Falcı değilim ama bir iki gün içinde gerçekleştirilen ve herkesi şaşırtan “Şam’ın Düşüşü”nü, dört beş gün önceden görüp Gazete’de 05.12.2024 Perşembe günü yayımlanan 3979’uncu “Aydınlanma” yazımda şöyle demiştim:
“Suriye’de ‘zafer’ de ‘kurtarmaz’!
Önce Suriye savaşındaki ‘zaferi’, iktidarın tanımladığı biçimde anımsatalım:
Esad iktidardan düşürülecek, Şam’daki Emevi Camisi’nde Cuma namazı kılınacaktır! Şimdi bir an için düşünelim: Farz edelim ki ‘Zafere’ ulaşılmış, Esad iktidardan düşürülmüş, Şam’daki Emevi Camisi’nde Cuma namazı kılınmıştır.
Peki bunun Türkiye’ye yararı ne olacaktır?
Bu sorunun yanıtını Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunlar bakımından vermeye çalışalım:
1) Sayıları gayri resmi olarak on milyonu aştığı iddia edilen ‘sığınmacı’ sorunu çözülecek midir?
Yoksa bu sorun daha da şiddetlenecek midir?
2) Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’ye uyguladığı vize güçlükleri ortadan kalkacak mıdır?
Yoksa daha mı ciddileşecek ve yaygınlaşacaktır?
3) ABD desteğiyle kurulacak olan bir Kürt Devleti Bölgesi, Türkiye’nin ‘Kürt Sorunu’ başlığı altında yaşadığı problemlerinin çözümüne yardımcı olacak mıdır?
Yoksa tam tersi bir etki mi ortaya çıkacaktır?
4) Türkiye’nin Suriye Savaşı dolayısıyla yaptığı harcamalar daha azalacak mıdır? Yoksa oralardaki varlığını sürdürebilmek için daha fazla masraf mı yapmak gerekecektir?
5) Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleriyle, komşularıyla, ABD, Rusya, İran gibi ülkelerle ilişkileri bu ‘Zafer’den sonra daha mı dostça ve iyi olacaktır?
Yoksa bu ülkelerin Suriye’de çatışan çıkarları, Türkiye’yi daha sorunlu çıkmazlara mı sürükleyecektir?
6) Türkiye’nin, halkı bunaltan geçim ve toplumu isyan ettiren adaletsizlik sorunları, yolsuzluk, yoksulluk, yobazlık, yalancılık, yağcılık ve yasaklar gibi ‘Şahsım Devletinin’ açmazları, bu ‘Zaferden’ sonra çözüme mi kavuşacak, yoksa daha mı artacaktır?
7) Ve doğrudan iktidarı ilgilendiren son soru: Bu sorular (sorunlar) bağlamında ortaya çıkacak sonuçlar, seçmenlerin iktidara olan desteğini arttırır mı, azaltır mı?”
***
Şimdi herkes benim önceden sorduğum bu soruların yanıtlarını düşünüyor ve tartışıyor.
Elbette ben de bu yanıtları bilmiyorum ama Perşembe günkü yazımda belirttiğim gibi hiç de iyimser değilim.
Çünkü Ortadoğu’daki devletlerin çökertilmesinin ve bölgedeki istikrarın bozulmasının Türkiye’yi de olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum.
***
PEKİ ŞAM NASIL DÜŞTÜ?
Pragmatik ABD, “Siyasal İslam’la Dansı”nda eş değiştirdi:
11 Eylül saldırısından sonra, “Radikal Siyasal İslam”la mücadele için geliştirdiği ve yanlış olduğu özellikle Mısır’da ve öteki ülkelerde kanıtlanan “Ilımlı İslam” yaratma ve destekleme stratejisini terk etti.
Doğrudan “Radikal Siyasal İslam” ile uzlaşma aramaya başladı.
Bunun ilk örneğini Afganistan’da, ülkenin Taliban’a terk edilmesiyle gördük. İkinci örneğini de Suriye’de, HTŞ’nin Şam yolunda desteklenmesiyle yaşıyoruz.
***
Ne yazık ki HTŞ ile İsrail’i bir araya getiren ABD’nin bu yeni stratejisi de bölgede istikrarı sağlayamayacak, Ortadoğu’da geçerli olan dinci/mezhepçi ve etnikçi politikalar açısından çok daha istikrarsız olan geçici bir denge durumuna yol açacaktır.
Bu istikrarsız denge durumu ise çok daha fazla kan ve gözyaşı dökülmesine neden olabilir.
Türkiye’nin bir an önce Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” politikasına geri dönmesi gerekmektedir.