Dağ fare doğurdu sözü AK Parti’nin 14 Ağustos 23üncü kuruluş yıldönümü kutlamasını tam tarif ediyordu. Yeni bir başlangıç niyeti dile getirilse de akıllarda “Sonun başlangıcı mı?” sorusunu canlandıracak türdendi.
Gözler hem kutlama öncesi -parti yetkililerinde yükseltilen- milletvekili ve belediye başkanı transferlerinde hem de Cumhurbaşkanı ve parti lideri Tayyip Erdoğan’ın yapacağı konuşmadaydı ki konuşma içeriğine dair beklenti de yine parti yetkililerince yükseltilmişti.
Erdoğan’ın konuşmasının ilk bölümü sıradan bir AK Parti TBMM Grup konuşması durağanlığındaydı: şu kadar yol, bu kadar adliye binası yapılmıştı. Milli gelir işte nereden nereye artmış, AK Parti çalışanların ve emeklilerin umudu olmaya devam ediyordu.
Bu kısımda AK Parti kaynaklarının öncesinde söylediği üzere Cumhurbaşkanının üzerinde iki gün çalıştığı iddiasını destekleyecek bir konuşma metni yoktu. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un ekibinden herhangi bir editör, önceki konuşmalarından kes-yapıştır yöntemiyle hazırlayabilirdi.
Acaba konuşmanın ikinci bölümünde mi gelecekti asıl siyaseti sarsacak açıklamalar?
Yeni başlangıç mı, yola devam mı?
Erdoğan’ın konuşmasının ikinci bölümüne “Bizim de hatalarımız oldu” diye girmesi, “Özeleştiri” sözcüğünü kullanması, ismen anmasa da doğrudan 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde AK Parti’nin yenilgisine atıftı. 23 yıl önce kuruluşundan beri hemen her seçimde CHP’nin iki katına yakın oy alan partisi, 31 Mart’ta CHP’nin gerisine düşmüş, 31 Mart 2019’de elden çıkan büyükşehir ve il belediye başkanlıkları geri alınamadığı gibi, MHP’yle işbirliği yapılan bazı yerler dahil yeni elden çıkanlar da olmuştu.
Erdoğan’ın “yorulanlar çekilsin”, ya da “kimse koltuğuna güvenmesin” türü uyarılarla “ayak bağı olanların gözünün yaşına bakmayız” tehdidi de sonbaharda yapılması beklenen AK Parti Kongresinde yeni bir başlangıç olabileceği izlenimini veriyordu.
Üstelik Erdoğan “siyasetin merkezini” hedef gösteriyor, CHP lideri Özgür Özel’in siyasi diyalog girişimi nedeniyle muhalefete eski sertliğinde yüklenemiyor, muhalefeti de kendilerinin normalleştirmeye başladığını söylemekle yetiniyordu.
Ama bu sözlerden sonra Erdoğan yeni başlangıç ümidini zayıflatan çiviyi çakıyordu: yola devam, hem de MHP ile birlikte yola devam edecekti.
Bu transferlerle mi?
Beklentinin önceden -tekrar olacak ama- AK Partililerce yükseltildiği transferler ise hayal kırıklığıydı.
Burada Medya Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın bir gün önce “15 belediye başkanı var, iki de milletvekili ama görüşmelerimiz sürüyor” açıklamasını tek başına sorumlu tutacak değilim. Dağ da parti kademelerinde konuşulanları aktarıyordu.
Demek ki diğer partilerden AK Parti’ye, ülkeyi 22 yıldır tek başına yöneten partiye geçme görüşmeleri başarılı olamamıştı ki milletvekili sayısı artmamış, zaten AK Parti’ye geçeceklerini belli eden iki eski İYİ Partiliyle sınırlı kalmıştı. Belediye başkanı sayısı da 13’te kalmıştı, içlerinde bir tek il belediye başkanı, ya da bir tek Türkiye çapında konuşulacak büyük ilçe başkanı yoktu. Kendi partisiyle kavgalı bir DEM Partili ve bir İYİ Partili hariç ağırlık Yeniden Refah Partili küçük ilçe ve belde başkanlarındaydı.
Belki artık onların gözünde AK Parti eskisi kadar ışıldamıyor bu yeni başlangıç hamlesinde yer almaktan fayda görmüyorlardı.
Nasıl başlarsa öyle gider. Dünkü tablodan sonra diğer partilerden milletvekili ve belediye başkanlarından AK Parti’ye geçme teklifi alanların pazarlık gücünün yükseldiğini söyleyebiliriz.