Örgütün yediği ilk Bakan

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca istifa etti mi etmedi mi?

Görevden affını mı istedi, görevden affını istemesi mi istendi?

Dünden beri bu soru yanıt arıyor.

Dedikodu dün gün boyu yayıldı, konuşuldu ama ne bir doğrulama geldi, ne de bir yalanlama.

Ben de duyar duymaz Bakan Koca’yı hem aradım, hem mesaj attım.

Sağlık Bakanı ile son olarak bayramda konuşmuştum.

Aramış, bayramımı kutlamıştı.

Sıklıkla eleştirdiğim halde ne bir öfke belirtisi gösterir, ne hakaret eder, ne de ters bir cümle söylerdi.

COVID pandemisi sırasında da gerek tüm medyaya gösterdiği nezaket, gerek kimseyi ötekileştirmemesi, hiçbir medya kuruluşuna akreditasyon uygulamaması, en muhalif kanalı ya da gazeteyi bile basın toplantılarına davet edip, onların sorularına da yanıt vermesi ile bu konudaki tavrını zaten göstermişti.

Basına karşı AKP’nin bildik tavrından uzak bir anlayış sergilemişti hep.

Pandemi sırasında da bence iyi bir yöneticilik yapmış, bilinmezlerle dolu bir dönemde minimum hata ile gitmişti.

Yine o dönemde sık sık aramış, pek çok bilgiyi paylaşmıştı ve benimle konuşması bile hükümet yanlısı medyada kendisine karşı bir tavır oluşmasına neden teşkil etmişti.

Eleştirilecek çok şeyi vardı Bakan Koca’nın ama insani tavrı bunlar arasında değildi.

Ve dün ilk kez telefonumu açmadı, geri dönmedi.

Belli ki, bir şeyler ters gidiyordu.

Ve bir iki saat sonra, Bakan Koca’ya çok yakın olduğunu bildiğim bir isim aradı.

“Fatih Bey o iş bitti” dedi.

Bakan Koca kesinlikle görevi bırakmıştı.

“Kızılcahamam’da milletvekili Tuğba Vural Çolak’ın kendisine saldırısını ve bu saldırı karşısında Cumhurbaşkanı’nın kendisinden değil, Çokal’dan yana tavır almasını içine sindiremedi. Kendini çok küçük düşürülmüş hissetti. Ardından bu sorun büyüdü. En küçük olumlu bir yaklaşım da görmeyince istifa etti” dedi.

“Bunca saattir resmî bir açıklama yok. Baskı sonucu bir vazgeçme, bir geri adım olur mu?” diye sordum.

“Yok Abi, bunun artık dönüşü falan yok. Bu iş bitti. Sayın Bakan artık Bakan değil. Herhalde yenisini bulunca açıklama yaparlar ama Fahrettin Bey artık Bakan değil” dedi.

Kapatmadan önce “Abi, örgüt ile bazı bakanlar arasında büyük sorun var” diye ekledi.

“Partililer, teşkilattan gelenler icracı bakanları istemiyor. Birkaç Bakan örgütün, milletvekillerinin makul olmayan taleplerine kulak asmıyorlar. Doğru bildiklerini yapıyorlar. Bu teşkilatta ve milletvekilleri arasında rahatsızlık yaratıyor ve her ortamda bu bakanlara yükleniyor, Cumhurbaşkanı’na ulaşabildikleri anda bu bakanları kötülemeye başlıyorlar. Şimdi de hedeflerinde Kültür ve Turizm Bakanı var. Turizm sezonunda hedefler tutturulamasın bak o Bakan’a da neler yapacaklar” diyerek kapattı.

Anlayacağınızın örgüt Bakan Koca’yı yedi.

Şimdi sırada Bakan Ersoy var.

Öyle anlaşılıyor.  


Bu zam ne ki, Ocak’ta beteri var

Youtube’daki programımda iktidarın yani “siyasi iradenin” EPDK’ya elektriğe yüklü bir zaman kararı aldırdığını ama bunun yaz sonunda açıklanacağını söyledim ve bu zammın yüzde 40 civarında olacağını duyurdum.

Yanılmışım.

Yaz sonunu beklemediler.

Bunun adı enflasyonla mücadele ise bence çok yanılıyorlar.

Bu karar enflasyonu ve fiyat artışlarını durdurmaz tam aksine körükler.

Zaten dün İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan “Bu hassas dönemde elektriğe yüzde 40’a yaklaşan böylesine yüklü bir zammı, haklı gerekçeleri olsa bile, son yılların en tatsız alışkanlığı olan enflasyonist yaklaşımların değirmenine bir kerte daha su taşımak olarak algılıyorum.” dedi.

Bahçıvan “yüklü zamların” gündemden çıkarılması gerektiğini nedenleri ile anlattı.

Bu zam sadece enflasyonu körüklemekle kalmayacak, ihracata, istihdama da olumsuz etkileri olacak.

Dün öğleden sonra Türkiye’de farklı sektörlerde yatırımları olan, önemli bir sanayici bizim Teke Tek Medya’nın ofisine uğradı.

“Artmayan kur, dolar bazında artan işçilik maliyetleri nedeniyle zaten ihracatta büyük kayıptaydık. Kuzey Amerika pazarında yüzde 25 gerilemiştik, zarar ediyorduk ama direniyorduk. Bu elektrik zammı ile artık dayanacak halimiz kalmadı. Az önce biraderle konuştuk ve şirket tarihimizde ilk kez pazartesi günü toplu işten çıkarma yapacağız. 600 işçi çıkaracağız” dedi ve birden gözleri doldu.

Dokunsan ağlayacaktı.

Memleketin son durumu aslında tam da budur.

Dokunsan ağlayacak durumdayız.  Geniş bir kesimin ise anası zaten çoktan ağladı.

Ama size bir haber daha vereyim.

EPDK’nın aldığı kararlar arasında Ocak ayında da yüzde 50’nin üzerinde bir zam daha var.

Bugün gözünüz dolduysa, o gün hep birlikte ağlayacağız.

Anamızla beraber!


Çıktığımız listeye bak

Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek muhteşem müjdeyi verdi dün.

FATF’in yani Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Gücü’nün Gri Liste’ye aldığı Türkiye’yi bu listeden çıkarma kararı aldığını açıkladı.

Olumlu bir gelişme.

Ama zannedersin ki, Türkiye’yi bu listeye sokan cehapeydi, çıkaran akepe.

Ulan, o listeye bizi sokan zaten sizdiniz.

Türkiye AKP yönetiminde, başkanlık sistemine geçtikten sonra o listeye girdi.

Şimdi de sanki büyük marifet yapmışız gibi çıkmakla övünüyorsunuz.

Oysa girmekten dolayı utanç sergilediğinizi hiç görmemiştik.

Peki çıktığımız ve çıktığımız için büyük iş başardığımızı düşündüğümüz bir gri listede hangi ülkeler var?

Sayayım:

Burkina Faso

Kamerun

Hırvatistan

Demokratik Kongo Cumhuriyeti

Haiti

Kenya

Mali

Mozambik

Namibya

Nijerya

Filipinler

Senegal

Güney Afrika

Güney Sudan

Suriye

Tanzanya

Venezuela

Vietnam

Yemen

Şimdi bu listeden çıktık.

Herhalde artık Almanya, Amerika, İngiltere ve herkes bizi kıskanıyordur yine.


NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Yöneticiler insanların hayatlarına etki ettiğini unutmadığı zaman.