CHP’nin Zor Eylül’ü

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından bu yana zaten zor sınamalardan geçen CHP’nin Eylül ayında önünde en az üç zorlu dönemeç görünüyor. CHP lideri Özgür Özel, 23 Ağustos’ta Sivas mitingine katılanları selamlarken. (Foto: CHP)

CHP’nin zor Eylül’ü başlığı yanıltıcı olabilir; çünkü CHP zaten 2025 başından bu yana zor sınamalarla karşı karşıya.

Bir yandan Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınması ve peşi sıra gelen CHP’li belediye başkanları soruşturmaları gibi CHP-dışı etkenler, diğer yandan Kurultay iptali davası gibi CHP-içi etkenler CHP’de Özgür Özel yönetimini çok cephede aynı anda mücadeleye zorlandı. Özel bunu sadece CHP değil, muhalif tabanı Türkiye’de seçim propaganda dönemleri dışında görülmemiş yoğunluk ve süreklilikte seri mitingler, kendi deyişiyle eylemlerle karşıladı. Özel ve CHP örgütü son yılların en sıcak yazında kitleyi hareketlendirmeyi başardı. Ancak Özlem Çerçioğlu’nun istifasıyla AK Parti’nin CHP’den başka isimleri da saflarına katma girişimleri açık hale geldi.

Bu zorluklara ek olarak Eylül, şu anda göründüğü kadarıyla en az üç kritik dönemeç çıkaracak CHP’nin önüne.

Bunlardan ilki 4-9 Eylül’de toplanacak Program Çalıştayı; birazdan geleceğiz.

Kurultay Davası Dönemeci

İkinci dönemeç 15 Eylül’de Ankara 42’nci Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecek Kurultay iptali davası. CHP’den ihraç edilen, önceki Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve iki delege, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı Özgür Özel’e kaybettiği 4-5 Kasım 2023 Kurultayının iptal edilmesini, hatta “mutlak butlan” denilen “yapılmamış sayılmasını” talep ediyor. Bu durumda AK Parti hükümetinin CHP başına kayyım atama Kılıçdaroğlu’nun parti yönetimim yargı zoruyla dönmesi halinde CHP’den kopmalar olabileceği konuşuluyor ki aynı ihtimal, kopmaların daha sınırlı olsa da Kurultay iptali steminin geri çevrilmesi halinde de söz konusu.

Bu durum CHP’nin uzun yıllardan sonra 2024 yerel seçimlerinden birinci parti çıkmasına ve parti-dışı etkenlerle mücadele etse de parti-içi çekişmeler nedeniyle bölünmesi, geriye düşmesi anlamına gelecek. CHP seçmeni de muhalif seçmen de buna neden olanları affetmez ama iş işten geçmiş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir kez daha atı alıp Üsküdar’ı geçmiş olacak.

İmamoğlu iddianamesi Eylül’de Gibi

CHP’nin Eylül’de karşı karşıya üçüncü sınama, toplu halde söylüyorum, İmamoğlu soruşturmalarının iddianamelerinin ortaya çıkması olacak. İddianameler diyorum, çünkü 19 Ağustos’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile görüştüğünü duyuran AK Partili Şamil Tayyar, 23 Ağustos’ta yine sosyal medyadan CHP’li belediyeler soruşturmalarında 1 değil, 4 iddianame hazırlandığını ve bunlardan ilkinin Eylül ayında mahkemeye verilip, belki de aynı ay duruşmanın başlayacağını yayınladı.

Özel, CHP’nin iddianame ya da iddianameleri bir an önce çıkmasını hatta savunmayla birlikte TRT’den yayınını istediğini sık sık tekrarlıyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli de belediyeler soruşturma ve davalarının “süratle” tamamlanmasını istedi. Kimileri bunu Bahçeli’nin “İmamoğlu tahliye edilsin” demesine yordu; oysa “Ne olacaksa bir an önce olsun, yoksa yargı-siyaset ilişkilerinde lağım patlayacak” demek istiyordu.

Tayyar da süreç uzadıkça toplumdaki huzursuzluğun arttığını yazmış ama o iddianameden ümitli; hatta FETÖ benzeri bir “temizlikten” söz ediyor.

CHP’nin Yeni Hamlesi

İddianameler ortaya çıkınca şu ana dek itirafnameler ağırlıklı ilerlediği izlenimi veren soruşturma sonucu savcıların somut kanıtlara ulaşıp ulaşmadığı görülecek. CHP için de siyasetin genel için de yeni bir perde açılacak.

As CHP’nin 4-9 Eylül’de toplayacağı Program Çalıştayı, aslında ilerideki haftalarda öne çıkacak Kurultay Davası, İmamoğlu ve CHP’li belediyeler davaları gibi sınamalar öncesi topluca durum değerlendirmesi ve safları sıklaştırma girişimi işlevi de görecek. Yeni parti programının bu dava silsilesi öncesinde oluşturulmasına önem veriyor CHP yönetimi.

İşin bir başka boyutu da PKK’ya silah bıraktırıp siyasete katma süreci. TBMM Komisyonu çalışmaya başladı. Bahçeli o sürecin de uzamasını istiyor; aslında belediyeler davalarının bir an önce sonuçlanmasını istemesini de dikkatlerin “Terörsüz Türkiye” sürecinden dağılmaması gereğine bağlıyor. İşin ilginç yanı, İmamoğlu’nun da iki süreci kendi tutukluluğu üzerinden ilintilemesi.

Havalar gibi siyaset sıcağı da Eylül’de devam edeceğe benziyor.