Ahmet Hakan, Hürriyet’teki yazısında CHP’li Başkanı tutuklanmasıyla Gaziosmanpaşa belediyesinin AK Partiye geçmesi tartışmasında CHP’ye vurmak için “Onlar yaptı mı ki?” sorusuyla centilmenlik bahsini açarken bakın neyi unutmuş? Yirmi küsur yıl öncesinden bir Baykal-Erdoğan fotoğrafı.
Hürriyet Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun 12 Haziran’da “Erdoğan’ın başkanlığı düşünce CHP centilmenlik yaptı mı?” başlıklı yazısını yayınladı.
Yazının ana fikri şu: CHP’liler tutuklanan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin yerine Başkanvekili seçiminde AK Partinin kendi adayını seçtirmesini centilmence bulmuyorlar ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da 1999’da hapis cezası aldığında yapılan vekalet seçiminde CHP de aday göstermişti.
Yani? Yani CHP’nin itiraza hakkı yoktu, çünkü kendisi de zamanında aynısını yapmıştı.
CHP lideri Özgür Özel, Manisa’da “Aynı durumda aday çıkartırsam namerdim” dese de Ahmet Hakan göz dolduran bir hamleyle silahı ilk çekmiş.
Çekmiş ama isabet var mı? Şimdi ona bakalım.
Centilmenlik derken?
Turpun büyüğü yazının devamında ama bir işe yarayacağından emin olmasam da Ahmet Hakan’ın yazısındaki birkaç tutarsızlığa dikkat çekmek isterim.
O dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde Fazilet Partisi 97 üyeyle, açık farkla ilk sırada; yani diğer bütün partiler ve bağımsızlar birleşip tek aday çıkarsalar anca yetişiyorlar. Yani ortada bir rekabet ortamı yok, CHP “centilmenlik” yapsa da yapmasa da sonuç değişmeyecek; Nitekim Ali Müfit Gürtuna vekalet seçimini açık farkla almış. Oysa Gaziosmanpaşa Belediye Meclisinde AK Parti çoğunlukta. Açık konuşalım, AK Partinin seçime girip almasında yasal sakınca ve sorun yok ama konu centilmenlik ise yapmak güçlü olana düşer.
Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vekalet seçimi “kazanıp” koltuğa oturan Eray Karadeniz’i tebrik edişi var ki, Özel’in “mahkemeyi etkilemeye çalışmakla” suçladığı budur. (AK Partili Ayşe Böhürler’in tutuklu Başkan Bahçetepe’nin saf değiştirip AK Partiye geçtiğini zannederek tebrik etmesininse konumuzla doğrudan ilgisi yok ama günümüz Türk siyasetinin halini gösteriyor.)
Erdoğan’a TBMM kapısını Baykal açtı
Gelelim Ahmet Hakan’ın “onlar centilmenlik yaptı mı ki biz de yapalım” anafikirli, düşük dozlu intikam kokan yazısında unuttuğu önemli ayrıntıya.
AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidar oldu.
Ama Erdoğan 1997’de Siirt’te bir mitingde bir şiir okuduğu için (bugün Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın yargılanmasına benzer) “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla 10 ay hapse çarptırılıp Pınarhisar Cezaevinde 4 ay 10 gün yatıp çıkmasına rağmen siyaset yasağı altındaydı. Dolayısıyla aday olamamış, Meclis’e girememişti.
Başbakanlığı Abdullah Gül üstlenmişti, bir çıkış yolu aranıyordu.
Baykal, “Ben halkın seçtiği bir lideri demokratik yoldan Meclis’e sokarım” dedi.
Centilmenlik ve siyasi etik
CHP lideri Erdoğan’a Meclis ve başbakanlık yolunu açacak Anayasa değişikliğine Baykal da imza verdi, Anayasa değişikliği Meclis’ten CHP’lilerin de oyuyla geçti, iptal edilen Siirt için 9 Mart 2003’te yapılan seçimlerde Meclis’e girdi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de Başbakanlığı “Muhtar bile olamaz” diye denklemden düşürülmeye çalışılan Erdoğan’a verdi.
O sayede Erdoğan 14 Mart 2003’te Başbakan oldu, o tarihten beri de başımızda.
Baykal ve CHP bugün bile bu nedenle muhalif kesimlerde eleştirilir.
Baykal’ın yaptığı, siyasette centilmenlik tanımının geçerliliği tartılışlar ama, siyasi etiğe uygundu; Baykal kendi partisinin aleyhine, o örnekte siyasi doğruculuk yaptı.
Çünkü yanlış olan, siyaset yasağının kötü niyetli uygulanmasıydı.
Oysa siyasette yasaklarla, yargı kararları üzerinden alabileceğiniz mesafe bir yere kadardır.
Bugün benzeri duruma Ekrem İmamoğlu örneğinde tanık oluyoruz.
Ahmet Hakan belli ki bu “centilmenlik” bahsinin AK Parti saflarında yol açtığı rahatsızlığı teşhis etmiş, bir teselli vermek istemiş ama bu stratejik önemdeki örneği unutmuş. Okuyanlara hatırlatmış olalım.