Demokratik ülkelerde hukukun üstünlüğü ilkesi geçerlidir.
Hukukun üstünlüğü kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanır.
Yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden bağımsızdır ancak yasama ve yürütme organları yargı denetimine tabidir.
Bu ilke gereğince kamu kurumlarının karar ve uygulamaları anayasa ve yasalara uygun olmak zorundadır.
Hukuk devleti böyle işler.
Hukuk devletinde herkes ve her kurum anayasa ve yasalar önünde eşittir.
Mahkemeler kararlarını yargılanan kişiye, kuruma veya davayı açan kişiye, kuruma göre vermezler. Kanıtlara göre verirler.
Adalet Tanrıçası’nın gözleri bu nedenle bağlıdır.
Yargıyı kişiye değil olaya bakar.
Hukuk devleti, devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesi bizim anayasamızda da yer alıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinden birini oluşturuyor.
Ancak son yıllarda bu ilkenin özellikle siyasi davalarda hakkıyla uygulandığını söylemek zor.
Siyasi davaların çoğunluğunun iktidarın beklentisi yönünde sonuçlanması dikkati çekiyor.
Örneğin son dönemde en tartışmalı uygulamaların başında CHP’li belediye başkanlarının tutuklu olmaları geliyor. Hukukumuzda tutuksuz yargılama esas olduğu halde istisnaymış gibi uygulanıyor.
İktidarın kamu gücüyle CHP’yi baskı altına aldığı, adeta kuşattığı günlerden geçiyoruz.
CHP’ye karşı önümüzdeki seçimleri kaybedeceğini düşünen iktidar partinin ana muhalefet görevini yerine getirmesini önlemek amacıyla iç kavga çıkarmaya çalışıyor.
Ancak CHP iktidarın amacını çok iyi bildiği için bir iç kavgaya sürüklenmiş değil.
Aksine çok güçlü bir direniş gösteriyor.
CHP’liler partilerinin arkasında kenetlendiği gibi CHP’li olmayan çok büyük kesim de bu uygulamalara karşı duruyor.
İstanbul’da asliye hukuk mahkemesi CHP’nin İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’i görevden aldı ve seçildiği il kongresini iptal etti.
Çelik’in yönetimi yerine “çağrı heyeti” adıyla kayyım atadı. Yılların CHP’lisi Gürsel Tekin de bu görevi kabul etti ve parti tabanından tepki gördü.
CHP Lideri Özgür Özel ise İstanbul ve Anadolu’daki mitinglerini kararlıkla sürdürüyor. Mitinglere olan ilgili giderek artıyor. Miting meydanları dolup taşıyor. Özel, CHP’nin İstanbul il yönetimine kayyım atanmasından sonra son olarak gerçekleştirdiği Kadıköy mitingine 125 bin kişinin katıldığını açıkladı.
Bu da gösteriyor ki CHP belediye başkanları ve il yönetimi hakkında verilen kararlar kamu vicdanında yer bulmuyor. Vatandaş itiraz ediyor.
Bu süreç içinde CHP yönetimini ve CHP’lileri umutlandıran bir yargı kararı Ankara’dan geldi.
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, partinin İstanbul kongresinin iptal edilmesini esastan reddetti.
Bu karar CHP’lileri rahatlattı.
CHP kurmayları İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin İstanbul il kongresini iptal eden ve kayyım atanmasını öngören kararının boşa düştüğünü açıkladılar.
Gürsel Tekin ise “çağrı heyeti” olarak görevlerinin başında olduklarını açıkladı.
CHP yöneticileri Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararı “Ankara’da hakimler var” diye memnuniyetli karşılarken, İstanbul’a kayyım atanmasını savunanlar bu kararın kendilerini bağlamadığını savunmaya başladılar.
Öyle anlaşılıyor ki iktidarın kamu gücüyle CHP’yi karıştırmak, güçsüzleştirmek amacıyla arka arkaya yaptığı girişimler durdurmayacak.
Davalar siyasidir.
Sorunun özü budur.