HTŞ’yi yakından tanıyalım (2) El Colani’nin geçerli muhatap olabilmesi için aşılması gereken kritik engel

Suriye’de Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) örgütünün başını çektiği silahlı muhalif grupların Esad rejimini devirmesi, son zamanların uluslararası alandaki en sıkıntılı ikilemlerinden birini yaratmıştır.

Esad’ın devrilmesinde sahada başrolü oynayan Ebu Muhammed el Colani’nin liderliğindeki HTŞ, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terör örgütleri listesindedir. ABD, Türkiye gibi birçok ülke de ulusal mevzuatlarında kendisini bu kimliğiyle kayda geçirmiştir.

Karşımızda beliren zor soru şudur: Uluslararası camia bu durumda El Colani’yi, bu kimliğine rağmen Suriye’nin yeni liderliğini temsil eden meşru muhatap olarak kabul edip yola onunla mı devam edecektir?

Yoksa...

BM tescilli terörist kimliğini ön plana çıkartarak, buna uygun bir hareket tarzı mı izleyecektir?

Yoksa bir bölünme mi olacaktır uluslararası aktörler arasında?

BM’NİN HTŞ’Yİ ‘TERÖRİST’ TANIMLAMASI DEFAKTO OLARAK KIRILIYOR

Esad’ın Şam’ı terk ettiği geçen pazar gününü izleyen kısa sürede hadiselerin akışına baktığımızda, özellikle Batı dünyasında birinci şıkkın ağır bastığı görülüyor. Birçok siyasi merkezin şimdiden kendisini muhatap kabul etmeye hazırlandığı dikkate alınırsa, BM’nin HTŞ üzerindeki ‘terörist’ tanımlamasının fiili olarak aşılmakta olduğu söylenebilir.

Hal böyle de olsa, karşımızda yine de yaman bir çelişki var. Teorik bir ihtimal olmakla birlikte şu senaryoya bir bakalım: Suriye’de yeni dönemin kilit aktörü El Colani, bugün gözü kara bir ekip tarafından yakalansa, bu eylemi gerçekleştirenler bir yolunu bulup kendisini ABD makamlarına teslim etseler, ABD Hazinesi’nden 10 milyon dolar ödül talep etme hakkına sahiptirler.

Bunun nedeni, ABD yönetiminin BM kararına uygun olarak El Colani’yi kendi mevzuatında da terörist olarak nitelendirip, yakalanmasına yardım edenlere 10 milyon dolar ödül açıklamış olmasıdır. Bir başka anlatımla, El Colani “Wanted” (Arananlar) listesindedir ABD’de.

HTŞ İÇİN DÜZENLEME YAPILMASI ŞART

Böyle bir durum muhtemelen yaşanmayacaktır. Ama ABD’nin yükümlüğüğünün teorik olarak geçerli olması bile, eğer yeni dönemde muhatap alınacaklarsa, her halükarda HTŞ ve lideri için bir düzenleme yapılması ihtiyacını ortaya koyuyor.

Aslında bu ihtiyaç çok uzun bir zamandır hissedilmekteydi. Bunun nedeni, El Colani’nin HTŞ’nin küresel cihat peşinde koşmayan, yalnızca Suriye içinde rejim değişikliğine odaklanmış silahlı bir muhalif örgüt olduğu yolundaki görüşünün, son yıllarda uluslararası alanda belli çevrelerde azımsanmayacak bir destek bulmuş olmasıdır.

Ancak burada “el yakan” bir dosya söz konusudur. Sıkıntı, HTŞ’nin liderinin ve kadrolarının kayda değer bir bölümünün DEAŞ (IŞİD) ve El Kaide kökenli olmalarından kaynaklanıyor. El Colani, 2016 yılında El Kaide’den ayrılarak bağımsız bir çizgi izleyeceğini açıklamış olsa da, geçmişteki sicilinden kaynaklanan bu gölge hiçbir zaman üzerinden kalkmamıştır.

Öte yandan, son iki üç yıl içinde Beşar Esad’ın uluslararası alanda yeniden muteber bir aktör olarak kabul görmeye başlaması, örneğin Arap Birliği’ne dönmesi, El Colani’nin beklentileriyle ilgili tartışmaları bastırmıştır.

Gelgelelim geçen pazar günü Esad’ın Rusya’ya kaçmasıyla birlikte yeni bir durum ortaya çıkmıştır Suriye’de.

DEAŞ’IN SON DÖNEMDEKİ LİDERİNDEN ÜÇÜ, HTŞ BÖLGESİ İDLİB’DE ÖLDÜRÜLDÜ

Tam bu noktada dünkü yazımızda da değindiğimiz önemli bir noktanın altını çizelim. El Colani, 2016 yılında uluslararası cihat çizgisinden ayrıldığını açıkladıktan sonra sahayı kontrol ettiği İdlib’de DEAŞ (IŞİD) ve El Kaide’ye karşı ciddi bir mücadele yürütmüş, bu yeni çizgisi BM raporlarında da tescil edilmiştir.

Daha ilginç bir nokta var. ABD, geride bıraktığımız yıllarda İdlib’de cihatçı kimlikli terörist grupları, liderlerini hedef alan birçok eylem gerçekleştirmiştir. DEAŞ’ın son dönemdeki liderlerinden ikisi ABD’nin özel harekât timleri tarafından İdlib’de düzenlenen operasyonlarla öldürülmüştür. Ebubekir El Bağdadi 27 Ekim 2019, halefi Ebu İbrahim El Haşimi el Kureyşi ise 3 Şubat 2022’de öldürülmüştür.

DEAŞ’ın sonraki liderinden Ebu Hüseyin el Kureyşi’nin ölümü de HTŞ ve Türkiye’yi de içine alan bir tartışmaya kaynaklık etmiştir.

Hatırlanacağı gibi, ilk olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 30 Nisan 2023 tarihinde “DEAŞ’ın sözde lideri Ebu Hüseyin el-Kureyşi kod adlı şahıs Milli İstihbarat Teşkilatımızın dün Suriye’de gerçekleştirdiği bir operasyonla etkisiz hâle getirildi” açıklamasını yapmıştı. Bu açıklamadan uzun bir süre sonra DEAŞ sözcüsü, 3 Ağustos 2023 tarihinde yaptığı bir açıklamada Ebu Hüseyin El Kureyşi’nin İdlib’de HTŞ ile çatışmada öldüğünü duyurmuş, ardından HTŞ’yi “MİT’in ajanları gibi hareket etmekle” suçlamıştı.

Bu açıklamaları aktardıktan sonra şu olguya dikkat çekelim: ABD, İdlib’de DEAŞ ve El Kaide’ye yönelik belli aralıklarla operasyonlar düzenlemekle birlikte, HTŞ’yi hedef aldığına pek rastlanmamıştır.

ABD nezdinde bir tür dokunulmazlıktan yararlanmaktadır El Colani...

EL COLANİ NE İSTİYOR?

HTŞ lideri uzun bir zamandır BM’nin terör örgütleri listesinden çıkartılmayı kendisine en önemli hedef olarak belirlemiştir. Uluslararası camiaya, özellikle de ABD’ye bu yönde sayısız çağrıda bulunmuştur.

Kendisinin 2021 yılında ABD’nin en önemli kamu yayıncısı kabul edilen PBS (Public Brodcasting Service) TV kanalından Martin Short’a verdiği mülakat bu alandaki en önemli çıkışı olarak görülebilir. HTŞ lideri, mavi gömlek, koyu renk ceket giyip yeni bir imajla çıktığı bu mülakatında küresel cihat peşinde koşmadıklarını, ABD’yi tehdit etmediklerini belirterek, BM listesinden çıkmak istediklerini söylemiştir.

Burada kayda değer olan nokta, ABD yönetiminden de sık olmamakla birlikte bazı esnek mesajların gelmiş olmasıdır El Colani hakkında. Donald Trump’ın birinci başkanlığı döneminde kendisinin Suriye Özel Temsilcisi olan Büyükelçi James Jefrrey’nin yine 2021 yılında PBS’e yaptığı bir açıklama dikkat çekicidir. El Colani konusunda esnek bir bakış sergileyen Jeffrey, HTŞ’den ABD’nin sahada “yararlanabileceği” bir unsur (asset) olarak söz etmiştir.

Ancak bu esneklik ifadeleri ABD cephesinde resmi bir politika değişikliğine tahvil olmamıştır, özellikle geçen dört yıllık Biden’ın başkanlığı döneminde.

AB YENİ YÖNETİMLE ÇALIŞMAYA HAZIR

Böyle de olsa, New York Times’da geçen pazar günü çıkan bir habere bakılırsa, ABD’nin son olaylardan sonra HTŞ ile temas kurma ihtiyacını duyduğu ve örgüte Türkiye üzerinden belli mesajlar gönderdiği anlaşılıyor.

Bu arada, son günlerde ABD basınında Biden yönetiminde HTŞ’yi BM’nin terör örgütleri listesinden çıkartma konusunda bazı çalışmaların yapıldığı yolundaki haberlerin de sıklaştığı gözleniyor.

Öte yandan, göçmen sorununun baskısı altındaki Avrupa Birliği kanadından daha süratli bir şekilde HTŞ ile çalışma yönünde mesajlar geliyor.

Bu konu Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un önceki gün gerçekleştirdikleri görüşmede de gündeme gelmiştir. Scholz’un sözcüsü iki liderin Suriye’de “temel insan hakları, etnik ve dini azınlıkların korunması temelinde yeni liderlikle işbirliği yapmak konusunda mutabık kaldıklarını” duyurmuştur.

GÜVENLİK KONSEYİ BAYPAS EDİLEBİLİR Mİ?

Suriye sorununa kalıcı bir siyasi çözüm bulunacaksa, yola çıkılırken HTŞ ile ilgili bu pürüzün bir şekilde aşılması gerekecektir.

Üzerinde durulan formüllerden biri, HTŞ’nin kendisini fesh ederek başka bir yapılanmaya gitmesidir. Halep’i ele geçirdikten sonra ilk demecini 6 Aralık’ta ABD’nin “CNN” kanalına veren El Colani’nin mülakatının sonunda HTŞ’nin kendisini “her an fesh edebileceğini” söylemesi, bu ihtimale ciddiyet kazandırıyor.

El Colani, geçmişte başında bulunduğu örgütü fesh ederek yeni örgüt kurduğunda (HTŞ), BM Güvenlik Konseyi devamlılık gerekçesiyle, yeni örgütü de terör listesine dahil etmişti.

Suriye’de gidilebilecek yeni bir yapılanmanın “terör örgütü” listesine alınabilmesi, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin aralarında mutabakat olmasını gerektirir.

HTŞ’yi terörist gören Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti yeni yapılanmayı terör örgütleri listesine almak isteseler de, diğer üç üye ABD, Birleşik Krallık ve Fransa’nın buna karşı çıkması yeni bir karar alınmasını önleyebilir. Bu durum kuşkusuz El Colani’nin elini rahatlatacaktır. Ancak Güvenlik Konseyi’ndeki Rusya faktörü de tümden göz ardı edilmemelidir.

Şimdi işin püf noktasına geliyoruz. HTŞ’nin listeden çıkabilmesi, bu formülü destekleyecek Güvenlik Konseyi üyelerinin eline El Colani’nin üzerinde kendisini değiştirmesi, dönüştürmesi yönünde kullanabilecekleri kritik bir baskı kartı da vermektedir.

Bu açıdan bakıldığında değişim meselesi, önümüzdeki dönemde El Colani ile Türkiye de dahil olmak üzere Batılı merkezler arasında yürüyecek olan diyaloğun en hassas başlıklarından birini oluşturacaktır.