Suriye halkı sessiz sedasız 61 yıl süren Baas rejiminin yerini alacak yeni yönetim modelinin belirlenmesini bekliyor. Bir yandan belirsizliğin sona ermesini istiyor, diğer yandan bir diktatörlüğün izleri silinmeden yeni bir diktatörlükle karşı karşıya kalma kaygısı taşıyorlar. Hemen herkesin gözü kulağı Şam’da. Çünkü ülkenin geleceğini Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) İdlib’ten yola çıkıp, hiç bir dirençle karşılaşmadan ulaştığı Şam’dan çıkacak karar şekillendirecek.
Bu konuda şimdiye dek net bir açıklama yapmayan Golani, sadece şeriat konusunda gelen kaygılara ilişkin soruyu cevapladı ve Yasin Aktay’a verdiği röportajda, “Kişisel görüşlerle bir ülkeyi yönetmek doğru değil. ‘Bunu empoze etmek istiyorum’ diye bir şey söylemek bana düşmez, ben sadece yasayı uygularım” demekle yetindi. Kentteki Emevi Meydanı’nda toplananlar ise hemen her gün nasıl bir yönetim modeli istediklerini haykırıyor. O meydanda dillendirilen ortak talep kimsenin yaşam tarzına, kadınların kamusal alandaki varlığına, giyim-kuşamına müdahale edilmeyen, azınlıkların haklarını gözeten, özgür ve demokratik bir Suriye…
Şam Emevi Meydanı’ndaki kalabalık. Bu meydan Şan halkının taleplerini dile getirdiği devasa bir forum (Fotoğraf: Göksel Göksu, 19.12.2024)
Şam Emevi Meydanı’ndaki kalabalık. Bu meydan Şan halkının taleplerini dile getirdiği devasa bir forum (Fotoğraf: Göksel Göksu, 19.12.2024)
Göksel Göksu haberi: Şam’da bir kadının gözünden yeni rejim: “Susarsak, elimize geçen fırsat heba olur”
Yeni yönetim biçimini kim belirleyecek?
Suriye’nin yeni yönetim biçimine yön verecek dinamikleri kestirmek zor. Ancak eğer bu karar tepeden inmeci bir yöntemle belirlenecek ise kentin dinamiklerinin Golani’nin Şam’a girdiği günden bu yana epey değiştiğini söylemek mümkün.
Çünkü iki hafta öncesine kadar rejim yanlıları ve karşıtları olarak ikiye bölünmüş olan başkent bugün üç parça.
Bir uçta her ne kadar çocukluğu Şam’ın Mezze semtinde geçmiş olsa da hayatını savaşarak geçirmiş olan Golani ve çoğu daha önce sokaklarda başı açık bir kadın görmemiş, elini silahın soğuk kabzasından çekmeden ömrünü geçirmiş olan HTŞ’liler var.
Onlar da şaşkın, ummadıkları bir zamanda karşısında onları görenler de…
Her biri verilen emri yerine getiren bu HTŞ askerleri, aldıkları emir gereği şaşkınlıkla izledikleri yaşam biçimine müdahale etmiyor, her soruya ellerinden geldiğince yumuşak cevaplar veriyorlar. Çoğunun yüzünde ellerinde tuttukları silahlarla örtüşmeyen bir tebessüm var. Kontrol noktalarındakiler ve kritik noktalarda görev yapanlar daima silahlı, halkın arasına karışanlar ise kimseyi ürkütmemek için silahını gizliyor ama hiçbiri üniformalsını sırtından çıkarmıyor.
Sadece Golani’den ibaret değil bu grup. İki hafta öncesine kadar Esad yanlısı olup da bugün saf değiştirenlere olumsuz gözle bakanlar da bu grupta yer alıyor.
Çocuklar HTŞ savaşçısıyla poz veriyor (Fotoğraf: Kaya Heyse, 20.12.2024)
Çocuklar HTŞ savaşçısıyla poz veriyor (Fotoğraf: Kaya Heyse, 20.12.2024)
Göksel Göksu ve Kaya Heyse Suriye’de | HTŞ savaşçılarına Şam’da sorduk: Nasıl bir Suriye istiyorsunuz?
Diğer uçta iki hafta öncesine kadar korkudan ağzını bıçak açmayan, Baas rejiminin istihbarat birimlerinden köşe bucak kaçarak ömür tüketenler var. Onlar elini taşın altına hiçbir zaman koymayanlar. Yıllar boyu suskun kalan bu kesim bugün konuşuyor ve “Demokratik, laik, İslam’a hiçbir şekilde yer verilmeyen bir yönetim biçimi” istediklerini dillendiriyorlar.
Çıkar uğruna yıllar boyu Baas rejimine destek verenleri de bu gruba eklemek mümkün. 8 Aralık’tan bu yana değişen dengeler gereği saf değiştiren bu grup, şimdilerde Esad karşıtlığında başı çekiyor. Protest bir tutum sergiliyorlar. Kimi içinden geçilen bu hassas süreçte Emevi Meydanı’na gidip, HTŞ askerlerinin karşısına “Dinokratik rejim istemiyoruz” pankartlarıyla çıkıyor, kadınlar karşılarındakinin kim olduğunu bile bile karşılarına geçip sigara tüttürüyor, alkollü halde bilerek isteyerek gece yarısı HTŞ’nin kontrol noktalarından geçiyorlar.
HTŞ askerleri ise aldıkları emir doğrultusunda olan biteni sessizce izliyor ve kimseye müdahale etmiyor hatta yatıştırıcı bir tutum sergiliyorlar.
Birkaç gün önce bir örneği Emevi Meydanı’nda yaşandı ve HTŞ yanlısı olduğu aşikâr olan bir kişi, kadınların yanına yaklaşarak onları bu hassas süreçte serinkanlı davranmaya ve sakin olmaya davet etti. Bunu yaparken de meydandaki HTŞ’li erkeklerin çoğunun Şam’a ilk defa geldiğini, değil sokak ortasında sigara içen bir kadını, başörtüsüz kadını bile ilk defa gördüklerini hatırlattı.
Göksel Göksu haberi | Esad sonrası Suriye: Yeni Suriye Şam’ın Emevi Meydanı’nda şekilleniyor
İşte bu noktada devreye üçüncü grup giriyor…
Çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu bu grupta yer alanlar, etnik kökenleri açısından çeşitlilik gösteriyor.
Onlar 2011 yılında Tunus’ta başlayan, kısa sürede Mısır’da Mübarek’in, Libya’da Kaddafi’nin devrilmesine yol açan ve Suriye’de iç savaşa yol açan Arap Baharı’nın başladığı günden bu güne suskundu. Ama artık konuşuyorlar.
HTŞ’nin gelmesiyle bozulan suskunluğun nedeni Baas rejimine de savaşın karşı cephesinde yer alanlara da karşı olmaları. Çoğunluğu aydın, laik, ılımlı ve eğitimli kişilerden oluşan bu grup diktatörlüğe de karşı, radikal İslam’a da.
Aralarında siyasi deneyimi olmayanlar da var, savaş dönemi ülkelerini terk ederek farklı coğrafyalarda deneyim kazananlar da… Siyasete bulaşmamış olsalar da insan haklarını savunuyor, kadın haklarından, eşitlikten ve özgürlükten yana tutum sergiliyorlar. Daha da önemlisi sayıca diğer iki grup karşısında çoğunluğu ellerinde tutan da onlar.
Suriye’deki dinamiklere hakim olan ortak akıl bu grubun varlığını önemsiyor ve ülkenin yeniden şekillenmesinde onlara da yer verilmeli diyor. Bu gruptakilerin her an karşı karşıya gelme riski barındıran diğer iki grup arasında tampon bölge ya da köprü işlevi görmelerinin mümkün olduğu düşünülüyor. Bu sayede “iki tarafın karşılıklı adım atmalarının sağlanabilir ve onlar ortak paydada buluşmak mümkün hale gelebilir” diyorlar.