İktidarın üç hedefi

Siyasette yaşanan gelişmeler iktidarın üç temel hedefi olduğunu gösteriyor:

Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dördüncü kez aday olmasını sağlamak.

DEM Parti seçmeninin desteğini alarak Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı seçtirmek.

İmamoğlu dahil CHP’li belediye başkanlarının tutuklanmaları, bu yöndeki operasyonların devam ediyor olması, Meclis’te “terörsüz Türkiye” hedefiyle Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kurulması bu üç hedeften bağımsız gelişmeler değil.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 19 Mart’tan bu yana tutuklu.

İmamoğlu 5 aydır tutuklu olmasına karşın henüz ortada bir iddianame yok. Araya adli tatil de girdi. Adli tatil bitince kısa süre içinde bir iddianame ortaya konulup, İmamoğlu davası görülecek mi henüz bilmiyoruz.

İmamoğlu’nun tutuklanmasının yanı sıra üniversite diplomasının da 31 yıl sonra iptal edilmesi gösteriyor ki iktidar cumhurbaşkanlığı seçiminde İmamoğlu ile yarışmak istemiyor.

O kadar istemiyor ki yargıdan iktidarın istediği gibi İmamoğlu’nun adaylığına engel olacak bir mahkûmiyet kararı çıkmaması olasılığına karşı üniversite diploması iptal edildi. İmamoğlu’nun adaylığının engellemesini garanti etmek için ikinci bir önlem alınmış oldu.

İmamoğlu diplomasının iptaliyle ilgili olarak da hukuk yollarına başvurularını sürdürüyor.

Yaşananlar iktidarın İmamoğlu’nun adaylığından ne kadar çekindiğini gösteriyor.

Diğer yandan Erdoğan’ın fiilen dördüncü, Yüksek Seçim Kurulu’na göre ise üçüncü kez aday olabilmesi için iki seçenek var.

Meclis’in erken seçim kararı alması veya bir kişinin en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebileceği hükmünü taşıyan Anayasanın 101. maddesinin değiştirilmesi.

Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için bu iki seçenekten birinin gerçekleşmesi gerekiyor.

İktidar hangi seçeneği tercih ederse etsin hem Meclis’te hem sandıkta DEM Parti’nin desteğine ihtiyacı var.

İktidar, erken seçim kararı alınarak Erdoğan’ın adaylığını sağlamak için Meclis’te DEM Parti milletvekillerinin desteğini almak zorunda.

Ayrıca seçilebilmesi için de sandıkta DEM Parti seçmeninin de oyunu alması gerekiyor.

Kuşku yok ki iktidar erken seçim kararını kendisi açısından en uygun gördüğü tarihte almak isteyecektir.

İktidarın, DEM Parti’nin hem Meclis’te hem sandıkta desteğini alması için “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kararları önem taşıyor.

DEM Parti’nin Erdoğan’a destek vermesi, bu komisyonda alınacak kararlara ve bu kararların yasalaşmasına bağlı.

Eğer söz konusu komisyondan DEM Parti’nin beklediği kararlar çıkmazsa iktidarın beklediği desteği alması zor.

Aynı olasılık anayasa değişikliği için de geçerli.

Eğer iktidar erken seçim kararı yerine Anayasa’nın 101. maddesinin değiştirilerek Erdoğan’ın adaylığını sağlamayı tercih ederse, DEM Parti’nin bu konuda desteğini kazanması yine komisyonun alacağı kararlara bağlı.

İktidar açısından bir risk daha var.

O da komisyonda DEM Parti’nin beklentilerine uygun olarak alınacak karara seçmenin tepki göstermesi.

2013-2015 yılları arasında yürütülen birinci açılım sürecinde seçmen tepki vermiş ve Meclis’te AK Parti’yi tek başına iktidar olmasını sağlayacak çoğunluktan düşürmüştü.

Yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan CHP’nin iktidarın bu hedeflerini bilerek muhalefet etmesi gerekiyor.