Suriye’ye kara harekâtı tartışması ve Rusya faktörü

Erdoğan, Irak ve Suriye’nin de adını geçirerek “terör tehdidi nereden geliyorsa kökünün mutlaka kazınacağını” söyledikten sonra şöyle dedi:

“İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır.”

Ne olabilirdi sınır güvenliğiyle ilgili bu “müjdeler”?

SINIRDAKİ EKSİK HALKALARI TAMAMLAMAK

Erdoğan, ardından 10 Kasım tarihinde Atatürk’ün ölüm yıldönümü törenindeki konuşmasının terörle mücadele bölümünde “güvenli bölgelere” de atıf yaparak, sözlerine bir ölçüde açıklık getirdi.

“Türkiye’nin güney sınırlarını kuşatma girişimini, yaptığı harekâtlar ve oluşturduğu güvenli bölgelerle önemli ölçüde akamete uğrattığını” söyledi Cumhurbaşkanı ve hemen ekledi:

“İnşallah önümüzdeki dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik kalan halkalarını da tamamlayacağız. Bir başka ifadeyle, terör örgütleriyle ülkemiz sınırları arasındaki irtibatı tamamen keseceğiz.”

FIRAT’IN BATISINDA SINIRIN TÜMÜ GÜVENLİ BÖLGE İLE ÇEVRİLİ

Erdoğan, “eksik kalan halkalar” ifadesiyle nereyi işaret ediyor? Bu soruya Suriye bağlamında yanıt ararsak, önce Türkiye-Suriye sınır haritasına bakmamız gerekiyor.

Türkiye’nin Suriye ile olan 911 kilometre uzunluğundaki sınırını Karkamış’tan Suriye topraklarına giren Fırat nehri ikiye bölüyor. Sınırın Karkamış’tan batıya doğru uzanan 442 kilometrelik bölümünün tümünün güvenliği Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye topraklarında “ileriden kontrol altına” alınmış durumda.

TSK, sınırın Fırat’ın batısındaki hattında Suriye topraklarının içinde üç ayrı harekât bölgesinde faaliyet gösteriyor, eski adı ÖSO olan Suriye Milli Ordusu (SMO) unsurlarıyla birlikte. Karkamış’tan batıya doğru uzanan sınır hattının karşısında 1) Fırat Kalkanı, 2) Zeytin Dalı ve 3) İdlib Harekât Bölgeleri bulunuyor.

YA FIRAT’IN DOĞUSU?

Buna karşılık Karkamış’tan itibaren doğuya, Irak’a doğru gittiğimizde, sınırın 469 kilometrelik bu bölümünün tümü bu şekilde “ileriden kontrol” altına alınmış değil. Bu sınır hattının ortasında Tel Abyad ile Resulayn arasında 155 kilometre genişliğinde ve ortalama 30 kilometre derinliğinde “Barış Pınarı Harekât Bölgesi” var.

Fırat’tan bu harekât bölgesine kadar uzanan ve üzerinde Kobani’nin de bulunduğu 81 kilometrelik sınır hattı kesiti Erdoğan’ın konuşmasında kastettiği “eksik halka” kapsamına giriyor. Harekât bölgesinin doğu ucundan Irak’a kadar uzanan 233 kilometre kadar sınır hattını da yine bu çerçevede görebiliriz.

Türkiye, bu bölgelerde asker bulundurmamakla birlikte, insansız hava araçlarıyla sıkça düzenlenen nokta operasyonlarıyla PKK/YPG/PYD unsurları etkisiz hale getiriliyor; ayrıca zaman zaman bu bölgelere Hava Kuvvetleri tarafından harekâtlar düzenleniyor.

Sahadaki bu tabloyu çizdikten sonra, Erdoğan’ın “güvenli bölgenin eksik kalan halkalarını da tamamlayacağız” sözlerini değerlendirdiğimizde, öncelikle “Barış Pınarı” bölgesinin doğu ve batısında PKK/YPG/PYD faaliyetine açık duran bu iki alanı kastettiğini söylemek mümkün.

SÜREKLİ GÜNDEMDE TUTARAK BASKI YARATIYOR

Erdoğan, bu ihtimali tartışmaya açıktan sonra konunun gündemde kalmasını sağlayan bir çıkış daha yaptı. Cumhurbaşkanı, 12 Kasım’da Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretlerinden dönerken gazetecilere açıklamaları sırasında bu konudaki bir soru karşısında “Sınır ötesi operasyonlarımız her zaman gündemimizde. Tehdit hissedersek her an sınır ötesi operasyonlarımıza başlayacak hazırlığımız mevcut” diye konuştu.

Yanıtının bir başka yerinde “Bundan sonra atacağımız adımlar”dan söz etti, devamında “sınırlarda hala teröristlerin tutunduğu risk oluşturan alanlar”a dikkat çekerek, bunların “tamamen temizlenmesi” hedefini vurguladı.

Görüleceği gibi, Erdoğan, süreklilik içinde Türkiye’nin Suriye’ye yeni bir harekât düzenlemesi ihtimalini gündemde tutuyor, böylelikle bu meselede bir baskı yaratmayı hedefliyor konuyla ilgili bütün aktörler üzerinde.

30 KİLOMETRE DERİNLİKTE HER FAALİYET TEHDİTTİR

Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışının hemen ardından 15 Kasım’da AK Parti Sözcüsü Adana Milletvekili Ömer Çelik tartışmaya dahil oldu. “Yakın zamanda sınır ötesine kara harekâtı planlanıyor mu?” sorusu üzerine Çelik, “TSK’nın Cumhurbaşkanımız tarafından talimat verildiği andan itibaren harekete geçecek şekilde sürekli tetiktedir. İhtiyaç duyulduğu, talimat verildiği andan TSK kara harekâtına başlayacak konumdadır” dedi.

Çelik’in açıklamasının altı çizilmesi gereken bir yönü, Türkiye’nin, Suriye ve Irak’ta “sınırdan itibaren 30 kilometre derinlikte herhangi bir terör örgütü görmek istemediğini” belirtmesidir.

ERDOĞAN’DAN RUSYA’YA HASSAS MESAJ

Tam bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Brezilya dönüşü yaptığı açıklamadaki ilginç bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyoruz. Uçakta Erdoğan’a yine “Suriye’nin kuzeyinde yeni harekât” ihtimali soruluyor.

Erdoğan, yanıtında “Türkiye’nin Amerika’nın Suriye’den çekilmesinin oluşturacağı duruma da, mevcut duruma da hazırlıklı olduğunu” söylüyor. “Bu konuda Rusya ile gerekli görüşmelerimizi yapmak suretiyle Suriye’deki havayı bölgenin lehine çevirme gayretindeyiz” diye konuşuyor.

Neden Rusya?

Çünkü, 2019 yılı ekim ayında TSK’nın “Barış Pınarı Harekâtı”nı tamamlamasından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında imzalanan 22 Ekim 2019 tarihli Soçi Mutabakatı’nın 5’inci maddesi, Rusya’ya bu alanda önemli bir sorumluluk yüklüyor.

Bu madde özetle şunu söylüyor: Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekât alanının dışında kalan (Erdoğan’ın eksik halka nitelemesi) sınırın Suriye tarafına gireceklerdir. Ve buradaki YPG unsurları ve silahlarının Türkiye/Suriye sınırının 30 kilometre dışına çıkartılmasını temin edeceklerdir. Bu çerçevede sınıra 10 kilometre derinlikte Türk-Rus ortak devriyeleri de başlatılacaktır.

Bir başka deyişle, “eksik halkalar”daki durum öncelikle Rusya’nın sorumluluğuna girmektedir.

Zaten bir süredir Ankara’dan yükselen harekât çıkışlarına karşı rahatsızlık ifadelerinin önce Rusya’dan gelmesi de şaşırtıcı değildir.

Yarın, Erdoğan’ın gündeme getirdiği yeni askeri harekât ihtimalini, meselenin ABD’deki yeni Trump Yönetimi boyutunu da dahil ederek tartışmaya devam edelim.