31 Mart'ta yapılan yerel seçimde, kendisini dev aynasında gören Recep Tayyip Erdoğan'ı ve partisini hesapta olmayan bir yenilgiye uğratan CHP'nin beklenmeyen zaferi Türkiye'nin geleceği açısından çok önemli bir gelişme. CHP'nin renkleriyle bezenmiş Türkiye haritasına baktığımda bir yandan Bülent Ecevit'ten beri ilk kez oy verdiğim siyasi partinin seçimden kazançlı çıkmış olmasının sevincini yaşarken diğer yandan bu fırsatın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatmak ihtiyacını duyuyorum. 

Bir kere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Türkiye'yi "biz ve onlar" diye iki karşıt kampa ayırarak yönetmekte olduğunu unutmamak gerekiyor. Ülkenin kaynakları, devletin önemli ihaleleri bu ayrıma göre dağıtılıyor. Sonradan vatan haini olarak görülüp Türkiye'den kovulan Fethullah Gülen ve yandaşlarının da katkısıyla yargıyı siyasileştiren ve Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile ülkeyi adeta bir şahıs devleti olarak yöneten Sayın Erdoğan'ın önünde 4 iktidar yılı var. Yerel seçim sonuçlarının Sayın Erdoğan ve partisi tarafından nasıl algılanacağı bu noktada büyük önem kazanıyor.

Yandaş medya ilk sinyali verdi

Erdoğan yönetimi medyanın da yandaşların kontrolüne geçmesi için gerekli ortamı yaratmış ve kendisini göklere çıkartan bir medya dünyası yaratmıştı. Bu medya yerel seçim öncesinde de büyük bir gayretle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pohpohlamaktan geri durmadı. Devletin ve yandaş patronların kontrolundaki medya, seçim anına kadar Erdoğan'ı ve partisini göklere çıkarttı. Muhalefet partilerini ise ya aşağıladılar ya da suç isnat ettiler.

1 Mart seçimin beklenmeyen bir şekilde sonuçlanması yandaş medyadaki en tanınmış kalemleri harekete geçirdi. Yazılı medyanın en deneyimli köşe yazarlarından biri olan Yavuz Donat'ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'le yaptığı kapsamlı bayram sohbeti, yandaş medyanın önde gelen yayın organlarından biri olan Sabah Gazetesi'nin dünkü birinci sayfasında baş haber olarak değerlendirildi. CHP Genel Başkanı Bayram'da Sayın Cumhurbaşkanı'ı arayarak bayramını kutlayacağını söylüyordu Donat'a. Yandaş medyadan gelen ilk önemli sinyaldi bu.

15 Temmuz'dan beri Sayın Erdoğan'ın yakın takipçilerinden olan Hande Fırat da Hürriyet'teki köşesinde Erdoğan'ın AK Parti'nin geleceğiyle ilgili tasavvurlarını anlatmıştı. 

Yandaş medyanın seçimin ertesi günü hatırlatmak gereğini duyduğu bir diğer moral aşısı haberde ise AKP iktidarının önünde seçimsiz 4 yıl bulunduğu hatırlatılarak üzgün yandaşlara moral aşısı yapılıyordu.

Ekonomiyi mahveden Erdoğan'ın işi zor

Türkiye'deki seçim sonuçları Batı'nın önde gelen yayın organlarında da ilgi çekti. Bu konuda benim dikkatimi çeken yazılardan birini daha önce Wall Street Journal'ın İstanbul temsilcisi olarak Türkiye'de yaşamış olan Marc Champion yazdı Bloomberg'deki köşesinde. Champion, popülist lideri yücelten Tek Adam rejimlerinde bile, "ekonomiyi mahvedecek politikalar" izleyen popülist liderlerin ayakta kalmasının zor olduğunu belirterek şunları yazmıştı: 

"Türkiye'de ekonominin kötü yönetilmesinin ve ekonomiyi felakete sürükleyen faiz politikasında ısrar edilmesinin başlıca müsebbibinin Erdoğan olduğunu herkes biliyor. Türkiye'de toplum bu ideolojik kökenli çılgınlığın faturasını öderken Erdoğan bir noktada akılcı politikalara dönmenin şart olduğunu kavradı ama bunun neticesini alması kolay olmayacak." 

İş dünyası ve CHP'nin konumu

Yerel seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan yeni Türkiye haritası, CHP'nin bu seçimde yaptığı büyük sıçramayla, Türkiye'de milli gelirin yüzde 73'ünün üretildiği illerde seçimi kazandığını gösteriyor. CHP bu yeni konumuyla hemen iktidara gelmiş olmayacak ama en azından ortaya koyacağı teklif ve önerilerle ekonominin bundan sonra nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda iktidara yön gösterebilecek bir konuma gelmiş durumda. 

Türkiye ekonomisi bu noktaya, Sayın Erdoğan'ın iktidarını korumak için ekonominin geleceğini feda etmesi yüzünden geldi. Erdoğan'ın faiz kumarı ona seçim kazandırdı, yandaşlarını sevindirdi ama sonunda toplumun önemli bir kesimi nasıl kandırıldığını anlamaya başladı galiba. Önümüzdeki dönemde yeni gelişmelere ve sürprizlere tanık olabiliriz belki de. 

İmamoğlu mu, Özgür Özel mı?

Yerel seçim süreci Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel'in içeride ve dışarıda dikkat çeken ve merak uyandıran iki siyasetçi olarak ilgi çekmesine yol açtı. Ekrem İmamoğlu bu konuda çok daha hazırlıklı olduğu için başta Financial Times olmak üzere önemli yayın organlarında adını duyurmayı başardı. 

Ben bu konuda fikir yürütecek konumda değilim ama umut veren bu iki politikacının şimdiden kendi aralarında bir liderlik yarışmasına girişmesinin çok sakıncalı olacağını ve yandaş medyanın dört gözle bu haberi beklediğini söyleyebilirim.

The unexpected victory of the CHP, which inflicted an unexpected defeat on Recep Tayyip Erdoğan and his party , who saw themselves in the giant mirror, in the local elections held on March 31, is a very important development for the future of Turkey. When I look at the map of Turkey decorated with the colors of CHP, on the one hand, I feel the joy that the political party I voted for for the first time since Bülent Ecevit has won the election, and on the other hand, I feel the need to remind that this opportunity should be evaluated very well.

First of all, it should not be forgotten that President Erdoğan and the Justice and Development Party (AKP) govern Turkey by dividing it into two opposing camps: "us and them". The country's resources and important state tenders are distributed according to this distinction. Mr. Erdoğan, who politicized the judiciary with the contribution of Fethullah Gülen and his supporters , who were later seen as traitors and expelled from Turkey, and ruled the country almost as a personal state with the Presidential Management System, has 4 years in power ahead of him. How the local election results will be perceived by Mr. Erdoğan and his party becomes of great importance at this point.

Citizens celebrating the election on the night of March 31

Partisan media gave the first signal

The Erdogan administration created the necessary environment for the media to be under the control of its supporters and created a media world that exalts itself. This media did not refrain from flattering President Erdoğan with great effort before the local elections. The media, controlled by the state and partisan bosses, praised Erdoğan and his party until the moment of the election. They either humiliated the opposition parties or accused them of crimes.

The unexpected outcome of the March 1 election mobilized the most well-known writers in the pro-government media. Yavuz Donat 's comprehensive holiday conversation with CHP Chairman Özgür Özel , one of the most experienced columnists of the written media , was considered as the main news on yesterday's first page of Sabah Newspaper, one of the leading publications of the pro-government media. The CHP Chairman was telling Donat that he would call the President on Eid and wish him a happy Eid. This was the first important signal from the partisan media.

Hande Fırat , who has been a close follower of Mr. Erdoğan since July 15, also talked about Erdoğan's visions for the future of the AK Party in her column in Hürriyet.

Another morale boosting news that the pro-government media felt the need to remind the day after the election  was to give a moral boost to upset supporters by reminding that the AKP government had 4 years without an election.

It's hard for Erdoğan, who destroyed the economy

The election results in Turkey also attracted attention in the leading Western media outlets. One of the articles that caught my attention on this subject was written by Marc Champion , who previously lived in Turkey as the Istanbul representative of the Wall Street Journal, in his column in Bloomberg. Champion stated that even in One Man regimes that glorify the populist leader, it is difficult for populist leaders who follow "policies that will destroy the economy" to survive, and wrote:

"Everyone knows that Erdogan is the main responsible for the mismanagement of the economy in Turkey and the insistence on the interest rate policy that drags the economy into disaster. While the society in Turkey is paying the price for this ideologically based madness, Erdogan has realized that it is necessary to return to rational policies at some point, but it will not be easy to get the results of this."

Business world and CHP's position

The new map of Turkey, which emerged with the local election results, shows that CHP won the elections in the provinces where 73 percent of the national income in Turkey is produced, with the big leap it made in this election. With this new position, CHP will not come to power immediately, but at least it is in a position to guide the government on how the economy should be managed from now on, with its proposals and suggestions.

Türkiye's economy has reached this point because Mr. Erdogan sacrificed the future of the economy to maintain his power. Erdoğan's interest gamble won him the election and made his supporters happy, but I think a significant part of society has finally begun to understand how they were deceived. We may perhaps witness new developments and surprises in the coming period.

İmamoğlu or Özgür Özel?

The local election process attracted the attention of Ekrem İmamoğlu and Özgür Özel as two politicians who attract attention and arouse curiosity both at home and abroad. Since Ekrem İmamoğlu was much more prepared in this regard, he managed to make his name known in important media organs, especially the Financial Times.

I am not in a position to express an opinion on this issue, but I can say that it would be very dangerous for these two promising politicians to start a leadership contest among themselves and that the pro-government media is looking forward to this news.