Adalet çökünce devlet de çöker!

BUGÜN İSTANBUL’UN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNUN YILDÖNÜMÜ...

UNUTMADIK!

AMA ADALETSİZLİK DE UNUTULMAZ:

Osman Kavala artık, ülkemizdeki adaletsizliğin simgelerinden biri olarak tarihe geçti.

Aynı durum Selahattin Demirtaş için de söz konusu.

Şimdi Can Atalay da bu simgelere eklendi!

***

Yukarıda saydıklarım sadece simge isimler...

Bir de simge olaylar ve gruplar var:

Örneğin, Kanun Hükmünde Kararnamelerle, yani idari kararlarla görevlerinden atılan, “KHK’liler” denilen, yüz binlerce kişi...

Örneğin, yargı tarihinin gördüğü en büyük saptırmalardan biri olan bir dava sonunda, yeşili, çevreyi, parkı, kamu yararını korudukları için, “darbeci” olmakla suçlanan Gezi Parkı Direnişi mağdurları...

Örneğin, içlerinde avukatların ve sanatçıların da bulunduğu, yasal haklarından mahrum edildikleri için, açlık grevi yapan mahkûmlar...

Örneğin, tahliye edilme hakları geldiği halde edilmeyenler...

Örneğin, anneleri hapiste olduğu için, cezaevlerinde yaşayan bebekler ve çocuklar...

Örneğin, çok hasta ve çok yaşlı mahkûmlar...

***

Bunlara karşılık, Sinan Ateş cinayetinin siyasal ayağı hâlâ karanlık...

8 yaşındaki Narin Güran kızımızın neden ve kimin tarafından boğularak öldürüldüğü hâlâ bir bilmece...

Çevreyi, doğayı koruyan Reşit Kibar, yağmacıların adamı tarafından öldürülüyor...

26 sabıkası olan ve aranan bir suçlu, polis kızımız Şeyda Yılmaz’ı katledebiliyor...

Adalet mekanizmasına güvensizlik o dereceye ulaştı ki Münevver Karabulut cinayetinin katilinin mezarı açılıp, tabutun içindeki kişinin o olup olmadığı bile araştırılıyor...

Ekrem İmamoğlu’nun önü “Ahmak Davası” kullanılarak, yargı kararıyla kesilmek isteniyor:

Her yıl en az yüz çocuk kayboluyor...

Her gün en az bir kadın öldürülüyor...

Sabıkalı bir manyak iki kadını öldürüp intihar ediyor...

İstanbul’un göbeğinde, Beyoğlu’nda iki kişi bir kadına saldırıyor; önce serbest bırakılıp sonra tepkiler üstüne tutuklanıyorlar...

Türkiye ulusal ve uluslararası mafyanın cirit attığı bir uyuşturucu pazarı haline dönüşüyor...

Okullarımız pislik içinde ama iktidar belediyelerin okulları temizlemesini engelliyor, çocuklarımızın sağlığını tehdit ediyor...

Ve bir günde 648 haber ve sosyal medya içeriğine yasak getiriliyor!

***

Siyasal iktidar ve onun emrindeki yargı, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına bile uymuyor.

Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın üçüncü kez seçilemeyeceğine ilişkin açık hükmüne rağmen, üstelik bütün yetkileri elinde toplamış olarak bizi yönetiyor.

Siyasal iktidar ve TBMM, yine Anayasa’mızın açık emrine rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM’nin kararlarına uymuyor.

Değerli okurlarım anımsayacaklar, on Batı ülkesinin büyükelçileri, Türkiye’nin AİHM kararlarına uyarak Osman Kavala’yı serbest bırakmasını istemiş ve hiçbir sonuç alamamıştı:

“Kanada, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri büyükelçilikleri olarak birlikte, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri ve iç hukukuyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.”

***

Şimdi de Avrupa Parlamentosu’nun on bir üyesi tarafından, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a Can Atalay için bir mektup gönderildi:

“Atalay lehine verilen tüm kararlara rağmen, başta siz Meclis Başkanı olmak üzere, Türk yetkililerinin Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) açık ve net kararlarını uygulamamasını şiddetle kınıyoruz.” 

***

Erdoğan/AKP iktidarının ülkeyi 22 yılda getirdiği yer:

Ne can ne mal güvenliği ne de adalet kaldı...

Hani tımarhanedeki deli sormuş; “Siz dışarda kaç kişisiniz?”