İran, çökertilmesi sona kalmış yedinci hedef ülke

Acaba İsrail’in saldırganlığına, ABD’nin onu her daim sahiplenmesine ve Avrupalı ülkelerin destekçi tutumlarına bakarak yapılan yorumlarda bir temel ayrıntı gözden kaçırılıyor olabilir mi?

Fazla iddialı geldiyse bu soru, üzerinde durulmayı hak ediyor demektir…

Duralım öyleyse…

Önce tanığımı internet ansiklopedisi Wikipedia’da bulunan bilgileriyle tanıtayım:

‘‘Wesley Kanne Clark (doğum adıyla Wesley J. Kanne, 23 Aralık 1944 doğumlu), emekli bir Amerika Birleşik Devletleri Kara Kuvvetleri subayıdır. 1966 yılında West Point Askeri Akademisi'nden sınıf birincisi olarak mezun olmuş ve Oxford Üniversitesi’ne Rhodes Bursu kazanarak felsefe, politika ve ekonomi alanında lisans eğitimi almıştır. Daha sonra Komuta ve Kurmay Koleji’nden askerî bilimler alanında yüksek lisans derecesiyle mezun olmuştur. Vietnam Savaşı’nda bir piyade birliğine komuta etmiş, burada dört kez vurulmuş ve muharebe cesareti nedeniyle Gümüş Yıldız ile ödüllendirilmiştir. 1997-2000 yılları arasında NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı olarak görev yapmış ve Kosova Savaşı sırasında Müttefik Güç Harekâtı’na komuta etmiştir. ABD ordusunda 34 yıl görev yapmış; çok sayıda askerî madalya, birkaç fahri şövalyelik unvanı ve Başkanlık Özgürlük Madalyası almıştır.’’

NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı sıfatı bulunan Clark hakkındaki bilgilere bir not daha düşmek gerekiyor: Clark 2004 yılında Demokrat Parti’den adaylık koymuş, başkan olmak istemişti.

Hangi konuda tanıklığına başvuruyorum?

Clark, çıktığı bir televizyon programında, 11 Eylül 2001 tarihinde New York’taki ikiz kuleler ve Pentagon’a gerçekleştirilen saldırılardan hemen sonra, ABD’de kapsamlı bir savaş stratejisi belirlendiğini, ilk hedefin Irak olacağını, ancak orada durulmayacağını ve Irak’tan sonra altı ülkeye daha saldırılıp onların da hizaya getirileceğini, kendisine bir astı tarafından okutulan bilgi notuna dayanarak ifşa etmişti. [Clark’ın bu sözlerine halen Youtube’dan erişmek mümkün.]

2001’de ABD’de belirlenmiş bir plana göre belleri kırılacak yedi ülkenin adları şöyle: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve İran…

Listedeki ilk altı ülkenin hesapları biraz gecikmeli olsa da görüldü ve öyle anlaşılıyor ki, sıra yedinci ülkeye -İran’a- geldi.

Türkiye’nin de projenin bir parçası haline dönüştürülmek istendiği Irak’a saldırı planı, 1 Mart 2003 tarihinde, TBMM tarafından reddedilmişti. 1 Mart tezkeresi öncesi ve sonrasında yazdıklarımı kitap haline getirmiştim; planın ipuçları ‘11 Eylül: O Kader Sabahı’ kitabımda fazlasıyla yer alıyor.

2006 yılında katıldığım uluslararası bir toplantıda, hemen arkamda ‘karanlıklar prensi’ sıfatıyla anılan Richard Perle oturuyordu. Verilen ilk arada, henüz yerimden kalkmadan nefesini ensemde hissettiğim Perle, bana, ancak “Yazdıkların hep yanlış” diye özetlenebilecek bir sözlü saldırıda bulunmuştu.

‘‘Yanlış’’ olduğunu söylediği tam şuydu: İsrail’in o zaman da başbakanı olan Benjamin Netanyahu’ya sunulmak üzere 1996 yılında arkadaşlarıyla birlikte kaleme aldığı ‘Clean Break’ (Tertemiz Kopuş) adlı raporda çerçevesini kendisinin çizdiği projenin Irak’a saldırıyla uygulanmaya başladığı tespitim…

Raporun yazarlarını hatırlatayım: Richard Perle, James Colbert, Charles Fairbanks, Jr., Douglas Feith, Robert Loewenberg, Jonathan Torop, David ve Meyrav Wurmser…

Hepsi ABD vatandaşı olan bu ‘Neo-Con’ isimler, İsrail’de yeni iktidar olmuş Likud Partili başbakana, o zamana kadar genel kabul görmekte olan ‘iki devletli çözüm’ ve bunu sağlamak üzere işgal altında tuttuğu topraklardan çekilme tezi yerine, komşularıyla hesaplaşma anlamına gelen Ortadoğu’yu yeniden biçimlendirme amaçlı yeni bir strateji önermekteydiler.

‘Clean Break’ adını taşıyan raporda en ciddi ve günümüze de ışık tutan teklif, İsrail adına bölgeyi yeniden biçimlendirmeyi ABD’ye görev olarak vermesiydi.

Gen. Clark’a gösterilen Pentagon raporunda birbiri ardına yıkılması öngörülmüş yedi ülkeyi kapsayan proje, George W. Bush’un başkanlığı sırasında Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in yardımcısı koltuğunda oturan ve “Irak’a savaşın mimarı” olarak bilinen Richard Perle’ün ‘Clean Break’ raporunun yenilenmiş haliydi.

Irak’a savaş, 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren el-Kaide örgütünün arkasındaki güç olarak sunulan Saddam’ın elinde kitle imha silahları bulunduğu, Irak’ın nükleer silaha sahip olma noktasına geldiği yalanlarıyla açılmıştı.

Şimdi de, o gerekçenin biraz değiştirilmişi, nükleer silah sahibi olmasına ramak kaldığı yalanıyla İran için kullanılıyor…

Fırsat bu fırsat, yedinci ülke de devreden çıkartılmak isteniyor da ondan…