Tuğrul Türkeş’i nasıl bilirsiniz?

Geçen hafta AK Parti Ankara Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Heyeti Başkanı Yıldırım Tuğrul Türkeş’in Gazete Duvar’da yayınlanan mülakatında Osman Kavala’ya ilişkin sözleri gündem oldu.

Ne diyor Tuğrul Türkeş?

“Avrupa Konseyi’ne biz kendimiz müracaat etmişiz. Gelişmişlik ölçütü olarak buraların bir parçası olmak istiyorsan, uyarılarını dikkate alacaksın. Ekonomimiz iyi değil. Mehmet Şimşek Bakanımız debeleniyor, ama hukuk doğrudan işlemediği için ekonominin iyileşmesi konusunda zorluklar yaşıyoruz. Osman Kavala’nın yeniden yargılanması için heyet oluşturulduktan yarım saat sonra ret kararı verdi. Ben buna manidar derim. 16 sayfalık dilekçeyi bir saatte okudum. Yarım saat içinde karar veriyorsanız dosyanın 30 klasörüne hakimsiniz demek ki. Halbuki adam yedi senedir içeride. Bakanımız Yılmaz Tunç’tan rica ettim, bir ara ziyaret edeceğim. Osman Kavalı’yı da ilk kez o ziyarette görmüş olacağım. Gerçek milliyetçilik budur.”

Türkeş’in bu çıkışı özellikle muhalefet çevrelerinde epey ses getirdi. CHP Genel başkanı Özgür Özel, haftalık grup toplantısında Tuğrul Türkeş’e övgüler yağdırdı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ise Tuğrul Türkeş’in sözlerinin soyadına zarar verdiğini ifadeyle,babasının davasından,manevi ve fikri mirasından zerre kadar nasiplenmemekle suçladı.

Sınıf arkadaşım Tuğrul

Tuğrul Türkeş’i yarım asrı aşkın bir süredir tanırım. Ankara Kolejinden sınıf arkadaşımdır. Hatta Lise birinci sınıfta aynı sırayı paylaştık. Hatırladığım kadarıyla hiçbir zaman parlak bir talebe olmadı. Bizim zamanımızda notlar 10 üzerinden verilirdi. Tuğrul beşten şaşma, altıyı aşma, dörde yanaşma prensibine titizlikle uyan öğrencilerdendi. Salak biri hiç değildi. Ama pek rastlanılmayan türden fena halde solaktı. Sol kolunu dirsekten ve bilekten 90’ar derece kırarak yazdığından yazılı sınavlarda ortak kullandığımız sıranın masasının neredeyse tamamını kaplardı. Zavallı ben, bir köşeye çekilerek Tuğrul’un bitirmesini bekler, kalan sürede de ben yazmaya çalışırdım.

Talebeliğinde hiç siyaset konuştuğunu anımsamıyorum. Bizim lise yıllarımız 12 Mart öncesi sağ sol çatışmasının en azgın dönemiydi. Başbuğ’un oğlu sıfatıyla aşırı solcuların bir numaralı hedefi olmasına karşın Tuğrul’un bir gün bile ne resmi ne gönüllü bir koruma aldığını gördüm. Hatta fiziki benzerliği olmasa kolejde çoğu kimse Alparslan Türkeş’in oğlu olduğunu bile farketmezdi.

Liseden sonra uzun yıllar görüşmedik. Hacettepe Üniversitesini güç bela bitirdikten sonra bir ara ticarete atıldığını duydum. MHP Genel Başkanlığı’na aday olup kaybettiği olaylı Parti kurultayını yurt dışında televizyonlardan izlemiştim. Sonra “Aydınlık Partisi”ni kurduğunu ve adı sanı pek duyulmayan bu Partiyi uzun süre el altında tuttuğunu hatırlıyorum.

Tuğrul Türkeş köpeği Villy’e kavuştu

Bakanlıkta çok taraflı siyasi işlerden sorumlu genel müdürü olduğumda yollarımız bir kez daha kesişti. Bütçe görüşmeleri vesilesiyle TBMM’de her karşılaştığımızda, Tuğrul’a Avrupa Konseyi’nde Türkiye’nin çok önemli meseleleri bulunduğunu, iyi lisan bilen milletvekillerine şiddetle ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak AKPM’deki Türk Grubuna girmesini israrla tavsiye ederdim. AKPM’de ne zaman Tuğrul Türkeş’in adı gündeme gelse, hala “Bu işleri başıma sen sardın” diye serzenişte bulunur.

Tuğrul birkaç gün önce iki sene evvel kaybettiği “Villy” isimli köpeği boynundaki çipi sayesinde bulunduğunda çocuklar gibi sevindi. Tweet’ler attı. Öğrendiğime göre köpeğini bir seyahate giderken kısa süreliğine bir ahbabının çiftliğine bırakmış. Hayvancağız da sahibinin hasretine dayanamayıp ertesi gün firar etmiş. Köpeğin cinsini sorduğumda “SOKÖ” cevabını aldım. Sokak köpeğiymiş. Bakalım TBMM’deki sokak hayvanlarıyla ilgili yasaya nasıl oy verecek, onu da çok merak ediyorum.

Gerçek milliyetçi kim?

Milliyetçilik bilgilerim Mülkiye’de öğrendiklerimle sınırlı kaldığından gerçek milliyetçilik hangisi tartışmasına girmek istemiyorum. Ancak Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi (AK) ile ilişkilerinin geliştirilmesi için çaba göstermek Tuğrul Türkeş’in sadece hakkı değil, aynı zamanda görevidir.

Türkiye’nin AKPM’de farklı Partilerden toplamda 18 milletvekili üyesi var. AKPM gündeminin belirlendiği, önemli kararların alındığı Daimi Komitede Tuğrul Türkeş heyet başkanı olarak AK Partiyi değil, Türkiye’yi tek başına temsil etmektedir.

Türkiye, FETÖ’nün 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra Avrupa Konseyinde, bir ara kurtulduğu denetim sürecine yeniden alındı. Denetim altına alınmak, AK’nın bir ülkeye ”İnsan hakları ve hukuka aykırı uygulamaların açısından gözüm üzerinde, ayağını denk al” demesi anlamına gelir. Halen denetim altında olan diğer ülkeler, Azerbaycan, Ermenistan, Bosna Hersek, Moldova, Arnavutluk, Sırbistan ve Rusya, denetimden öyle pat diye de çıkılamıyor.

Denetim Komisyonu rapörtörleri denetim altındaki ülkeleri ziyaret ediyor, görüşmeler yapıyor, rapor hazırlıyor. Bu rapor olumlu görülürse AKPM Genel kurulunun kararıyla ülke denetimden çıkıyor, bu sefer de üç yıl süreyle denetim sonrası diyalog süreci başlıyor.

Tuğrul Türkeş denetim komisyonunun Türkiye raportörü Schennachın geçtiğimiz Haziran ayındaki Türkiye temaslarında Osman Kavala dahil randevuların alınmasında görevi gereği aracılık etmiştir. Yadırganacak bir durum yoktur.

Hukuk olmadan yatırım gelmiyor

Gelelim Tuğrul Türkeş’in ekonomi ile ilgili söylediklerine. Son dönemde Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerinde gözle görülür bir düzelme yaşandığı doğrudur. CDS’ler (risk primi) 700’lerden 200’lere düştü, cari açık azaldı, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri rekor seviyelere ulaştı. Buna rağmen, “carry trade” denilen döviz kuru üzerinden para kazananlar haricinde Türkiye’ye Batıdan yatırımcı gelmiyorsa, bunun sebebini bilmek için iktisat alimi olmaya gerek yok. Kara para aklamada OECD’nin gri listesi neyse, siyasi açıdan da AK’nın denetim süreci odur. Avrupa Konseyinin denetim sürecinde olan bir ülkeye kolay kolay yabancı yatırım gelmez.

Tuğrul Türkeş altı dönemdir TBMM’de görev yapan deneyimli bir siyasetçi. Bir ara Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptığından devlet tecrübesi de var. Ağzına geleni söyleyen tipten bir politikacı değil. Sosyal medyayı gayet dikkatli kullanıyor.

Ne dersiniz? Tuğrul Türkeş kendi ifadesiyle “köyün delisi” mi? Meclis’in akil adamı mı?