İktidar tarafından yönlendirilen ve iktidarın dilini kullanan medya, CHP içinde yönetim değişikliğinden memnun olmayanlar, aday belirlemekte yapılan beceriksizliklere ve hatalara kızanlar, her şeyi bir yana bıraktılar, CHP’nin belediye başkanı adaylarını tartışıyor ve eleştiriyorlar.
Oysa bu sırada gözü dönmüş Emperyalist altın arayıcıları, toprağımızı ve yeraltı sularımızı zehirleyip, derelerimizi, ırmaklarımızı da tehlikeye atarak altınlarımızı alıyor ve madencilerimizi de katlediyor.
***
Seçim yaklaştığı için, belediye başkanı adaylarının tartışılması olağan.
CHP’de lider ve kadro değişikliği olduğu için, CHP adaylarının tartışılması da normal.
Normal ve doğal olmayan, bu tartışmaların, Altın Sömürüsünün ve doğa zehirlenmesinin önüne geçmesi.
Oysa bu seçimde ya iktidarın adayları kazanacak; hortumlama ve baskılama artacak...
Ya da muhalefetin adayları kazanacak ve bir ölçüde de olsa, baskıların artma hızı ve hortumlama miktarı sınırlanacak.
***
İliç’teki felaket hakkındaki bir uzman raporunu dün www.kongar.org adresindeki sitemde yayımladım.
Sayın Haluk Dural’ın bu altın soygununu ve doğa katliamını önlemek için yaptığı önerilerin özet bölümünü tekrar, biraz kısaltarak yayımlıyorum.
a- Yabancı firmalar, kendi ülkelerinde uyguladıkları çevreye duyarlı madencilik yerine, ülkemizde, doğayı tahrip eden, düşük maliyetli yöntemlerle madencilik ve üretim yapmaktadırlar.
b- Altın ve gümüş gibi soy metallerin üretim teknolojisinde siyanür kullanımından başka bir yöntem yoktur.
c- Altın ve gümüş üretiminde yeraltı madenciliği zorunlu olmalı, açık işletme yasaklanmalıdır.
d- İşletmelerin “tank liçi” kullanması zorunlu olmalı, yığın liç yöntemi yasaklanmalıdır.
e- Atık havuzları ve havuz baraj yapımı şartnameleri daha kapsamlı olmalıdır.
f- Atık havuzlarına verilen siyanürlü atıkların üzerinde toplanan sular, arıtma tesislerinde arıtılarak yeniden maden üretiminde kullanılmalıdır.
g- 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen “Altın, Gümüş, Platin ...” madenlerinin üretiminde alınacak devlet hakkı, “ocak başı yüzde 2” ifadesi iptal edilerek üretilen “nihai ürün” miktarının (kg olarak) yüzde 50’si yapılmalıdır.
h- ABD’nin Montana ve Wisconsin eyaletleri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, siyanür madenciliğini yasaklamıştır.
i- Altın siyanürlemenin yasaklanması Romanya Parlamentosu tarafından reddedilmiştir.
j- AB de madencilik endüstrilerinden kaynaklanan atıkların yönetimine ilişkin bir talimatnameyi kabul etmiştir... Talimatnamenin 14. Maddesi uyarınca şirketlerin, maden bittikten sonra temizliğin sağlanması için mali garantiler vermeleri zorunlu hale getirilmiştir.
k- Maden şirketinin, üçüncü taraf denetimleri ile çevresel etkileri azaltmayı amaçlayan “Siyanür Yasası”nı imzalaması şart koşulmalıdır.
l- Yukarıdaki (g), (j) ve (k) şıklarında belirtilen hususlar 3213 sayılı Maden Kanunu’na eklenmelidir.
Maden kanununa eklenecek bu düzenlemelerle, hiçbir yabancı firma Türkiye’de altın madeni işletmeye talip olmaz.
Bu nedenle Etibank yeniden ihya edilmelidir.
***
Özetle “adayları bırak, altına bak!”
CHP’liler ve yurtsever politikacılar, doğamızı ve madencilerimizin hayatını korumak amacıyla ülke çapında harekete geçmek için daha ne bekliyorlar?