Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasından sonra iki kutuplu dünya düzeni tek kutuplu bir düzene evrildi.
İki kutuplu dünya düzeni, başını ABD’nin çekiği Batı Bloku ile liderliğini Rusya’nın sürdürdüğü Doğu Bloku arasındaki dengeye dayanıyordu.
Bu denge, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Birlemiş Milletler’in (BM) etkin bir kurum olmasına katkıda bulunuyordu.
Ülkeler arası sorunların çözümünde BM rol üstleniyor, Güvenlik Konseyi devreye giriyor, BM Barış Gücü çatışmaları önleyebiliyor, barışa katkı veriyor, sivil halkı koruyabiliyordu.
Bu düzen yıkıldı.
Tek kutuplu yeni düzenin patronu ABD.
Neoliberal dünya düzeni ABD’nin ekonomik ve askeri yayılmacılığını güçlendirdi.
Her ne kadar Avrupa Birliği (AB), Rusya, Çin ABD’yi dengelemeye çalışsalar da yeterince etkili olabildiklerini söylemek mümkün değil.
Tek kutuplu yeni dünya düzeninin sonuçlarını Irak’ta, Libya’da, Suriye’de gördük.
Gazze’de görüyoruz.
ABD desteğindeki İsrail, resmi rakamlara göre kadın, çocuk demeden 60 bin Gazzeli Filistinliyi öldürdü. Yüz binlercesini Gazze’den sürdü. Öldürmeye ve sürmeye devam ediyor.
ABD Başkanı Trump’la, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ortaya attıkları “barış planı” ise sonuçta Gazze’nin ABD destekli İsrail yönetimine teslim olmasını amaçlıyor.
Tek kutuplu dünyada ABD ve İsrail’i durduracak bir gücün olmadığı da anlaşıldı.
O kadar ki İsrail, Filistinlilere yardım götürmek üzere Gazze’ye doğru yola çıkan yardım konvoyundan oluşan Sumud Filosu’nu savaş gemileriyle kuşattı.
Aralarında 35 Türkün de bulunduğu 200’den fazla aktivisti gemilerden alarak İsrail’e götürdü. Aktivistleri İsrail’e götürmeyi, gemilere de el koymayı sürdürecek.
Uluslararası hukuk uzmanları İsrail’in uluslararası sularda gerçekleştirdiği bu baskını suç olarak nitelendiriyorlar.
Ancak ne ABD ne İsrail uluslararası hukuku takıyorlar.
Bildiklerini okumayı sürdürüyorlar.
Batı dünyası da İslam ülkeleri de seyrediyorlar, Trump-Netayahu’nun planını sevinçle karşılıyorlar, destekliyorlar.
Planı destekleyen ülkelerin tutumunda büyük bir çelişki var.
Bir yandan Trump-Netanyahu’nun planını destekleyip bir yandan “Filistinlilerin hakkını sonuna kadar savunacağız” demeleri izahı güç bir çelişki oluşturuyor.
İsrail’in Gazze’deki Filistinli katliamını ve sürgünleri kim durduracak?
Birleşmiş Milletler’de bir hareket yok.
Avrupa Birliği’nden de bir girişim yok.
İngiltere’den, Fransa’dan, Almanya’dan ses yok.
Tek ses İtalya’da, Fransa’da işçi sendikalarından geldi.
İsrail’in Sumud filosuna saldırılarına tepki olarak genel grev kararı aldılar.
Filistinlilerin katledilmesine, sürülmesine, katliama karşı durmak insanlığın gereğidir.
Yeni dünya düzeni gösterdi ki BM’nin, AB’nin, Rusya’nın, Çin’in ABD ve İsrail’i durdurmaları söz konusu değil.
Bu nedenle İtalya ve Fransa’da olduğu gibi sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, uluslararası kamuoyunun insanlık adına tepki göstermesi önemlidir.
Yeni dünya düzeninde başka çare yok.