2014 yılından bu yana NATO’nun en üst sivil makamında oturan ve görev süresi dört kez uzatılan Genel Sekreter Jens Stoltenberg, bu yıl eylül ayında koltuğunu bırakmaya hazırlanıyor. Halen bu göreve resmen adaylığını açıklamış olan iki kişi var. Hollanda’nın müstafi başbakanı Mark Rutte ve Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis. Marc Rutte genel sekreterliğe çok yakın.
Adaylık süreci
Yeni genel sekreter için aday arayışları başladığında bugüne kadarki tüm NATO genel sekreterlerinin erkek olması nedeniyle, modaya uyularak bu kere bir kadının göreve getirilmesi tercih edilmekteydi. Bu çerçevede geçen yıl ilk akla gelen Danimarka Başbakanı Mette Frederikson oldu. Ancak adı geçen Danimarka’da uzun süre devam eden Kuran yakma eylemlerine duyarsız kaldığı için Türkiye’nin aba altından gösterdiği veto tehdidi, Stoltenberg’ten önce yine Danimarkalı Rasmussen’in bu görevi üstlenmiş olması bir ara Amerika’nın desteğini de arkasına alan Frederikson'un resmen aday olmadan yarıştan çekilmesine yol açtı. Stoltenberg’in görev süresi uzatıldı. Ardından NATO Genel Sekreterliği için Merkel’den sonra uluslararası siyaset sahnesindeki en güçlü kadın olarak değerlendirilen Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Alman Van der Leyen ile Estonya Başbakanı Kaja Kallas'ın isimleri dolaşmaya başladı. Başkan Biden’a olan yakınlığı, Trump’ın yeniden başkan olması olasılığının artması, son Gazze krizinde AB’nin aşırı İsrail yanlısı politikalarındaki tepki çeken rolü kısa sürede Van Der Leyen’in ismini de gündemden düşürdü. Öte yandan, NATO-Rusya ilişkilerinin hassas bir evreden geçmekte olduğu bir dönemde genel sekreterlik görevine Baltık ülkelerinden birinin getirilmesinin uygun olmayacağı dikkate alınarak Estonya Başbakanı Kaja Kallas'ın da adaylığını açıklamamaya ikna edildiği anlaşılıyor.
Mark Rutte üzerinde oydaşma çok yakın
Gelinen aşamada Marc Rutte, üç ülke hariç müttefiklerin tamamının desteğini sağlamayı başardı. Bugüne kadar hiçbir devletin destek vaadinde bulunmadığı Rumen Cumhurbaşkanı Iohannis’in de önümüzdeki günlerde adaylıktan çekilmesi bekleniyor. Geride kala kala Slovakya ile müzmin muhalif Orban’ın Macaristan’ı kalıyor.
Slovaklar Schengen’e katılırken Hollanda’nın çıkardığı güçlüklerden dolayı Rutte’ye kırgınlar. Müzmin muhalif Orban ise Rutte’nin AB içerisinde insan hakları uygulamaları nedeniyle ağır ifadelerle sık sık kendisini eleştirmesinden dertli. Eline fırsat düşmüşken özür dilemesini istiyor. Her iki ülkenin de AB içerisindeki dinamiklerden kaynaklanan itirazları fazla ciddiye alınmıyor. Önümüzdeki günlerde Rutte üzerinde oydaşma sağlanması ve 8-9 Temmuz tarihlerinde Vaşington’da düzenlenecek NATO zirvesinde NATO’nun yeni genel sekreteri olarak ilan edilmesi kuvvetle muhtemel görünüyor.Öngörülen takvime göre, yeni genel sekreterin eylül ayı başında görevine başlaması gerekecek. Ancak Hollanda’da hükûmet kurma pazarlıkları uzun süreler alabiliyor. Yeni Hollanda hükümeti seçimlerin üzerinden bir yıla yakın bir süre geçmiş olmasına karşın hala kurulabilmiş değil. Eylül ayına kadar da kurulamadığı takdirde Rutte’nin vekaleten yürüttüğü başbakanlık görevinden ayrılabilmesi için Hollandalılar herhalde bir formül bulacaklardır.
Türkiye’nin tutumu
Türkiye bu kere oydaşmayı bozan ülkeler arasında yer almadı. 29 Nisan’da genel sekreter olarak Rutte’yi desteklediğini hem NATO’ya, hem de müttefiklerine bildirdi. Destek arayışları çerçevesinde Türkiye’yi de ziyaret eden Rutte ile Cumhurbaşkanı Erdoğanarasındaki görüşmede herhangi bir söz alındı mı bilinmiyor.
10 yıllık görev süresiyle Joseph Luns’tan sonra en uzun süre genel sekreterlik yapan Jens Stoltenberg ile Türkiye iyi bir çalışma ilişkisi kurabilmişti. Adı geçen İsveç’in NATO üyeliği konusunda Nordik dayanışmasını bir kenara koyarak uzlaştırıcı bir tutum izledi. Türkiye’nin NATO içerisinde yalnız kaldığı durumlarda fazla üzerine gitmedi. Bakalım yeni genel sekreter ile aynı işbirliği sürdürülebilecek mi?
Mark Rutte 57 yaşında ve 2010 yılından bu yana 14 yıldır ülkesinde başbakanlık görevini sürdürüyor. Bu yönüyle de Hollanda’da en uzun süre iktidarda kalan başbakan olma ünvanına sahip.1900’lü yılların başından bu yana koalisyonlarla yönetilen Hollanda’da dört ayrı hükümet kurmayı başarmış olması NATO Genel Sekreterliği için çok önemli bir nitelik olan uzlaştırıcılığını gösteriyor.
Kesinlik kazandığında Mark Rutte Hollanda’dan çıkan dördüncü NATO genel sekreteri olacak. Kuzey Avrupa ülkeleri bir iki istisnası dışında neredeyse genel sekreterlik postuna ambargo koymuşlar. Bu durumdan en fazla da NATO’nun yeni üyeleri rahatsızlık duyuyor. İnsan ister istemez 75 yıldır NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip ve önemli ölçüde yükünü üstlenmiş Türkiye’den neden bir genel sekreter adayı bile çıkmıyor diye kendine sormadan edemiyor. Yoksa Yunanistan ile ikili sorunları bir türlü çözememiş olmamızın bir faturasını da NATO’da mı ödüyoruz?