CHP’nin Özgür Özel’in genel başkan seçildiği bir önceki kurultayı ile ilgili dava, pek çoklarınca beklendiği üzere sonuçlanır ve kurultayda kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu ile arkadaşlarına parti emanet edilirse, kararın ardından ne tür gelişmeler yaşanabilir?
Günümüzün sorusu bu.
‘Mutlak butlan’ kavramını parti-içi kavga için kullanma garabeti dava konusuna dönüştüğü için bu soru sorulabiliyor; daha önce akla gelseydi her partinin her kongresi ‘mutlak butlan’ iddiasına muhatap edilebilirdi.
Yeni haftaya dikkatimiz bu duruşmaya yoğunlaşarak başlayacağız; zor ama eğer mahkemeden bir karar çıkarsa, ülkemiz siyaseti derinden etkilenecek…
Mahkeme pekala “Parti içi bir çatışmaya taraf olmak bizim işimiz değil” deyip aradan çekilebilir ve CHP Özgür Özel’in genel başkanlığında yoluna devam edebilir…
Doğru olan bu.
Böyle bir ihtimal var tabii. Kendisinden ‘bilge kişilik’ beklendiği halde partiyi dağılma noktasına kadar getiren, 13 yıl genel başkanlık sorumluluğu üstlenmiş, cumhurbaşkanlığını az oy farkıyla kaybetmiş Kemal Kılıçdaroğlu ile onu destekleyenler, süreç sırasında iyice bilenmiş olacakları için, yine de yeni bir parti arayışı içerisine girebilirler…
Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde kurulmuş yeni partinin CHP’ye zararı dokunur mu?
Az da olsa zararı dokunabilir elbette…
Ancak, son sarsıntılar sırasında CHP’nin geleneksel kitlesi dışındaki geniş kalabalıklarla buluşmayı bir dereceye kadar başarmış Özgür Özel ve arkadaşlarının CHP’si, bu gelişmeyi kendi lehlerine çevirebilir de…
Ayrışmadan zarar görmesi beklenirken, yeni durum çeşitli sebeplerle CHP’ye oy vermeye elleri gitmeyenleri iknaya yarayabilir ve gelişmeden olumlu etkilenebilir CHP.
İktidar sözcülerinin açıklamalarından bu ihtimalin hiç hesaba katılmadığı anlaşılıyor. CHP’de meydana gelen çatışmacı ortam, hele bir de ayrışmaya kadar varır ve süreç Kılıçdaroğlu ve çevresi ile bağları koparmayla sonuçlanırsa, bundan ilk seçimde kendilerinin yararlanacağı hesabındalar onlar…
Bölünsün de nasıl bölünürse bölünsün hesabı bu.
Peki ya, mahkeme bazı yorumcuların beklentisi istikametinde karar verir ve o karar Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP’nin başına geçmesine yol açarsa?
İktidar sözcüleri sürecin esas böyle bir sonuç vermesini beklediklerini saklamıyorlar.
Özgür Özel ve cezaevinde gün sayan Ekrem İmamoğlu’nun CHP’deki etkilerinin mahkeme kararıyla sona ermesi, ilk yapılacak seçimde Cumhur İttifakı’nın bir kez daha iktidarda kalmasını sağlayabilir.
Bütün hesap bu akıl yürütme üzerine oturuyor.
Yabana atılacak bir ihtimal değil bu.
Ancak bir ihtimal daha var.
Kendilerinin alınlarının akıyla kazandıklarına inandıkları bir kurultayın iptali ve daha sonra topladıkları olağanüstü kurultayda yapılan seçimde de aynı başarıyı gösterdikleri halde CHP’nin mahkeme kararıyla ellerinden alınması durumunda, Özgür Özel ve arkadaşları ya kendilerine yeni bir yol seçerlerse?
Tek parti iktidarı döneminde, CHP’nin gittiği yolu beğenmedikleri için parti-içi muhalefeti başlatan, o yolla başarılı olamayacaklarını anlayınca Demokrat Parti’yi kurarak ilk demokratik seçimde iktidara gelen Celal Bayar ve Adnan Menderes’i hatırlayalım…
O kadar gerilere gitmeye de gerek yok; Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının Fazilet Partisi içerisinde başlattıkları ‘Erdemliler Hareketi’ olarak parti kongresinde Abdullah Gül’ün genel başkan adaylığını zorlamaları ve istedikleri sonuca pek az oy farkıyla ulaşamayınca tuttukları yol, zihinlerde halen taze…
2000 yılında yapılan ilk kongresinde Fazilet Partisi’nde başarıya ulaşamamış Erdemliler Hareketi, bir yıl sonra Adalet ve Kalkınma Partisi olarak siyaset alanında yerini aldı ve ilk genel seçimde tek başına iktidara geldi.
CHP’yi tek parti dönemine ilişkin genel kabuller yüzünden muhafazakar kesimden oy alabilecek hale getirmekte zorlanan Özgür Özel ve arkadaşları, partilerinin mahkeme kararıyla Kılıçdaroğlu’na teslim edilmesi sonrasında kendilerine nasıl bir yol çizecekler?
Ya olanı sineye çekmek yerine, onlar da, Demokrat Parti ile Adalet ve Kalkınma Partisi örneklerinden hareketle yeni bir çatı arayışına girerlerse?
Ekrem İmamoğlu’nun son yerel seçim öncesinde kamuoyuyla paylaştığı, İstanbul’a özelmiş gibi sunulan 168 sayfalık ‘Vizyon 2050’ planı, her haliyle ‘Türkiye iktidarı’ hazırlığı veya yeni bir partinin programına benziyordu. Haftalık Oksijen gazetesinde Temmuz 2023 tarihinde yayımlanan ‘Türkiye için yeniden’ makalesi programı biraz daha genişletmişti.
‘Vizyon 2050’ üzerine yeni bir parti pekala oturabilir.
İktidar öyle bir gelişmeye hazırlıklı mıdır dersiniz?
Bana pek hazırmış gibi gelmiyor da, onun için soruyorum.