Asgari ücret açıklandı.
Genel bir hayal kırıklığı.
Benim tahminim 23 bin TL’nin biraz üzerinde bir asgari ücretin açıklanmasıydı.
TÜİK’in palavra enflasyonu bile yarım puan yukarı çekilmiş ve 2024 yılı için 45,3’e yükseltilmişti.
2025 hedef enflasyonu ise 7 puan arttırılmış ve 14’ten 21’e çıkarılmıştı ki, tutmayacağı şimdiden belliydi, en az 35 olacaktı.
2024’ün gerçek enflasyonu ise yüzde 75’in altında değildi, hele hele dar gelirli için en önemli kalem olan gıdada yüzde 100’ü aşıyordu.
Durum bu kadar kötü iken, diğer ücret artışları için de belirleyici olacak asgari ücret zammının makul ve insani olması beklentisi vardı.
CHP “30 bin TL” diyordu, Türk-İş ise ilk kez bir beklenti açıklamış ve “29 bin 500 TL” demişti.
Benim tahminim ise yüzde 40’ın az üzerinde bir zamdı.
Asgari insaf bunu gerektiriyordu.
Ancak iktidarımız yüzde 30’u uygun gördü.
Asgari ücret 22 bin 104 TL oldu.
Geçen yılın yalan enflasyonunun da altında ve bana sorarsanız gelecek yılın gerçekleşecek enflasyonunun da altında.
Türk-İş’in kasım ayında açıkladığı “açlık sınırının” ise yaklaşık yüzde 7,5 üzerinde.
Ve hemen başlayacak zam yağmuru ile en geç şubat ayında açlık sınırının altına inmesi kaçınılmaz.
Yeniden değerleme yüzde 44.
Harçlara, cezalara zam maaş zamanının yüzde 50 fazlası.
Ve sanki çalışan ile, işçi ile alay ettikleri yetmezmiş gibi asgari ücretin hemen ardından Çalışma Bakanı Işıkhan işverene verilecek asgari ücret desteğini açıklıyor.
Bu destek 700 TL’den 1000 TL’ye çıkıyor.
İşçinin ücretine yapılan zam yüzde 30.
İşverene desteğe yapılan zam ise yüzde 42.
Tamam anlıyoruz, sanayici zorda, üretim zorda, turizmci zorda, şirketler batıyor, kârlılıklar çok düştü, bankalar enflasyon muhasebesine göre zarar ediyor, reel sektör bitiyor ama bu işi işçinin sırtına yıkarak çözemezsiniz.
Kamu harcamalarını alabildiğine arttırıp, iktidarın müteahhitlerine para dağıtarak sağladığınız yalan büyümeyi işçiye finanse ettiremezsiniz.
Bu ayıbın günahını seçime doğru harcayacağınız Mehmet Şimşek’in sırtına yakıp, iktidarı “Şam Fatihi” olarak kahramanlaştıramazsınız.
Kahraman iktidar halkının refahını, mutluluğunu sağlayandır.
Şam’dan Halep’ten önce düşünülmesi gereken Antep’tir, Maraş’tır, İstanbul’dur, Kocaeli’dir.
Açlık sınırının altında kalan işçiye “Şam’ı ye, Halep’i ye” diyemeyeceğinize göre, politikanız doğru değildir.
Yerli içkiyi koruyun dedik korudular
Vergi uzmanı Ozan Bingöl’den yine bir mesaj geldi.
“Fatih Bey, yazınız ve sözleriniz yine etkili oldu. Rakı ve bira hariç cin, votka, viski gibi alkol ürünlerinin ÖTV tutarlarında yüzde 12,5’luk artış yapıldı. Litrede 1.269,72 TL olan ÖTV 1.428,44 TL’ye çıkarıldı.” demiş.
Bir süredir ithal içkilerin pazar payının artma nedeninin 2009’da AB’ye uyum adı altında yapılan vergi indirimi olduğunu söyleyip yazıyordum.
Pek çok konuda olduğu gibi bunu da dikkate alıp, bir düzeltme yaptılar.
İktidar yandaşı ya da beslemesi sözde gazetecilere tavsiyemdir.
Siz de gördüğünüz yanlışları yazmaktan korkmayın.
İktidarların yaptığı her şey doğru değildir ve onların da zaman zaman tavsiyeye, fazladan bir akla ihtiyaçları olabilir.
Bakın, benim gibi pek de sevmedikleri bir gazetecinin eleştirilerini ve önerilerini dikkate alıp, bazı alanlarda hatalardan dönüyor ya da hatalarını minimize edebiliyorlar.
Siz de uyarın.
Sürekli bir biçimde alkışlamanız varlığınızı borçlu olduğunuz iktidar için de iyi bir şey değil.
Mevzumuza dönersek, bu yapılan ÖTV artışı aslında nihai zam da değil.
Yani 3 Ocak günü otomatik olarak yapılacak ÖTV artışı zaten gelecek.
Boşuna sevinmeyin…
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Günah keçisi beslemediğimiz zaman.