Dilin altındaki bakla: DEM Parti Erdoğan’ı yeniden aday yapar mı?

MHP lideri Bahçeli’nin “Öcalan Açılımının” bir amacı PKK’yı uzlaşmaya zorlamak, diğeri de DEM’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yine aday olmasının yolunu açmasını sağlamak. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un 27 Kasım’da CNN Türk’de Dicle Canova’ya söyledikleri MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan Açılımının “Terörsüz Türkiye’nin” yanı sıra Erdoğan’ın yeniden aday olma yolunu açma amacını da ortaya koyuyordu: “7 Mayıs 2028’den önce Meclis’te alınacak kararla Cumhurbaşkanımıza adaylık yolu açılabilir. Erdoğan, Türkiye’nin milli bir değeridir. Böyle bir değerimiz varken, güçlü bir liderimiz varken adaylık imkanının sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.”

Uçum, aslında -yazımına katkıda bulunduğu- Anayasa’nın 116’ıncı maddesini hatırlatıyor. Erken seçime TBMM karar verirse Cumhurbaşkanı son dönem görev yapmamış gibi, bir kez daha aday olabilecek.

Meclis erken seçim kararını beşte üç çoğunlukla, 360 oyla alabiliyor. AK Parti (267) ve MHP’nin (47) mevcut oy toplamları buna yetmiyor. Ama DEM’in 57 oyu eklendiğinde 360’ı geçiyor. O zamana dek birkaç oy eksilse de Cumhur İttifakı marifetiyle tamamlanabilir.

Hesap karmaşık değil ama DEM’in evet demesine bağlı.

Bahçeli’nin uzattığı el

Bu hesaba göre, Erdoğan’a Anayasa değişikliği gibi daha zor yollara başvurma zahmetine girmeden, yeniden aday olma yolunu DEM açabilir.

2015’te “Kürt Açılımının” tabutuna son çiviyi HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni Başkan yaptırmayacağız” demesi çakmıştı. Erdoğan’ın planı, Kürt sorununu çözmüş, Türkiye’ye Avrupa Birliği kapılarını yeniden açmış lider olarak Başkanlık sistemine geçmekti. Olmayınca, Bahçeli’nin uzattığı eli sıktı; Cumhur İttifakının temeli 7 Haziran 2015 seçimi gecesi Bahçeli’nin seçim tekrarı istemesiyle atıldı. Kürt açılımı yerini PKK’nın Suriye’de ABD ile işbirliğine bırakırken Erdoğan, Bahçeli’nin desteğiyle Başkan oldu.

Şimdi, “Tek seçenek Erdoğan” diyen Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te DEM Partililere uzattığı el sonrasında yeni bir açılımı konuşuyoruz. Bu açılımın da ikili niteliği var:

1- Meclis’te Kürt sorununu önceleyen bir partinin varlığını artık kabul edip bunu PKK’dan ayrı tutarak halkın ezici çoğunluğunu tepki gösterdiği terör/güvenlik sorununu çözme vaadi,

2- Bu rüzgârla DEM oylarına Meclis’te ve sandıkta talip olarak Erdoğan’ın yeniden aday olarak başta kalmasını sağlamak.

Aday olma yolunda Öcalan açılımı

CHP lideri Özgür Özel’in “Yeniden aday olmak istiyorsan 2025 Kasım’ına kadar gel, biz de oy verelim”şeklinde, ekonomik krize endeksli görünen önerisini unutmadan devam edelim.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 27 Kasım’da AK Parti Meclis grubuna hitabında, Bahçeli’nin “siyasi kariyerini ortaya koyarak” yaptığı “cesur ve ezber bozan” Öcalan açılımına “Kandil’den ve DEM Parti’den” gelen işaretleri ayrı ayrı değerlendirdiğini söyledi.

İşin püf noktalarından biri de bu. Erdoğan DEM’in ne diyeceği kadar PKK yönetiminin bulunduğu Irak’ın Kandil Dağlarından gelen ve gelecek tepkiyi de izliyor. Bu gerçekçi bir çizgi: sonuçta “silahlarını gömmesini” istediği muhatap DEM değil PKK.

Burada Uçum’un DEM Parti eş başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’nın, Bahçeli’nin son önerisi ardından Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığına başvuruları konusunda söylediği önem taşıyor: “Devlet uygun görürse bu görüşme gerçekleşir. Mesele ne görüşüleceği.”

Kandil ne diyecek?

Yani, Öcalan DEM temsilcilerine gerçekten “PKK silah bırakmalı” diyecek mi? Abdülkadir Selvi, Hürriyet’te DEM içindeki sertlik yanlılarının Öcalan’ın bu mesajı verirse tanık olmaları için eş-başkanlarla birlikte İmralı’ya gitme ihtimalini yazdı. Uçum’un söyledikleriyle paralel.

Peki, Kandil ne diyecek? Velev ki bu görüşme olur ve Öcalan velev ki “silah bırakın derse” PKK yönetimi buna uyacak mı?

Kandil’in şu sıra önceliği Ankara’nın kapsamlı sınır ötesi harekât tehditleri karşısında ABD’ye İran’a karşı Orta Doğu’da İsrail’in yanı sıra en güç olma değerini göstermek gibi görünüyor. Önceki “süreçte” Öcalan ile görüşen siyasetçilerden Ayla Akat Ata’nın, T24’te Cansu Çamlıbel’e “tabanın görüşünü” aktarırken söyledikleri, mealen ABD’nin bölgeyi, bölgesel güçlere bırakmayacağı varsayımına dayanıyor: “Türkiye’nin insafına ya da iradesine bırakılıp bırakılmayacağına bakmak lazım. Küresel denklem, burayı hiçbir gücün (Türkiye, Suriye, Irak, İran) tek başına iradesine bırakmayacak.”

PKK yönetiminin ABD’nin Donald Trump yönetimi altında da Suriye’den çekilmeyeceği varsayımıyla hareket edeceğini kestirmek mümkün; onlar da bekleyip görmek isteyeceklerdir.

Erdoğan ve onun deyişiyle Öcalan Açılımıyla “siyasi kariyerini ortaya koyan” Bahçeli’nin ise bir an önce yanıt duyma ihtiyacı var. Bu açılım olmazsa, yeniden aday olma açılımına B-planı, C-planıyla devam edecektir Erdoğan.