Türkiye’nin yoğun Orta Doğu trafiği: Rusya’nın temsilcisi de Ankara’da

İsrail’in İran’ın Şam’daki konsolosluk binasına saldırısı ve İran’ın İsrail’e hava saldırısı ile tırmanan gerilimle birlikte Ankara’nın Orta Doğu mesaisi de hız kazandı. Geçtiğimiz günlerde ABD, İngiltere, İran ve Ürdün dışişleri bakanları ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile telefonda konuşan ve Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı John Bass ile görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün, 17 Nisan’da Orta Doğu konusunda daha geniş işbirliği imkanlarını konuşmak üzere Katar’da. Hafta sonu ise Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri’nin Ankara’da olması bekleniyor. Rusya’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi Vladimir Safronkov da Ankara’da.

Bu trafiğe MİT üzerinden yürüyen bir ucunda CIA diğer yanında Hamas’ın bulunduğu gizli diplomasiyi de eklemek gerekiyor.

Bu temaslarda Ankara’nın amacı üç temel başlık altında toplanabilir:

1- İsrail’in Gazze savaşının bölgeye yayılmaması, özellikle de devletler arası bir savaşa dönüşmemesi,

2- İran-İsrail krizinin Gazze facisaı ve ateşkes zorunluluğu gündemden düşürmesini engellemek,

3- İsrail’deki Netanyahu yönetiminin Filistin’i boğma siyasetini durdurmaya çalışmak.

Erdoğan: başlatan İsrail

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 16 Nisan’da Kabine toplantısında 31 Mart seçim sonuçlarından ekonomik krize dek çok konudan bahsetmesine rağmen İletişim Başkanlığının öne çıkardığı bölüm şu oldu: “13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir.” 13 Nisan gecesi, İran’ın İsrail’e hava saldırısını başlattığı tarih. Erdoğan bunu da -İran’ın da ona karşılık olduğunu söylediği üzere- İsrail’in 1 Nisan’daki Şam saldırısına bağlıyor.

Bunu da Erdoğan’ın yine aynı konuşmadaki şu sözlerinden anlıyoruz: İsrail’in “Şam’daki İran Büyükelçiliği’ni hedef alması bardağı taşıran son damla oldu. İsrail yönetiminin uluslararası teamülleri ayaklar altına alan hoyratlığına birkaç ülke dışında tepki veren çıkmadı. Aylardır İsrail’in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanlar, İran’ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler.”

Erdoğan’ın bu çıkışı, Türkiye’de muhalefet partileri dahil kamuoyunun büyük çoğunluğunun görüşüdür. Zaten bu yüzden Erdoğan 31 Mart seçimleri süreci ve sonrasında İsrail ile ticareti kesmediği eleştirilerine hedef oldu. Sonradan gelen kısıtlamalar da kamuoyunu tam ikna edemiyor.

Orta Doğu, ABD, Rusya

Erdoğan’ın İsrail’deki Netanyahu yönetimini hedef alsa da İsrail ile devletten devlete ilişkilerde temkini elden bırakmamasının bir nedeni de ABD ile normalleşme yoluna giren ilişkiler. Cumhurbaşkanı 9 Mayıs’ta Beyaz Saray’da Joe Biden ile görüşecek. Erdoğan’ın dört yıldır yapmayı arzu ettiğini kamuoyuyla da defalarca paylaştığı bu görüşmenin daveti, ancak Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini (F-16 anlaşması karşılığında) onaylaması ardından gelmişti.

İsrail ABD’nin Orta Doğu’daki birinci ve açık ara ile önceliği. Ankara da bunu biliyor ve İsrail’i özellikle de son altı ayda 34 bine yakın insanın öldürüldüğü Gazze’de durdurmak için yolun Vaşington’dan geçtiğinin farkında.

Ancak Ankara, Vaşington ile yakınlaşmaya başlamasının Rusya’yı rahatsız ettiğinin de farkında. Erdoğan dün gazetecilere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık telefonda konuştuğunu vurgulayarak “sorun yok” mesajı vermek istiyor.

Rusya’nın Orta Doğu önceliği ise Suriye. Moskova, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısının tetiklediği Gazze Krizinin dikkatleri Ukrayna’ya savaşından dağıtmasından memnun. İran-İsrail krizinden o da İsrail’in Suriye’deki İran temsilciliğine saldırısını sorumlu tutuyor.

Rusya “Ben buradayım” diyor

Öte yandan Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’de -çatışmaları az çok kontrol altında tutan- Astana Süreci birliktelikleri olsa da Türkiye İran’ın Suriye ve Irak’taki faaliyetinden rahatsız. Özellikle de yeniden PKK’ya yeniden desteği artırmasından. Türkiye’ye göre İran, ABD’nin Suriye’deki oyununu Irak’ta oynuyor. Ankara’daki güvenlik değerlendirmelerine göre, ABD nasıl PKK’yı terör örgütü sayıp, onun Suriye kolu PYD/YPG’yi destekliyorsa, İran’da PKK’nın İran kolu PJAK’ı terörist sayıp, PKK’ya destek oluyor.

Rusya ise bütün gücünü Ukrayna’da yoğunlaştırmış görünse de Orta Doğu sahnesinden kopmak istemiyor; “Ben de buradayım” diyor.

Rusya’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi Safronkov’un Ankara’daki temaslarında konu sadece İsrail, Filistin ve İran değil, Suriye de olacak. Özellikle de İdlib.

Moskova’da 143 kişinin öldürüldüğü ve altından IŞİD’in (DAEŞ) Horasan Kolunun çıktığı terör saldırısı gözleri bir kez daha IŞİD, El Kaide ve benzeri örgütlerin Suriye’deki varlığına çevirdi. Türkiye sınırına yakın İdlib’in bazı bölgeleri bu grupların fiili hakimiyetinde.

MİT ve Hamas ile gizli diplomasi

Bir not daha: Çin de İdlib’i dikkatle izliyor. Onun kaygısı ise, İdlib’teki istikrarsızlığın IŞİD, El Kaide üyesi Uygur kökenli militanlar yoluyla ülkesine sıçraması. Çin’in Orta Doğu Özel Temsilcisi Zhai Jun 13 Kasım’da Ankara’ya gelmiş, Fidan’la görüşmüştü.

MİT gerek Suriye gerek Irak’ta PKK ve IŞİD faaliyetlerini izliyor ve bir süredir bazıları Millî Savunma Bakanlığıyla ortaklaşa nokta operasyonlar yürütüyor. Diğer yandan Hamas ile gizli diplomasi de MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın sorumluluğunda.

Güvenlik kaynaklarına göre ABD dış istihbaratı CIA Başkanı William Burns, Ramazan Bayramı kutlaması vesilesiyle aradığı Kalın ile Hamas’la temas konusunu da konuştu. Bazı kaynaklara göre arabuluculuk teklifi diye duyurulsa da YetkinReport’a bilgi veren kaynaklar, bunun “mesaj iletme” düzeyinde olduğunu vurguluyor. Mesajın İsrail-Hamas ateşkesi için rehine takasının nasıl ilerlemesi üzerine olduğu anlaşılıyor. Kalın’ın daha sonra Hamas’la yeniden temas kurduğu bilgisi de var. Erdoğan’dan Kalın’a dek Türkiye’nin yönetim kademesi İsrail’in 10 Nisan’da Gazze’de Hamas siyasi lideri İsmail Haniye’nin üç oğlu ve dört torununu öldürmesine taziye telefonları açmıştı zaten.

Haniye halen Katar’da. Fidan da bugün orada. Orta Doğu’da her şey birbirine bağlı, dikkatle izlemek gerekiyor.