Özel: CHP Ortadoğu Kitabı’nda neden yok?

CHP lideri Özgür Özel bu soruyu 12 Aralık’ta Ankara’da düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısı öncesinde 11 Aralık akşamı Sheraton Otelinde düzenlenen kokteylde sordu bana: CHP Ortadoğu kitabında neden yok?

CHP lideri Özgür Özel bu soruyu 12 Aralık’ta Ankara’da düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısı öncesinde 11 Aralık akşamı Sheraton Otelinde düzenlenen kokteylde sordu bana: CHP Ortadoğu kitabında neden yok?

Doğrusu önce nezaketle Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’nın yayını için tebrik etti. TÜSİAD başkanı Orhan Turan, Konsey Başkanı Tuncay Özilhan da oradaydı.

“Bugün arkadaşlarla da konuştuk, CHP Ortadoğu kitabınızın Suriye faslında neden yok” diye devam etti.

Daha benim “Aslında hiç yok değil” dememe fırsat bırakmadan soruyu kendi yanıtladı:

“Çünkü yoktuk. Her şeyi yazmışsınız. Yazılacak bir şey yapsaydık onu da yazardınız.”

Meraklısı İçin Ortadoğu kitabında neden yok?

Doğruydu, iki saat önce CHP Milletvekili Yunus Emre telefonla aramış benzer şeyleri söylemişti. Parti’de de neden biz yokuz diye konuşmuşlardı. Sonra, özeleştiri gelmişti: yazacak bir şey olsaydı yazardı.

Aslında CHP, kitabın Suriye faslında hiç yok değil. Örneğin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye, Suriye, İran ve Irak arasında bir Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı önerisi var ama, bunun zemini bulunmayan bir öneri olduğu eleştirisiyle birlikte.

Kılıçdaroğlu’nun “Suriye iç savaşını Erdoğan çıkarttı” çıkışına ise CHP saflarında dahi yankı bulmadığını bildiğim için yer vermedim, orası doğru.

Bunları da konuştuk Özel ile -hükümetten kimsenin katılmadığı TÜSİAD kokteylinde. “Çalışmamız lazım” dedi, “Artık on yıl sonraki kitabınızda yazarsınız” şakasıyla birlikte.

CHP’nin dış ve güvenlik politikaları

Özel’in haklı olduğu yan CHP’nin -tıpkı diğer alanlar gibi- dış ve güvenlik politikaları üzerine de daha çok çalışmasını gerektiği. Ancak geçerliliği kalmamış formüller, kuramlar üzerine isterseniz sabahlara kadar çalışın yeni bir icat çıkarmanız, kitleleri ve gündemi etkileyecek bir siyaset üretmeniz mümkün değil.

CHP’nin dış ve güvenlik politikaları geçerliliği tartışmalı formül ve değişkenler üzerinde oluşturuluyor.

Son 60 yıldır CHP’den çıkmış ve adı uluslararası planda -hala- anılan iki diplomat oldu: Turan Güneş ve Hikmet Çetin. İkisi de “kariyer diplomat” değildi. Lozan Anlaşması müzakerelerini yürütüp Türkiye’nin kuruluşunu sağlayan, Montrö Sözleşmesi ile bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna savaşında denge politikası izlemesini sağlayan Türkiye’nin bir numaralı diplomatı İsmet İnönü de kariyer diplomat değildi. İş kariyere gelirse Mustafa Kemal Atatürk 1919’da Kurtuluş Savaşını başlattığında, rütbesi Mirliva idi: bugün tuğgeneral ile tümgeneral arasındaki bir rütbedir.

Önemli olan kariyer değil, siyaset üretme ve liderlik niteliklerdir.

“Yazılacak birşey olsaydı yazılırdı”

12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından Deniz Baykal CHP’yi yeniden kurduktan sonra CHP’nin dış ve güvenlik politikaları emekli büyükelçiler ve emekli generallere emanet edilmeye başladı. Hepsi birbirinden değerli, kendi alanlarında üst düzey bilgi ve deneyim sahibi insanlar. Günümüz dünyasında gelişmeler gün gün, saat saat değişen bir hız kazandı. Yaşanan günü geçmiş bilgisi ve süratle değerlendirirken siyaseti “muhtemel gelecekler” senaryolarıyla kurgulamak gerekiyor.

CHP’nin 12 Eylül’den bu yana 40 yıldır izlediği dış ve güvenlik politikaları ise tepkiseldir. İstisnalar kaidesi bozmaz, genel olarak sağ iktidarların ürettiği politikalara tepki göstermek üzerine kuruludur. Ya da siyaset üretmiş olmak için kulağa hoş gelse de uygulama zemini bulunmayan önerilerdir. CHP seçmeni içinde dahi azınlıkta kalan ama sesi yüksek çıkan bir kesimden aferin, tribünlerden alkış alma amaçlıdır. Bu yüzden seçmene güven verici olamamaktadır. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” hedefine basma kalıp ifadelerle sahip çıkar görünürken içerikte uzaklaşmakta, anlaşılması zor bir Batı fetişizmi ile modası geçmiş bir Üçüncü Dünyacılık arasında gidip gelmektedir.

Özel’in Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’ndan yola çıkarak “Yazılacak bir şey olsa yazılırdı” özeleştirisisi önemli ve değerlidir. Ama gereği yapılmadığı takdirde strateji ve taktik düzeylerde geride kalmaya mahkum görünmektedir.