Azerbaycan ile Ermenistan’ın barış anlaşmasını paraflamaları çok olumlu, imzalamamış olmaları ise hayal kırıklığı yaratan bir gelişme. Barış anlaşmasının çoktan imzalanması gerekirken, bu gecikme karşısında metne paraf atılmasına bile sevinmek durumundayız.
Azerbaycan metni imzalamak istemiyor çünkü Ermenistan’ın anayasasının değişmesini istiyor.
Anayasanın girişinde Ermenistan bağımsızlık bildirisine atıf var, orada da Dağlık Karabağ’a gönderme yapılması, Bakü’ye “bu haliyle kalırsa Ermenistan Karabağ’a dönük talebinden vazgeçmemiş olur” dedirtiyor.
Halbuki anlaşma imzalanır, uygulaması kademeli olarak Ermenistan Anayasası’nın değişmesine bağlanabilirdi. Bir ülkenin anayasasının değişmesinin ne kadar zor olduğu malum. Ermenistan’da da Azerbaycan’ın aksine, iktidarı sıkıştıran bir muhalefet var. Üstelik Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan savaş kaybetmiş bir lider. Paşinyan’ın iktidarda kalmaya devam edeceğinin garantisi yok. Gittiğinde yerine gelecek başka bir ismin ise çok daha radikal ve tavizsiz olacağına ve barış sürecini yokuşa süreceğine kesin gözüyle bakıyor.
Azerbaycan çelişkili bir tutum içinde. Bir yandan o kadar özgüveni tavan yaptı ki Ermenistan’ın karşısına maksimalist taleplerle çıkıyor, ama bu özgüven bir yandan da Ermenistan’a duyduğu büyük güvensizliğe çare olamıyor. Öyle ki Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birbirine bağlayacak, Ermenistan’dan geçen Zengezur koridoru söz konusu olduğunda, Ermenistan egemenliğinden vazgeçsin, bu transit yolda hiçbir varlık göstermesin istiyor. Çünkü Ermeniler kesintisiz geçişe imkân tanımaz, bir şekilde sorun yaratır diye düşünüyor.
Sonuçta, ABD’nin Ankara büyükelçisinin 32 kilometrelik yol için barış imzalanamıyor açıklamasının akabinde, Zengezur yolunun bir Amerikan şirketi tarafından işletilmesi kararlaştırıldı. Bu yola da ‘Uluslararası Barış ve Refah için Trump Yolu’ ismi verildi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Paşinyan, ABD Başkanı Trump'ın ev sahipliğinde gerçekleşen üçlü zirvenin ardından imzalanan ortak deklarasyonda, iki ülke dışişleri bakanlarının barış anlaşmasını parafladı
ABD Kafkaslara geri mi döndü?
Bu formül Azerbaycan için daha mı iyi oldu, emin olamıyorum. Yarın bir gün sorun çıksa, arkasında Amerika olan bir şirkete itiraz etmektense, Ermenistan’la başa çıkmak daha kolay olabilirdi. Üstelik, Türkiye’yle ilişkileri normalleşmiş ve bu normalleşmeden nemalanacak bir Ermenistan Ankara’yla ilişkileri bozma pahasına Zengezur’da sorun çıkartmayabilirdi. Bu iş birliği yolunun garantörü Türkiye olabilecekken, Bakü’nün ABD’yi tercih etmesi dikkat çekici. Aliyev başka aktörlere kapıyı açarken, Türkiye-Ermenistan normalleşmesini frenleyerek, Ankara’nın Kafkas denkleminde elini zayıflatmıyor mu?
Rusya ne tepki verecek?
Bu arada Rusya’nın tepkisini de hesaba katmak gerek.
ABD Orta Asya ve Kafkaslar’ı uzun zamandır göz ardı ediyor, varlık göstermiyordu. Rusya’nın, “kendi arka bahçesi” olarak gördüğü coğrafyada ABD’nin varlığını artırmasına memnun olacağını sanmıyorum.
Rusya, NATO “burnumun dibine geldi” iddiasıyla Ukrayna’ya girdi, bu gidişle işgalini de Amerika’nın yeşil ışığı ile belki de kalıcı hale getirecek. ABD’nin Kafkasya’daki bu hamlesine karşı Moskova’nın hemen şimdi olmasa da bir vakit karşı hamlede bulunması beklenir. Bakü, Ukrayna’yı Rusya karşısında yalnız bırakan ABD’ye ne kadar güvenebilir? Yoksa asıl güvendiği İsrail mi?
ABD’nin dahli olmadan, Rusya’yı da daha fazla kışkırtmadan bu anlaşma çoktan imzalanabilirdi. Azerbaycan şimdiye kadar çok özenli bir politika izleyerek, Rusya’yı kızdırmadan Rusya’nın nüfuz alanından uzaklaşmayı başarabildi.
Zaten anlaşma üç aşağı beş yukarı hazırdı. Trump’ın (ya da Amerikan diplomasisinin) tarafları masaya oturtmak için, Zengezur formülü dışında fazla da bir şey yaptığını sanmıyorum. Trump’ın egosunu okşamak adına Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Paşinyan da orantısız övgüler yağdırdılar.
Bakü’nün ABD’yle iyi ilişkiler kurmasında bir beis yok. Ancak, Trump yönetiminin Bakü’ye bu kadar müzahir olmasının nedenlerini de iyi okumak lazım.
Trump, ABD’deki güçlü Ermeni diasporasına karşın Aliyev’in çizgisine yakın bir tutum aldı. Paşinyan’ın istediği gibi anlaşmaya imza atılması için baskı yapabilirdi. Üstelik Aliyev’in ön şartı olan Minsk grubunun dağıtılması talebine de Trump evet dedi.
ABD’nin amacı Bakü’yü İbrahim Anlaşmaları’na dahil etmek
Peki, nereden geliyor bu Azerbaycan aşkı? Cevap, İsrail.
Trump’ın asıl hedefi Azerbaycan’ı İbrahim Anlaşmaları’nın bir parçası yapmak. Birleşik Arap Emirlikleri, Fas gibi ülkelerden sonra nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman bir ülkenin İbrahim Anlaşmaları’nın parçası olması İsrail adına büyük kazanım olacak. Ek olarak bir de İran’a karşı da cephe sıkılaştırılmış olacak.
Aslında Azerbaycan zaten İsrail’i tanıyor ve ilişkileri de askeri iş birliği ile stratejik boyut kazandı. Ermenistan’a karşı kazanılan zaferlerde Türkiye kadar İsrail’in askeri-teknolojik desteği de rol oynadı.
Anladığım kadarıyla Bakü, İsrail’in Gazze’de izlediği vahşet politikasına rağmen İbrahim Anlaşmaları’na dahil olmayı gündeminden çıkartmış değil.
ABD’nin Zengezur koridoru üzerindeki “Trump yolunu” finanse etmesi beklenmiyor. İbrahim Anlaşmaları’na katılımın, BAE gibi zengin Körfez ülkelerinin hem bu koridora ama onun da ötesine Azerbaycan’a yatırımlarını çekmeyi kolaylaştıracağı düşünülüyor. Bu arada Avrupa Birliği de Rusya’yı zorda bırakma adına, Kafkaslara ilgisini arttırıp, yatırım planları yapıyor.
Yani Bakü, ABD; AB ve Körfez ülkelerinin bölgeye girişini arttıracak süreçlere yeşil ışık yakarken, Türkiye’ye “dur bir hele” diyor. “Ben Ermenistan’la tam olarak barış yapmadan sen normalleşme yönünde adım atma” diyor. Bu arada bahse konu adım da kara sınırının üçüncü ülke vatandaşlarına açılması.
Kara sınırının iki ülke halkına açılmasını bırakın, üçüncü ülke vatandaşlarına açılmasına bile karşı çıkıyor. Bu durumda Türkiye Kafkasya’da ön alıcı rol nasıl oynayacak? Misal Gürcistan Cumhurbaşkanı dün Ankara’ya geldi. Ermenistan’la ilişkileri olmayan bir Türkiye, nasıl bölgesel iş birliği mekanizmaları önerebilir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta başında Paşinyan’la bir telefon konuşması gerçekleştirdi. Erdoğan, “Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini geliştirmek için teknik düzeyde görüşmelerin devam edeceğini, bu konuda gayretlerin süreceğini” söylemiş?
Bildiğim kadarıyla sınırın iki tarafında da teknik hazırlıklar tamam. Ne bekleniyor? Aliyev’in oluru mu?
Hadi daha iyimser bir bakışla, normalleşme süreci beklediğimizin de ötesinde bir noktadan başlayacak, onun hazırlığı mı yapılıyor? Öyleyse ne ala ama buna pek ihtimal veremiyorum.
Ne yazık ki iktidar siyaseten ve ekonomik olarak kendisini bu kadar kırılgan hissetmeden önce denklem, Bakü-Erivan normalleşmesi ile Ankara-Erivan normalleşmesinin eş zamanlı ilerlemesi üzerine kuruluydu. Ne zaman ki Bakü’nün Türkiye’deki yatırımları arttı, Türkiye’nin Ermenistan politikası Bakü’nün kontrolü altına girdi… Bilmiyorum, belki de Bakü Ankara’ya ‘sen Zengezur’u boş ver bak ben sana yakın şirketlere Karabağ’ı baştan ayağa inşa ettiriyorum’ diyordur.
Ancak Ankara’nın bir an önce Bakü’nün boyunduruğundan çıkıp Kafkaslarda ön alıcı rol oynayabilmek adına Ermenistan’la normalleşmeyi başlatması gerekir, üstelik bu gelişme Bakü’nün aleyhine olacak bir gelişme de olmaz.
Ankara Bakü’ye, sadece ve sadece kendi çıkarlarına odaklanırken, Türkiye’nin bölgesel çıkarlarını frenlememesi gerektiği mesajını bugüne kadar yeterince güçlü verememiş görünüyor.