Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun bugün AK Parti'ye geçmesi bekleniyor.
AK Parti, kuruluş yıl dönümünde yeni katılımlar olacağını gururla duyuruyordu dün.
Deniyor ki... Çerçioğlu'nun parti değiştirerek ne kazanacağı belli, o da dokunulmazlık. Diğer CHP'li başkanların başına gelenler ona olmayacak, şafak operasyonuna uğrama tehlikesinden AK Parti rozeti takarak kurtulacak.
Peki, bu operasyonların CHP'yle değil muhalefetle mücadele için yapıldığını savunan AK Parti ne kazanacak? Haklılık mı, inandırıcılık mı, daha çok ikna gücü mü?
İktidar cenahı, muhalefete transferler olunca parti değiştirmeyi yasaklamayı bile düşünüyordu.
Öyleyken baskı, tehdit altındaki CHP'li başkanların korku belâsına kendilerine katılması neyi bir kez daha doğrular, farkındalar mı?
Başlıktaki soruyu, geçen sene tam da bugün yine sormuştum.
Artık kuruluş yıl dönümü klasiği oldu; AK Parti, cendereye alınan muhalefet partilerinden katılımlarla gövde gösterisi yapıyor. Pek güzel de bunun kendilerini güçlendireceğinden eminler mi?
Geçen yıldan bu yana soru da cevap da aynı. Buyurun, 14 Ağustos 2024'te yazdıklarıma bakalım:
Şu iktidar lügatını artık biliyoruz...
Hüda Par, BBP ve DSP gibi partiler AK Parti listesinden seçime girerse bu, ilkelerde birlik ve beraberlik oluyor.
Fakat Saadet, DEVA, Gelecek gibi parti adayları CHP listesinden seçilirse bu, milli irade hırsızlığı ve tokatçılığıydı.
Şu iktidar pratiğini de artık biliyoruz...
CHP’den İYİ Parti’ye, demokratik dayanışma için milletvekili transferi yapılırsa bu, kirli transfer pazarı kurmaktır ve milli iradeye saygısızlıktır. Demokratik destek ve dayanışma değildir.
Yine... Seçildiği AK Parti’den ayrılanlar, belediye başkanlığı veya milletvekilliğinden de ayrılmaz, başka partiye geçerse seçmeni kandırmaktır. Milli iradeyi dolandırmaktır.
Fakat 2020’de AK Parti, her hafta grup toplantısında 5 ayrı partiden belediye başkanı transferine başladığında demokrasi şöleniydi. Milletvekili transfer ettiğindeyse milli irade dayanışmasıydı, davul zurnayla kutlanmalıydı.
Baskıyla, sıkıştırarak, mali kıskaca alıp destek vaadiyle başka partili başkanları AK Parti’ye katılmaya zorlamak, milli iradeye saygısızlık değildi.
Seçimle gelmiş AK Partili bazı büyükşehir belediye başkanlarını, 2017’de seçimsiz gitmeye zorlamak da sandığa, seçmene sadakat ve dürüstlüktendi.
Başka partilerin seçimde aldığı belediyelere kayyum atayarak sandık sonuçlarını sandıksız değiştirmek, kazanmadığı belediyeleri kendi yönetmek de gayet demokratikti. Demokrasi, öyle sandıktan ibaret sanılmamalıydı.
Muhalefet yaptığında siyasi ahlâksızlık. AK Parti yaptığındaysa siyaseten büyümek, güçlenmek oluyor.
Gelelim sadede...
AK Parti, bugün kuruluş yıl dönümünü yeni milletvekili ve belediye başkanlarının katılımıyla kutlayacak. İYİ Parti’den ayrılan 2 milletvekiliyle 15 belediye başkanının transferi bekleniyor.
Peki bu; AK Parti’yi yine büyütür, yine güçlendirir mi?
Değil birkaç vekil, birkaç belediye başkanı... Kendisinden ayrılanların kurduğu bir parti, tabelasını indirip AK Parti’ye komple geri katılsa da faydası olur mu?
Oy kaybını durdurup uçağın burnunu yeniden yukarı kaldırmak istiyorlar. Düşüşten tekrar yükselişe geçmenin yolunu arıyorlar.
Ne âlâ da bu ikili, çifte standartlı, her yanı tutarsız siyaset anlayışından kurtulmadan olacak şey mi?
Yeni katılımları, daha büyük bir değişim ve yenileşmenin parçası olarak sunacaklarına dair bir belirti yok.
Hatalarını ve sapmalarını fark ettiklerini, yanlışlarından döneceklerini göstermeden nasıl toparlayacaklar?
Kaybettikleri millet desteğini geri kazanmaları, büyümeleri, güçlenmeleri, toparlanmaları transferlerle hiç mümkün mü?