AK Parti kendi belediye başkanlarına söz geçiremez durumda mı?

Gazeteci arkadaşların çoğu Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı seçimlerini AK Partili kimi belediye başkanlarının CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na oy vermesi üzerinden değerlendirdiler. Bu açı da yanlış değildi. Siyasi kuliste AK Parti’nin bazı Kürt belediye başkanlarının kendi partilerinin adayı Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç yerine İmamoğlu’nu tercih etmiş olabileceği iddiası var. Ama bana kalırsa AK Parti’de alarm zillerini çaldırmış olması gereken bir başka boyut bulunuyor. AK Partili belediye başkanlarının kendi adaylarına oy kullanmaktan kaçınmaları asıl sorun.

Cumhur İttifakı ortakları MHP’li Belediye Başkanlarına şimdilik dokunmadan söylüyorum, TBB seçim sonuçları 31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan, kimi AK Parti seçmeninin sandığa gitmeyerek memnuniyetsizliğini göstermesi durumunun sadece tabana özgü olmadığı, örneğin belediye başkanlarına da yansıdığını gösteriyor.

Rakamlar bunu ortaya döküyor.

Rakamların analizi

31 Mart seçimlerinden sonra TBB Genel Kurulundaki delege dağılımı şöyle oldu:

CHP: 445

AK Parti: 277

DEM Parti: 64

MHP: 56

Yeniden Refah: 15

İYİ Parti: 6

Bağımsız: 2

TİP: 1

BBP: 1

Şimdi de seçim sonuçlarına tekrar bakalım:

Ekrem İmamoğlu (CHP): 515

Ahmet Metin Genç: 250

Buradan ne sonuç çıkıyor?

MHP’yi hiç hesaba katmasak da AK Partili belediye başkanlarının tamamı kendi adaylarına oy vermemiş. Delege sayıları 277, çıkan oy 250; 27 açık var.

Nasrettin Hoca fıkrasında olduğu gibi: kedi buradaysa, ciğer nerede?

Bir de oylamada görünmeyen 102 oy var. Delege sayısı 867 ama açıklanan oy sayısı (515+250) 765. Kullanılmayan, ya da geçersiz verilen 102 oy var ortada. CHP oylarında açık görünmediği göre bu 102 oy hangi partilerin başkanlarına ait?

MHP’yi de kattığımız zaman Cumhur İttifakı başkanlarına düşen sorumluluk artıyor. AK Parti ve MHP bütün delege belediye başkanlarına Genç’e oy verin talimatı vermiş olsa ve onlar da yerine getirse 333 oy çıkması gerekir, BBP’yi de katarsak 334. Çıkan oy 250; kedi buradaysa, ciğer nerede?

Başkanlarına hâkim olamıyor mu?

31 Mart seçimlerinde Özgür Özel’in ifadesiyle kendi beklediklerinden da fazla belediye başkanlığı kazanan CHP’nin kendi belediye başkanlarına “akraba, eş-dost işe almayın” uyarısı yaptığı, buna rağmen yapanlara kararlarını geri aldırttığı her gün basına yansıyor; son örneği Esenyurt oldu.

CHP’nin yalnızca kendi delegeleriyle bütün yönetimi belirleyecekleri görülürken İmamoğlu’nun encümen listesine DEM, İYİ ve Yeniden Refah’lı başkanları dahil etmesi de tabanda ittifak siyasetinin sürdüğünü gösteriyor.

AK Parti’nin ise 31 Mart’ta bir kısım seçmeninin güvenini yitirmesine benzer şekilde, bir kısım belediye başkanlarının güvenini de yitirmeye başladığı gibi bir görünüm çıkıyor ortada. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu görünümden rahatsız olup AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Yılmaz’ın, İmamoğlu’na oy verdiği düşünülenleri (kapalı oylamada nasıl olacaksa artık) saptamasını istediği haberleri yayıldı. Oysa ortada ondan da önce kendi adaylarına oy vermeme, hatta oylamaya katılmama durumu da var. Görünmeyen, geçersiz, boş ya da kullanılmayan o 102 oy hangi parti delegelerine ait acaba? Söğütözü semtindeki AK Parti Genel Merkezinin belediye başkanlarına söz geçirmediği gibi bir manzaranın Erdoğan’ı kızdırması kaçınılmaz elbette.

Söğütözü’nde neler oluyor?

AK Parti Genel Merkezinde neler olduğunu anlamak için 1-2 Haziran’da Kızılcahamam’da yapılan AK Parti danışma toplantılarına bakmak gerekiyor.

Erdoğan son çeyrek asırdır aksayan aksamı hemen tamir ya da yenilemesiyle, yangıya hemen neşter atmasıyla bilinirdi. 31 Mart seçim yenilgisi ardındansa sorunu zamana yaymayı tercih etti, 2024 sonbaharına Kongre koyup onun sonrasına bıraktı. Böylelikle ekonomik krizden çıkış programının ilk sonuçları da yaz aylarında görülmüş olacaktı. Ama Erdoğan öyle yapınca Söğütözü ve Beştepe kodamanları muhasebeyi 2025’e bırakıp iyice unutturma yoluna gitmeye, ayak sürümeye başladı.

Kızılcahamam ve sonrasında “değişimin tepeden mi, tabandan mı” başlaması gerektiği tartışması bu nedenle medyaya yansıdı. Söğütözü ve Beştepe kodamanları sorunluluğu il, ilçe başkanlarına, belediye başkanlarına yıkıp işlerine devam etmek istiyorlar. Tabii Söğütözü de kararların aslında Beştepe’de alındığını biliyor.

Erdoğan muhasebeyi öteledikçe sadece siyaset değil bürokrasi de bekleyişe giriyor; Erdoğan’ın yeniden “bürokratik oligarşiden” söz etmeye başlaması da idaredeki boşlukları MHP’nin doldurmaya başlaması da tesadüf değil.