Bu iktidar yirmi küsur yıldır, hükümetin ve devletin bütün kurumlarını, hem kadro hem işleyiş olarak AKP’lileştirdi; AKP ise zaten lider partisi.

Dolayısıyla, karşımızda bizzat kendisinin de ifade ettiği gibi (“bizzat” zaten“kendisi” demektir, vurgu için kullandım) gerçek bir “Şahsım Devleti” var! 

Devlet “Şahsımın” olunca, eğitimde, hukukta ve “sığınmacı” politikasında “Devlet Gücü” kullanılarak toplumsal yapı da yozlaştırıldı.

Sonuçta, eski Devleti yıktılar ama, iddia ettikleri “Yeni Türkiye”yi de kuramadılar; kuramayacaklar da!

***

Bir devletin genel yapısı, işleyişi, kadroları göreceli bir istikrara sahiptir.

Oysa “Şahsımın” çok sert virajlar sergileyen, ödüller ve cezalarla da desteklenen, birbirine taban tabana zıt siyasal ve ekonomik duygu ve düşünceleri “devlet politikaları” olarak ilan ediliyor.

PKK, Faiz, Esad, Libya, Sisi, Kürt Açılımı, ABD, AB, konularındaki sert virajlar, yandaş ve tetikçi medya mensuplarını bile çaresiz rüzgârgüllerine çevirdi.

***

Uğur Dündar, Müjdat Gezen’e, bir televizyon programında şu fıkrayı anlatmıştı (özet olarak):

Napolyon, Washington’da, ABD Başkanı Biden’a şöyle der:

“Elinizdeki bu yüksek teknolojiye dayalı silahlar bende olsaydı, Waterloo Savaşı’nı kaybetmezdim.”

Moskova’da Putin’e şöyle der:

“Elinizdeki KGB gibi güçlü bir istihbarat örgütü bende olsaydı, Waterloo Savaşı’nı kaybetmezdim.”

Ankara’ya gelir, Erdoğan’a şöyle der:

“Elinizdeki medya gibi bir basın bende olsaydı, Waterloo Savaşı’nı kaybettiğimi kimse duymazdı.”

(Bu fıkra X’te Çiğdem Bayraktar Ör tarafından da yazıldı.)

***

Radyo, televizyon ve gazetelerin, özetle “Medya”nın geniş kitleleri yönlendirmesindeki gücü iyi bilinir.

Ben de “Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği” adlı kitabımda bunun ilkelerini özel bir bölümde anlattım.

Şimdi bir de insanların birbirleriyle haberleştikleri, olayları izledikleri “Sosyal Medya” çıktı; klasik medyayı bile geride bıraktı.

Ama ne yazık ki “Şahsım Devleti”nin ikiye böldüğü ve birbirlerine düşmanlaştırdığı seçmenlerin iktidar yanlısı olanları, ne medyanın ne de Sosyal Medya’nın gerçek haberleri veren kesimini izliyorlar...

Onlar sadece “Şahsım Devleti”nin medyasından ve “Trollerin Sosyal Medyası”ndan besleniyorlar.

14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde, sahte videolarla yapılan dezenformasyon iletileri bu nedenle etkili oldu.

Bunu aşmanın tek ve biricik yolu, “Yüz yüze iletişimdir”.

Üstelik önümüzdeki seçim “Genel” değil, “Yerel” seçimdir.

Dolayısıyla, seçmeni ile “Yüz yüze iletişimi” kuran, sık miting yapan, sendikaları, esnafı ziyaret eden, siteleri gezen, el sıkışan, dert dinleyen aday, “Kitle İletişim Araçlarını” özellikle televizyonları da iyi kullanırsa, çok daha avantajlı olacaktır.

Ekrem İmamoğlu bu konuda hem deneyimli hem de başarılı bir adaydır...

Bu özelliği onun şansını artırmaktadır.

For more than twenty years, this government has aligned all institutions of the government and the state with the AKP, both in terms of staff and functioning; AKP is already the leading party.

Therefore, as he himself stated (“personally” already means “himself”, I used it for emphasis), we have a real “Personal State”!

When the State became "My Own", the social structure was also corrupted by using "State Power" in education, law and "refugee" policy.

As a result, they destroyed the old State, but they could not establish the "New Turkey" they claimed; They won't be able to establish it either!

***

The general structure, functioning and staff of a state have relative stability.

However, my "personal" political and economic feelings and thoughts, which show very sharp bends and are supported by rewards and punishments, are declared as "state policies".

Harsh turns on the issues of PKK, Faiz, Assad, Libya, Sisi, Kurdish Initiative, USA, EU have turned even partisan and trigger-happy media members into helpless windmills.

***

Uğur Dündar told Müjdat Gezen the following joke in a television program (in summary):

Napoleon says the following to US President Biden in Washington:

“If I had these high-tech weapons you have, I would not have lost the Battle of Waterloo.”

He says to Putin in Moscow:

"If I had a strong intelligence organization like the KGB you have, I would not have lost the Battle of Waterloo."

He comes to Ankara and says to Erdoğan:

"If I had a press like the one you have, no one would have heard that I lost the Battle of Waterloo."

(This paragraph was also written by Çiğdem Bayraktar Ör in X.)

***

The power of radio, television and newspapers, in short, "Media", in directing large masses is well known.

I explained the principles of this in a special chapter in my book titled "Theories of Social Change and the Reality of Turkey".

Now, "Social Media" has emerged, where people communicate with each other and follow events; It left even classical media behind.

But unfortunately, the pro-government voters, who have been divided into two by the "Personal State" and made enemies of each other, do not follow the part of the media or Social Media that gives real news...

They are only fed by the media of the "Personal State" and the "Social Media of the Trolls".

This is why disinformation messages made with fake videos were effective in the 14-28 May 2023 elections.

The one and only way to overcome this is "Face to face communication".

Moreover, the upcoming election is not a "General" election, but a "Local" election.

Therefore, a candidate who establishes "face-to-face communication" with his voters, holds frequent rallies, visits unions and tradesmen, visits sites, shakes hands, and listens to concerns will be much more advantageous if he uses "Mass Media" especially televisions well.

Ekrem İmamoğlu is both an experienced and successful candidate in this regard...

This feature increases his chances.