ABD, Türkiye’nin parasını ödediği F-35’lere el koydu, parayı da iade etmedi. AKP hükümeti ise kısmen parayı kurtarmak için bu kez ABD’den F-16 almaya soyundu. “Müttefik” ABD, bunun için bile kırk dereden su getirdi, başta İsveç’in NATO üyeliğinin onayı olmak üzere şartlar dayattı.

AKP hükümeti, bu vahim tabloyu “başarı” diye yutturmaya çalışıyor;“ABD’nin vermem dediği F-16’ları nasıl da aldık” diye propaganda yürütüyor.

Ancak daha tehlikelisi, konuyu muhalefetin ele alma biçimidir. Çünkü hükümete şu gerekçeyle muhalefet ediyorlar: “S-400 aldınız, F-35’lerden ve bunun getirisinden olduk.”

MANDACILIK FORMÜLÜ

“S-400 aldınız, F-35’lerden ve getirisinden olduk” formülü, açık söyleyeyim, bir çeşit “mandacılık” formülüdür!

İçinde “bağımsız ulusal savunma sanayisi hedefi” olmayan, bu hedefe ulaşmak için silah envanterini kendi çıkarlarına uygun olarak yeniden tasarlamayı düşünmeyen, bu çerçevede gerekirse “ortak üretim” ve “teknoloji transferi” gibi dertleri olmayan, sürekli ve doğrudan ABD silahı almayı amaçlayan bir bağımlılık formülü, bir mandacılık formülü...

Bu basit hesap tuzağına düşen emekli askerler de var. “S-400’ü aldık, kullanmadık şu kadar zarar; F-35’lerin parası geri ödenmedi şu kadar zarar; F-35’lerin parçalarını üretemeyeceğiz şu kadar zarar” diye muhasebe defteri tutuyorlar.

Oysa o muhasebe defterinin “bağımsız ulusal savunma” hedefinin yanında ne kadar değersiz olduğunu asıl onların bilmesi gerekirdi.

MÜTTEFİK KAZIKLARI

Basitçe anlatalım: Kendi ürettiğiniz silah olmadığında ve dahası tek bir yere bağımlı olduğunuzda;

- Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında olduğu gibi sözde müttefikiniz size ambargo uygular, mühimmat vermez, yedek parça vermez, savunmanızı zaafa uğratır. 

- 1990’lardaki gibi müttefikiniz, “Benim sattığım tankları sınır ötesi operasyonlarda kullanamazsın” diyerek elinizi kolunuzu bağlar.

- Kullandığınız sistemin teknolojisini tekelinde tutan müttefikiniz, bundan yararlanarak size siyasi bedeller ödetmek için, bazen radarınızı bozarak kendi geminizi kendi uçağınıza vurdurtur, bazen kendisi doğrudan tatbikatta “yanlışlıkla” geminizi vurur; uçağınızı, helikopterinizi düşürür...

MİLLETVEKİLLERİ NEDEN SUSKUN?

Omurgasını PKK’nin Suriye kolu olan YPG’nin oluşturduğu SDG’nin komutanı Mazlum Abdi, “ABD, Türkiye’ye satılan F-16’ların bize karşı kullanılmayacağı konusunda güvence verdi” dedi (cumhuriyet.com.tr, 13.2.2024).

F-16 alabilmek için TBMM’de ortaklaşa İsveç’in NATO üyeliğine onay veren iktidar ve muhalefet milletvekillerinin “Bu da nereden çıktı?” diye tepki göstermesini bekliyorum 24 saattir. Bu satırları yazarken, hâlâ bir tepki yoktu...

Neden? Terör örgütü açıklamalarını ciddiye almadıkları için mi, yoksa müttefikleri ABD’ye çok güvendikleri için mi?

HAVACILARIN ÇIKARMASI GEREKEN DERS

Türkiye’nin dün “satın aldığı tankı terör örgütüne karşı kullanamaması” gibi bir durumun bu kez uçaklar için yaşanabilmesi olasılığı, yaptığınız her türlü muhasebe kaydından daha önemlidir.

Havacılar bu türden kâr-zarar hesaplarıyla uğraşacağına, denizcilerin zorlaya zorlaya MİLGEM’i başarmasının ortaya çıkardığı stratejik ve taktik kârlara odaklanmalıdır.

Ve siyasetçiler de asıl şu soruları sorgulamalılar: Türkiye’nin şu dönemde en önemli güvenlik kaygısı terör örgütünden kaynaklanıyor. Satın aldığı silahları terör örgütüne karşı kullanamayacaksa kime karşı kullanacak? Silahlar, hangi komşumuza karşı “serbestçe kullanmaya” izinli?

The USA confiscated the F-35s that Turkey paid for and did not return the money. This time, the AKP government attempted to buy F-16s from the USA, partly to save money. Even for this, the “ally” USA went to great lengths and imposed conditions, especially the approval of Sweden's NATO membership.

The AKP government is trying to portray this dire situation as "success" and is making propaganda saying "How did we get the F-16s that the USA said they would not give us?"

However, what is more dangerous is the way the opposition is handling the issue. Because they oppose the government with the following reason: "You bought the S-400, we benefited from the F-35s and its benefits."

MANDATORY FORMULA

The formula "You bought the S-400, we got the F-35s and the benefits" is, to be frank, a kind of "mandate" formula!

A dependency formula that does not include an "independent national defense industry target", does not consider redesigning the weapon inventory in accordance with its own interests in order to achieve this target, does not have concerns such as "joint production" and "technology transfer" if necessary, and aims to constantly and directly purchase US weapons. , a mandate formula...

There are also retired soldiers who fall into this simple calculation trap. “We bought the S-400, we did not use it, it caused so much damage; The money for F-35s was not refunded, this much damage; They keep accounting books saying, "We will not be able to produce parts for F-35s because of this much damage."

However, they should have known how worthless that accounting ledger was compared to the goal of "independent national defence".

ALLIED SPIKE

Let's put it simply: When you don't have a gun you produce yourself and moreover, you are dependent on a single place;

- Just like after the Cyprus Peace Operation, your so-called ally imposes an embargo on you, does not give you ammunition or spare parts, and weakens your defenses.

- Just like in the 1990s, your ally ties your hands by saying, "You cannot use the tanks I sell in cross-border operations."

- Your ally, who monopolizes the technology of the system you use, takes advantage of this to make you pay political costs, sometimes by disrupting your radar and causing your own ship to hit your own plane, and sometimes he "accidentally" shoots your ship directly during an exercise; It crashes your plane, your helicopter...

WHY ARE MPS SILENT?

Mazlum Abdi, the commander of the SDF, whose backbone is formed by YPG, the Syrian branch of the PKK, said, "The USA assured that the F-16s sold to Turkey will not be used against us" (cumhuriyet.com.tr, 13.2.2024).

The ruling and opposition MPs, who jointly approved Sweden's NATO membership in the Turkish Grand National Assembly in order to purchase F-16s, asked "Where did this come from?" I've been waiting for his reaction for 24 hours. While I was writing these lines, there was still no reaction...

From where? Is it because they do not take terrorist organization statements seriously, or because they trust their ally, the USA, so much?

A LESSON THAT AIRMEN SHOULD LEARN

The possibility that a situation like Turkey's inability to use the tank it purchased yesterday against the terrorist organization may occur for aircraft this time is more important than any accounting record you make.

Instead of dealing with such profit-loss calculations, airmen should focus on the strategic and tactical profits resulting from the sailors' hard-fought success in MİLGEM.

And politicians should really question these questions: Turkey's most important security concern in this period stems from the terrorist organization. If he can't use the weapons he bought against the terrorist organization, who will he use them against? Against which of our neighbors are weapons allowed to be "freely used"?