Trump’ın Gazze planı?

Dikkatlerimiz kaçınılmaz olarak Birleşmiş Milletler (BM) yıllık toplantısı için ABD’ye gitmiş olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD başkanı Donald Trump ile bugünkü buluşması üzerinde yoğunlaştığı için olacak, bu buluşma öncesinde New York’ta neler yaşandığını fazla merak edenimiz çıkmıyor.

Oysa, başkent Washington’daki bugünkü buluşmanın çerçevesi BM’ye ev sahipliği yapan New York’taki toplantılarda ve ikili-çoklu görüşmelerde çizilmiş bulunuyor…

Gündemin ana konusu Gazze ve Trump da, BM zirvesine, kendince ‘barışa ulaştıracak’ veya hiç değilse ‘kalıcı ateşkesi sağlayacak’ bir ‘plan’ ile geldi ve muhataplarını ikna faaliyetini New York’ta başlattı.

Sanıyorum, o konuda en fazla yardımı, BM Zirvesi’ne ek olarak düzenlenen Gazze konulu toplantıda hemen yanı başında oturan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bekliyor.

ABD’nin Gazze planının bizzat Trump tarafından açıklandığı o toplantıda, Türkiye’den başka, Ürdün, Pakistan, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Endonezya’nın devlet başkanları bulunuyordu.

“İsrail dışındaki bütün önemli oyuncular katılıyordu, başarılı geçti” diye günü özetledi Trump. Erdoğan da toplantının ‘verimli’ geçtiği tespitini paylaştı…

Sanıyorum, Beyaz Saray görüşmesinde plan yeniden ele alınacaktır.

Yine sanıyorum, o toplantıda devlet başkanları yer alan ülkelerin diplomatları arada Trump planı üzerinde çalışmıştır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da o çalışmanın sonucundan haberdardır.

Trump, Pazartesi günü, Beyaz Saray’da, Netanyahu’yu kabul edecek… [Ocak ayından bu yana, sekiz ay içerisinde, Trump’ın Netanyahu ile Beyaz Saray’da dördüncü görüşmesi olacak bu.]

Bir yılda üç kez görüştüğü Netanyahu, bu süre içerisinde, Gazze’yi bütün altyapısıyla biraz daha enkaza dönüştürdü, Filistinli çocukları göz göre göre açlığa mahkum etti, ordusunun öldürdüğü Gazzeli sayısını 70 bine yaklaştırdı.

Netanyahu’ya o süre içerisinde bir kez bile “Dur” demeyen Trump’ın, ‘barış’ veya hiç değilse ‘kalıcı ateşkes’ sağlamak için İslam Dünyası’nı temsil eden veya kendi deyimiyle ‘önemli oyuncular’ diye tanımlanan liderlere sunduğu planı merak ediyorsunuzdur herhalde.

Birleşik Arap Emirlikleri haber ajansı WAM, dün, planla maçlanan önceliğin, ‘rehinelerin serbest bırakılması’ ile ‘iyice kötüleşen insani kriz’ olduğunu duyurdu.

Anlaşılan, Hamas’ın elindeki rehineleri bırakması karşılığında İsrail’e “Daha ileriye gitme” tavsiyesinde bulunulacak…

Toplantıya katılan İslam Dünyası temsilcileri planla ilgili ağızlarını sımsıkı tutarken, Amerikalılar, toplantıya çağrılmayan İsrail tarafına planın önemli ayrıntılarını aktarmış durumda.

En önemli ayrıntılar şunlar:

Arap ve İslam Dünyası ülkeleri askerlerinden oluşan bir uluslararası gücün Gazze’ye gönderilmesi… [Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto aceleci olmalı; ülkesinin uluslararası güce asker vereceğini toplantıdan hemen sonra açıklayıverdi çünkü.]

Filistin Ulusal Yönetimi’nin Gazze’de de Hamas’ın yerine yönetimi devralması…

Yıkılmış Gazze’yi yeniden inşa faaliyetlerini ve geçiş döneminin mali yükünü zengin Arap ülkelerinin fonlaması…

Tabii, yönetimden uzaklaşması istenen Hamas’ın ortadan çekilmesiyle, Gazzelilerin bugüne kadar direnebilmelerini sağlayan silahlarını teslim etmesi de istenecek.

Planın bir amacı da bu.

Peki, 7 Ekim 2023 eylemi yüzünden Hamas’ı devre dışı bırakmayı öngören bir plan, o eylemi fırsat bilip Gazze’yi harabeye çeviren ve Gazzelilere ‘soykırım’ uygulayan İsrail ile Netanyahu’ya herhangi bir yaptırım öngörüyor mu?

70 bin Filistinli’nin kanı yerde mi kalacak?

Çocuk-kadın demeden insanların üzerine bombalar atanlarla onlara emir verenler mahkeme önüne çıkartılmayacak mı?

Müslüman askerler BM adına görev alsalar bile, silahsızlandırılmış Gazze İsrail’in insafına terk edilmiş olmayacak mı? İstediğine ‘Hamas militanı’ yaftası yapıştırabilecek İsrail’in, silahlardan arındırılmış yerel halka neler yapabileceği tahmin edilemez.

Hadi diyelim Gazze’ye sükunet avdet etti, Batı Şeria’daki yerleşimcilerin İsrail ordusu destekli saldırganlığı ne olacak? Batı Şeria’daki tepeden tırnağa silahlı yerleşimcilerin silahlardan arındırılması da düşünülecek mi?

Madem bölge dışından bir askeri güç tasarlanabiliyor, o güç, Filistin devletini tanıyan Batı ülkelerinden alınacaklarla zenginleştirilerek bütün İsrail’de görev yapsa ya…

İsrail’in Gazze’deki tahribatı ortadan kaldırılır ve bölge yeniden yapılandırılırken, yıkımın ceremesini Netanyahu’yu engelleyemeyen İsrail’in ve ona arka çıkan ABD’nin ödemesi gerekirken neden İslam Dünyası bu yükü üstlensin ki?

Bugün Beyaz Saray’da Trump’la buluşacak Cumhurbaşkanı Erdoğan, medya önündeki kısa görüşme sırasında veya Oval Ofis’te baş başa kaldıklarında, herhalde bu tür soruları gündeme getirecektir.