Provokasyonsa bile zemini siz hazırladınız

10 yıl önce “Bu göçmenler Türkiye için beka sorunudur.” dediğimiz zaman ”ittifak” halinde demediklerini bırakmadılar. “Faşist” olduk, “ırkçı” olduk.

İttifakta kimler yoktu ki!

Siyasal İslamcılar, Fetöcüler, eski fetöcüler, neo fetöcüler, yetmez ama evetçiler, AB destekli liberaller, fondaşlar, alayı.

Biz “Bu göç normal değil, bu yolla Türkiye’de iç istikrarsızlık yaratılmak isteniyor, Türkiye’de en zorlu dönemlerde bile çıkmayan iç çatışma ortamı hazırlanmak isteniyor, ileriye dönük yeni bir etnik kavga hazırlığı yapılıyor, sınır kentlerimizin yapısı bile bile bozuluyor” diyorduk.

Onlar ise “ensar muhacir” muhabbeti yapıyorlardı.

Onlar din kardeşiydi, biz ise pis laikler!

Sonra ufak ufak olaylar uç vermeye başladı.

Önce Ankara’nın bir semtinde, sonra İstanbul’da varoşlarda.

Fazla büyümeden bastırıldı.

Ve son olarak dün gece Kayseri’de.

Kayseri’deki şimdiye kadar olanların da çok ötesinde.

Suriyeli bir sapık, yine Suriyeli 6 yaşında bir çocuğu taciz edince, Kayseri’de bir mahalle ayaklandı.

Suriyelilere saldırı başladı, olaylar geç saatlere kadar sürdü.

Evler, otomobiller, sokaklar yakıldı.

Üstelik Suriyelilere savaşvari görüntülerle saldıranlar evleri “tekbirlerle” ateşe verdiler, laik sloganlarla değil.

Türkiye’nin en muhafazakâr kentlerinden birinde dahi kimse ensar muhacir falan dinlemedi, takmadı.

Ve kimse düşünmedi, “Yahu suç bireyseldir, bu suçu işleyen bir Türk de olabilirdi” demedi.

Bizin yıllardır söylediğimiz de işte tam buydu.

Göstermeye çalıştığımız bugünler ve beterleri idi.

Şimdi birileri kalkıp, “provokasyon” diyebilir.

Doğru da olabilir.

Muhtemelen provokasyon da vardır işin içinde.

Ama biz zaten bunu da söylemedik mi yıllarca.

Siz bir ülkeyi, bir toplumu, bir milleti provokasyona açık hale getirirseniz, birileri de gelir provoke eder.

Türkiye’yi yönettiğini zannedenler tüm bunları göremediler.

Gösterenlere hakaret ettiler.

Kendi öngörüsüz küçük akıllarını dev aynasında görüp, cühelanın alkışlarını yön gösterici zannederken, işin bu yönü de var diyenleri düşman belleyip susturmaya çalıştılar.

Geldiğimiz yer ortada demeyeceğim.

Beterini daha görmedik.

Belli ki bunlar fragman.

Bu çorabı bu ülkenin başına ittifak halinde ördünüz.

Bile bile ördüyseniz ihanettir.

Bilmeden ördüyseniz cehalet.

Tarih açısından sonuç değişmez.


Doğru muhalefet yol gösterdi

Ana muhalefet lideri Özgür Özel, önce benimle yaptığı görüşmede “Göçmen ve sığınmacı sorununu Beşar Esad’la görüşerek çözeceğiz” dedi.

Geçen hafta perşembe günü bu yaklaşımını kamuoyuna açıkladı.

Cumartesi günü de bunun nasıl yapılacağını Teke Tek’te anlattı, bunun için girişimlerde bulunduklarını açıkladı.

Ve “doğru muhalefet yapmanın” etkisi anında görüldü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden kurmamak için hiçbir sebep yok. Daha önce nasıl yaptıysak, yine yapabiliriz” dedi.

Hatta yetinmedi “Esad ile yeniden ailecek görüşebiliriz” demeye başladı.

Yol gösterici, etkili muhalefet tam da budur.

İktidarı yola getirmektir.

Zaten Özgür Özel de “Bunu yapmak için seçimi bekleyemeyiz. 4 sene sonra çok geç olabilir. Biz yolu açarız, iktidar istiyorsa oradan yürüyebilir” diyerek asıl amacının iktidarı bu akılcı çözüme yöneltmek olduğunu söylemişti.

Haklı da çıktı.

Düne kadar Esad’ın adını ağzına almayan, istihbarat teşkilatları vasıtasıyla temas kuracağını söyleyen Erdoğan, birdenbire 2007’lere dönmekten “Ailece dostluk kurmaktan” bahsetmeye başladı.

Tabii ki, Erdoğan’ın Heraklitos’u tanımasını ya da sözlerini ezbere bilmesini beklemiyorum.

Ama en azından “Aynı suda iki kere yıkanılmayacağı” yolundaki cümlesine bir kulak aşinalığı vardır diye düşünüyorum.

Bazılarınız Heraklitos’u bilmediğini nereden çıkarıyorsun diyebilir.

Bunu diyene ben de şöyle derim, “Heraklitos’u bilseydi, ‘Her arzu edilenin elde edilmesi iyi değildir’ veya ‘Adaletsizliği bir yangından daha çabuk önlemeliyiz’ dediğini de bilirdi.”    


Seçim habercisi ürün

Ortalıkta pek erken seçim hava yok gibi görünüyor diyorum ama belki de yanılıyorum.

Erken seçim atmosferine çok yaklaşmış olabiliriz.

Bunun söylememin bir nedeni var.

Seçim dönemlerinde çok satılan bir ürün bugünlerde yine piyasaya çıktı.

Gerek haber televizyonlarında gerekse sosyal medyada ürünün bolca reklamı dönüyor, ürün çıkıp kendini anlatıyor ve yine Reklam Etik Kurulu’nun el koymasını gerektirecek kadar yanlış bilgiler de ürünü parlatıyor.

Sadece seçim dönemlerinde para eden bu ürünün şimdilerde yeniden piyasaya sürülmüş olmasından ötürü “Belki de erken seçim umduğumuzdan daha yakın” diye düşünüyorum.

Ancak bu ürünün bu seçimde de para edip etmeyeceğini çok merak ediyorum.

Kim bilir belki de tüketici şikayetlerine bağlı olarak bu seçimde fiyatında damping yapmıştır!


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Çevresi aptallarla çevrili olanın kendisinin de aptallaşacağını bildiğimiz zaman.