile ilgili son derece önemli bir gelişme önceki gün Şam’da yapılan ve silahlı muhalif grupların katıldığı bir toplantıda yaşandı. HTŞ lideri ve geçen 8 Aralık’tan bu yana Suriye’nin fiili lideri durumundaki Ahmet eş Şara Suriye’nin yeni Cumhurbaşkanı ilan edildi.

Aynı toplantıda Suriye’deki silahlı muhalefet içinde yer alan HTŞ dahil 65 grubun kendisini feshettiği de duyuruldu.

Peki Türkiye’nin himayesindeki Suriye Milli Ordusu, yani eski adıyla Özgür Suriye Ordusu da bunlar arasında mı? Öyleyse, Türkiye’nin bu çatı altındaki örgütlerle ilişkisi nasıl seyredecektir önümüzdeki dönemde?

Bu hassas sorulara da yarınki yazımızda yanıt vermeye çalışalım.