Hükümet açısında bu ABD ziyaretinin faturası hesap ettiklerinden daha büyük olabilir. Ziyaret sonrası gelen yorumlar, bazı sistem zaaflarının görünür olmasına yol açtı.
Sosyal medyada bir yandan Trump Erdoğan’ın sandalyesini tuttu coşkusu yaşanırken, başka iki kavga patladı.
Bir tanesi uçakta Cumhurbaşkanı’na sorulan sorular kavgası. Uçakta gazetecilerin Erdoğan’a yönelttiği sorular liste halinde Faruk Bildirici’nin eline ulaştı: Bildirici, “Bu nasıl iş?” diye sordu. Cevap Ahmet Hakan’dan geldi. Soruları gazeteciler önden İletişim Başkanlığı’na veriyordu ama Hakan’ın dediğine göre sorularda bir kısıt yoktu, amaç aynı soru birden fazla sorulmasın diyeydi.
Aslında bu yeni bir uygulama değil ama İletişim Başkanı’nın değişmesinin hemen ardından, Erdoğan’ın belli ki çok önem atfettiği Amerika gazetesi sonrası sızması önemli. Acaba yeni İletişim Başkanı’ndan memnun olmayanlar mı var?
İktidara yakın yazar/trol ekibinin bir kısmı bu durum üzerine ayaklandı, uçağa hangi gazetecilerin alındığı, gazetecilerin kalibresi sorgulandı. “Sayın Cumhurbaşkanımız irticalen gelen soruları yanıtlayamaz mı denmek isteniyor. Bu ne hadsizlik” diye iktidara yakın isimler birbirine laf çaktı.
***
Bir diğer beklenmedik çıkış da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan geldi. Fidan yerli ve milli uçak KAAN’ın motorunun ABD’den tedarik edildiği, Kongre bu satışı bloke ettiği için yerli ve milli uçak üretiminin durdurulduğunu söyledi. Ben açıklamayı, “Hakan Fidan, Trump- Erdoğan görüşmesi sonrası hızlı sonuç beklememek gerektiğine işaret ediyor” diye başta yorumladım.
Ancak sosyal medyada bu sefer farklı bir kalkışma yaşandı. Bu kez başka bir yazar/trol grubu, işi “KAAN üretilemiyor diyenler İsrail muhibidir, hapse atılsınlar”a kadar vardırdı.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Fidan’ı düzeltti. “Yerli motor üretiminde sona gelindi, bir gecikme söz konusu değil, üretim durmadı” dedi.
İktidar mensuplarının birbirini düzeltmesi alışık olduğumuz şey değil.
***
Türkiye’de yeni sistem, Saray sistemi… Bir yanıyla kapalı bir kutu gibi. Başat aktörleri olan bir tür oligarşi. Oligarşik yapı içinde karar alma mekanizmaları da demokratik ve şeffaf değil. Büyük ölçüde tek adama dayanıyor. Tek adama o dönem kimler yakında, karar alma süreçlerinde etkileri oluyor. İçeriden bilgi almak zor. Ama bir yöntem var: Trol/yazar takibi.
Bazı trol/yazarlar kimi siyasileri orantısız överken, zaman zaman diğerlerine “çakabilmek” için fırsat kolluyor.
Hemen herkes tüm bu gelişmelerde iktidar içi savaşların izlerini, Erdoğan sonrası döneme dair hesapları arıyor. Bu tip sistemlerin içinden sızıntı ve çatlak ses çıkması, bir tür zaafı gösterir.
Ancak Erdoğan’ın buna benzer nice badireler atlattığını da unutmamak lazım.