Halkı kin ve düşmanlığa tahrikten, toplumu kutuplaştırmaktan bir kanala karartma cezası verilecekse en başta hangisi olurdu?
Herhalde komşularının listesini tuttuğunu, iş oraya gelirse şöyle bir 50 kişiyi kendilerinin götüreceğini, donanımlarıyla hazır beklediklerini söyleyen sözüm ona iktidar fedâisinin konuştuğu yayından başlanırdı.
Ama ona gelince AİHM, AYM içtihatları var; canlı yayın konuklarının sözleri, televizyonu bağlamaz.
Doğrusu da bu.
Katılmadığı, üstünde kontrolünün de olamayacağı sözlerden dolayı televizyon cezalandırılır, hem de en ağır yaptırım işletilerek 10 gün karartılır mı?
Olmaz tabii de, her kanal için geçerli değil. Televizyonuna göre değişiyor uygulama.
Konuğun canlı yayında ne deyip ne demeyeceğini belirlemenin imkansızlığı ve televizyonu onun adına konuşuyor gibi temsil etmeyeceği bir yana...
Halk TV bu yüzden karartılırsa yorum zoruyla ona karşı işletilen maddenin, çok açık ayrımcılık ve nefret suçlarında işletilmediğini ilgililere, iktidara kim iletecek? Buradaki haksızlığı, adâletsizliği, çifte standardı ve diğer yanlışlıkları nasıl, nereden öğrenecekler?
İşte böyle bir açmaz çıkıyor ortaya.
RTÜK'ün 10 gün ekran karartma kararı, yargıdan dönmezse Halk TV, önümüzdeki salı gece yarısından itibaren kararacak. Ve aynı maddeden bir kez daha ceza verilmesi hâlinde lisans iptaliyle tümden kapanacak.
Tesadüfe bakın ki Sözcü TV de bu tarihlerde kararacak, daha önce durdurulan 10 günlük cezası nedeniyle.
Susan televizyonların verdiği haberleri, ülkeyi yönetenlere kim duyuracak peki?
Sormazlar mı; onları susturunca, söyleyen kalmayınca dile getirdikleri sorunlar da ortadan kalkacak mı?
Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, eğer sorunları çözecekse Halk TV'nin susturulmasına bile sevinecek. X'ten şöyle sesleniyordu:
"Hepimiz 10 gün, Halk TV'siz Türkiye'yi tecrübe edeceğiz.
Halk TV'nin susturulduğu bu 10 günde umarız işsizlik azalır, faiz düşer, asgari ücret artar, emekli ay sonunu getirecek maaşa kavuşur, enflasyon düşer, pazar ucuzlar, çiftçi hasadından kazandığıyla masrafını karşılayabilir.
Bunların olmasını bu ülkeyi seven herkes gibi biz de isteriz."
Kim istemez, söyleyen olmayınca sorunlar kendiliğinden hâlloluyorsa hepimiz susalım. Dile getirilmeyip yokmuş gibi yapıldığında sıkıntılar yok oluyorsa herkes bantlasın ağzını, yok sayalım gitsin.
Ama Mahiroğlu'nun devamında dediği gibi "haberi karartarak hiçbir şey düzeltilemez".
Halk TV bildirmezse bu gerçeği, sorunları çözmekten sorumlu olanlara kim bildirecek?
Onu da bırakın, iktidarın şiirlerinden sloganlar yaptığı rahmetli Sezai Karakoç ne diyordu:
"Sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak."
Alın işte... Halk TV karardığında Sezai Karakoç'un bu sözlerini, en çok kullananlara artık kim hatırlatacak, unuttunuz mu diye?
AK Parti'nin varlık sebebi, kuruluş vaadiydi 3Y ile mücadele. Y'lerden biri de yasaklardı. Yasaklarla mücadele etme sözü vererek iktidara gelmişti.
Şimdi ekran yasaklarıyla, karartmalarla anılmak istemeyeceğini AK Parti'ye kim haber verecek?
İktidarlar duymak istemez, söylenmesinden hoşlanmaz ama halktan kopmamak için şikâyetlerine kulak da kapatmaz.
Rahatsız eden, muzır bulduğu ekranlar kapatılırsa iktidar o haberleri nereden alacak sonra? İktidar medyası olarak tanımlanan cici ekranlardan mı?
Hadi canım; karartmaların en çok iktidarı karanlıkta yani habersiz bırakacağını dahi korkudan söylemez, çekinir söyleyemez onlar.
Hakiki dostlar böyle mi yapar oysa? Hani dost, acı da olsa iyiliği için uyarırdı!