Özel-Erdoğan algı operasyonu

Salı günü gerçekleştirilen Özel-Erdoğan görüşmesinde, konuşulanlardan çok topluma hangi mesajların verildiği tartışması ön plana çıktı.

Seçimlerde ikinci parti durumuna düşmüş olmasını telafi etmeye çalışan iktidar, kibrinden herhangi bir ödün vermiş gibi görünmeme çabasındaydı.

Ama öte yandan, başarısızlığının halkı bıktırdığını da fark etmiş olmasından dolayı, “Ödün vermiyorum ama yumuşuyorum” gibi, birbirine ters iki tutumu aynı anda içeren çelişkili bir mesaj vermeye çalışıyordu.

Nitekim, bu çelişki, Ömer Çelik’in okuduğu, görüşmeden önce hazırlandığı belli olan ve mevcut Türkiye’yi asla yansıtmayan sözde “görüşme metnine” de yansımıştı.

Metinde öne çıkan önemli mesajlar şunlardı:

1) Yeni bir Anayasa gereklidir.

2) Yumuşama-normalleşme gereklidir.

3) Ekonomik durum çok başarılıdır.

4) Siyasette popülizm değil, realizm uygulanmalıdır.

5) Avrupa Faşizmine karşı ortak hareket edilmelidir.

6) PKK’nin Suriye uzantısına karşı ortak hareket gereklidir.

7) Önemli bir konu da son zamanlarda çeşitli bölgelerde bazı belediye başkanlarının nefret suçu anlamına gelebilecek, ırkçılık anlamına gelebilecek birtakım uygulamalara imza atmaları ve yine maalesef eski Türkiye’deki manzaraları hatırlatan birtakım yaşam tarzlarına dönük, olumsuz uygulamalar diyebileceğimiz birtakım uygulamaların ortaya çıkmasıdır.

(Dikkat: CHP bu konuda bir konuşma yapıldığını yalanladı.)

8) Yargı bağımsızdır, mahkemelere karışılmamalıdır.

9) Hayat tarzları konusunda şimdiye kadar elde edilen kazanımlar korunacaktır.

Görüldüğü gibi toplantıdan önce hazırlandığı, görüşmeden hemen sonra açıklanmasından ve görüşmede konuşulmayan bir konuyu da içermesinden belli olan bu metin, iktidarın birbiriyle çelişkili olan iki hedefini aynı anda gerçekleştirmeye yönelikti ve yaşanan siyasal, hukuksal ve ekonomik gerçeklerden bütünüyle kopuk bir Türkiye imajı çiziyordu.

***

CHP’nin yeni yönetiminin görüşmeden amacı ise bugüne kadar yapılamayan bir “liderler arası diyaloğu” gerçekleştirerek eski yönetime karşı konumunu güçlendirmek ve Kılıçdaroğlu Dönemi’nde başlamış olan, “herkesle kucaklaşmayı” ve “helalleşmeyi” devam ettirmekti.

Bu anlamda kendisinden laik çizgide politikalar bekleyen çekirdek seçmenini tatmin etmekten uzak kalan ama gelir dağılımı adaletsizliği ve ekonomik sorunlar üzerinde yoğunlaşan, haksızlık ve hukuksuzlukları vurgulayan bir yaklaşım sergilemeyi amaçlamıştı.

Ayrıca, kamuoyunda açıkça ifade edilen bir tuzağa, “Sivil Anayasa” adı altında sunulan “Şahsım Devleti Anayasası” yapma tuzağına düşmemekte de kararlı görünüyordu.

Deniz Yücel tarafından açıklanan görüşme içeriğinin önemli konuları şöyle özetlenebilir:

1) Bu süreç, “Yumuşama” değil, “Normalleşmedir” ve biz başlattık.

2) Ülkemizin ekonomisi bir tıkanmışlık içerisindedir. Ekonomide, Ömer Çelik’in ifade ettiği gibi bir kazanım yoktur.

3) Çözülen hükümlü generaller meselesini biz iletmiştik, şimdi de Gezi Davası’nı izliyoruz.

4) Temmuz ayında asgari ücrete mutlaka ara zam yapılmalıdır. En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

5) Kayyum uygulaması hem Anayasa’ya hem Demokrasi’ye hem de hukuka aykırıdır.

6) Sayın Ömer Çelik açıklamasında bazı belediyelerle ilgili nefret söylemlerinden ve yaşam tarzlarına müdahaleden bahsetti. Ancak Genel Başkanımız ve Sayın Cumhurbaşkanının görüşmesinde böyle bir konunun konuşulduğunu teyit edemiyoruz. Sayın Ömer Çelik bu hususu dilerse görüşmede hazır bulunan Sayın Elitaş’tan teyit edebilir.

7) Yeni Anayasa çalışması için, mevcut haksızlık ve hukuksuzlukların giderilmesi, gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılması, rektör atamaları gibi konuların karşılıklı anlayışla çözülmesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması gerekmektedir.

8) Belediyelerin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

***

Bu görüşme, bence, iktidarın “Şahsım Devletini” “Demokratik Rejim” diye yutturma çabasıdır.

Yarın niçin “Havanda su mu dövüldü” diye sorulduğunu anlatmaya çalışacağım!