Suat Kınıklıoğlu yazdı: Siyasetin tükenişi

“Baba demokrasimizin çürümesini engellemek için ne yaptın?” diye soruyor babasının kucağında oturan küçük kız.

“Benim gibi düşünen bazı arkadaşlarıma sosyal medya paylaşımları yaptım” diye cevaplıyor baba.

Önüme düşen bu ironik karikatür aslında toplumsal muhalefetin de içine düştüğü aczi anlatıyor.

Bir süre önce bir tanıdığım “iktidarın neden Twitter’ı kapatmadığını” sorguluyordu.

Neden kapatsın?

“Twitter toplumsal basıncın alındığı elverişli bir zemin” haline geldi.

Sadece vatandaş değil, siyasetçi de bir tweet atarak siyaset yaptığını, sorumluluğunu yerine getirdiğini düşünüyor artık. Narin Güran’ın katlinden tutun, yobazların Noel ağacı baltalamasına kadar çok geniş bir yelpazede yer alan toplumsal ve siyasi olayları sosyal medya üzerinden öğreniyor ve orada eleştiriyoruz. Bir tıkla beğenip rahatlıyor veya hoşumuza gitmeyen bir paylaşıma Silivri zindanlarına düşmeyecek bir dille itiraz ediyoruz.

Nitekim, toplumsal basıncın hararetini avucumuzun içindeki küçük telefon alıyor.

Milletvekili Meclis’te basın açıklaması yapıyor ve bir konuyu gündeme getiriyor; ilgilisini etiketliyor ve işlem tamam. Böylelikle hem görevini yerine getirmiş oluyor hem de hiçbir şey olmuyor. Bu kadar uzun süren otoriterlikten sonra kamuoyu da artık umudunu yitirmiş ancak çok sansasyonel veya Narin olayında olduğu gibi toplumun en temel değerlerine dokunduğu zaman duyuyor ve kayıt ediyor. Belki bir tweet atıyor veya Instagram/Facebook paylaşımı yapıyor. Bir sonraki öfke yaratan olaya kadar ortalık yatışıyor.

İşin sorumlularını, hesap vermesi gerekenleri ise unutuyoruz.

Ana muhalefetten de ümidini kesmiş ahali. Sürekli konuşan, konuştuklarının arkasını önünü bilmediğini her vesile ile belli eden; yerel seçimlerde kazanılan siyasal-psikolojik üstünlüğü iktidara hediye eden bir ana muhalefet liderinden kim ne bekleyebilir ki? Şam’ın yarısı düşmüş “Esad’la görüşülmesi gerektiği” ezberini bize muhalefetin dış politikası olarak satan kişiye ahali notunu verdi.

O da mütemadiyen konuşuyor, tweet atıyor, basın toplantısı düzenliyor ama nafile.

Güçsüz, devleti teslim almaya hazır olmayan bir görüntü.

Asgari ücret açıklanıyor “Tayyip Bey’e ülkeyi dar edeceğini” haykırıyor.

Ahali bıyık altından gülüyor.

Kimsenin kimseye ülkeyi dar edecek zamanlarda değiliz.

Daha doğrusu o zaman geçti.

Yerel seçimden sonra birinci parti olunduğunda toplumsal kesimleri, sanatçıları, aydınları ve parti örgütünü harekete geçirip, diğer muhalefet partileri ile görüşüp ülkeyi erken seçime götürecek bir strateji üzerine konuşulacak, iktidar üzerinde ciddi baskı oluşturacak zamanlar vardı.

Ama geçti.

O işleri nisanda, mayısta, haziranda yapacaktınız.

Siyasette zamanlama her şeydir.

O kimsenin anlamadığı “normalleşme” ve “yumuşama” ucubesi ile geçirilen zamanın ne kadar kıymetli olduğunu ah bir bilseydiniz.

İktidar bir süredir siyasal-psikolojik üstünlüğü tekrar eline geçirdi. Gündemi yine o belirliyor. Bu kadar yoksulluğa, yolsuzluğu ve yasağa rağmen halen ülkenin gidişatını belirleyen irade Beştepe’de. Suriye meselesi de dış politikada söyleyecek kelamı olmayan muhalefeti iyice savunmaya hapsetti.

Tekrar konumuza dönelim. Sosyal medyanın toplumsal yaşamımıza yaptığı en büyük kötülük siyasetin eylem boyutunu, protestoyu, sokağa çıkmayı, sendikalarda, STK’larda örgütlenmeyi tamamen unutturup onun yerine kolayı sunmasıdır.

Atın bir tweet, beğenin bir Instagram veya Facebook paylaşımı, çıkın kerevete.

Oldu da bitti mâşallah.

Muhalefetin ve toplumsal hissiyatın sosyal medyaya hapsedilmesi tabii ki iktidarın da çok işine geliyor. Sosyal medyada toplumsal muhalefeti boğmak, hapsetmek, gerekirse aşırıya kaçanları içeri tıkmak çok kolay. Gezi’de uyanan toplumsal muhalefet ile kıyaslandığında sosyal medya idarenin her zaman kolaylıkla kontrol edebileceği bir alan.

Yerel seçimden sonra kaçırılan tarihi fırsattan sonra muhalefetin işi çok zor. Bir yandan inandırıcılık sorunları var bir yandan sosyal medya muhalefetine sıkışmış durumdalar.

İktidar ise her şeye rağmen yoluna devam ediyor.

Ama siyaset ve muhalefet doğru dürüst yapılamıyor.

Siyaset tükeniyor.